yaklaşımlarÖzkan YıkıcıVakıflar ve tarikatlarla Türkiye gündemi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Vakıflar ve tarikatlarla Türkiye gündemi – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Önemli gerçeği yeniden tekrarlama başlangıcıyla girişi yapıyorum. Son günlerde Türkiyede önemli gelişmeler oluyor. Bunlar direk K. KIbrısa da yansıyor. Öyle ki K. Kıbrısta yerel işbirlikçi politikanın da yetkilerini nerede ise tamamen ele geçirildi. Fakat, paradoksal acı durum da devam ediyor. Ne Türkiye kamuoyu Kıbrısta olan gelişmeleri ve Türkiyenin direk müdahaleleriyla ilgileniyor, nede tüm Türkiye direk gelen etkilere karşın başta K. Kıbrısta Türkiye ile alakalı gelişmelere önem verilmemektedir. Bunlar bir anlamda içiçe girmek ve ilgisizliklerin çelişkisini diyalektik olarak yaşamaya devam etmekteğiz.

Son günlerde Türkiye gündemine tüm yasaklama ve haber yasaklama ile medyaya cezalarla tehtitler yağmasaına karşın, yine de olaylar kaçınılmaz olarak örtülememektedir. İki önemli ayakta “vakıflar ve tariktlar” konusu artık güncel yaşamın sorunsal eksenine önemli haberlerle katılıyorlar. Bu durum aynen iktidarın iki ayağının da deşifresi gibidir. Gerçeği ise Kemalizmin devlet içi tasfiyesi ve yeni kurumsal hegemonya araçlarının yansıyışıdır. Artık bakanlıklarda tarikat hegemonya mücadelelrini duymak sürpriz değildir. Brakın bakanlık hegemonyasını, sgandalarla özellikle cinsel tacizlerde artık Tarikat diyanet ikilemleri tüm yasaklama ve haber sansürüne rağmen engelenemez aşamaya geldi. Kuran kurslarınbdan tutun, öğrenci yurtları, yetiştirme yurtlarında çocuklara varan tacizler tecavüzler tüm engelemelere karşın gizlenemiyor. Erzurumdaki gibi aylelere baskı yapnalar dahi konuyu örtemiyor. Buna son dönemde ismaili Hoca tarikatındaki liderlik kavgasında daha da kötüleri duyuldu. Selefilik ismi seslendirildi. Cüpbeli Hoca gibi bir lider çıkıp silahlanıldığı ve depolalrın olduğunu belirtiyordu. Hemen belirtelim: ismaili tarikatındaki tarafların Nakşibendi ve Selefiler olduğu anlaşılıyor. Nakşibendilik denilince de K. Kıbrıslılar mutlaka bazı anıları da akla gelmesi sürpriz olmayacak.

Bu gelişmeler Atatürkün yasakladığı tarikatların şimdi devlete sızma dğeil hegemonya mücadelesine girdikleri çoktan bilinirken, kendi iç çekişmeleriyle de resmen siyasal islamın nerelere gidildiğinin kanıtlarıdır. Böylelikle tarikatlar Türkiyede yeni rejimin önemli birokratik ve halkla ilişkiler örgütleri haline geldi. Çünkü, AKP iktidara gelirken yeterli donanıı ve birikmi yoğun birokrşatı yoktu. Bunu da tarikatlar ve yeri geldiğinde faşistlerle doldurdular. Boşuna değil her bakanlık bir tarikatla anılması tesadüf değildir….

AKP iktidarının ikinci ayağı ise Vakıflar oldu. Bu daha çok sermaye eksenli halkla ilişki kurma yapısına dönüştürmekle oluşturuldu. Diyanet kurallarıyla işletilen ve hazineden belediyelere kaynak aktarılıp güçlendirilen yapılar, sermaye rolü ile yardım eksenli halkla ilişkiler kurdurtuluyordu. Bu durum ABD dek yayıldı. Hem de milyonlarca doların aktarılması da belgelerle kanıtlandı. Kurdurulan vakıflar  din esaslı ama sermaye yapılı iktidarın önemli ayağı haline geldi. Son dönemdeki değişen belediyelerdenn milyonlarca kaynak aktarılması, yandaşlara burslar ve yardımlar yapılması boşuna değildi. Ama hem tarikat hem de vakıfların dayandığı bir sistem vardır. Buda siyasaln islamın yenin Türkiye kurudurtulmaya çalışılınan rejimdir…..

Bunlar elbet yukarda belirtiğim koşullar  nedeniyle direk K. Kıbrısa da yansıdı. Özellikle vakıflar konusunda epey işler dönüyor. Hat ta Türkiyede benzer çelişkiler de yaşanıyor. Son yönetim kurulu değişimi ve yeni beklentiler bunun en son somut kanıtıdır. Ayrıca, vakıf işleyişini Kıbrıs cumhuriyeti şeklin veya moderin çağ kurallarıyla dğeil de ortaçağ kuralları ile değerler oturtulması da bunun öteki hamlesidir. Tarikatlar ise herkesinbildiği cirit atışına devam ediyor. Buna bun bir de kuran kursları ile gençlik kamplalrına gönderme eklenince ne demek istediğim iyice anlaşılmaktadır.

Kısaca, Türkiye devletinde rejim değişimin güçlenen iki ayağı tarikatlar ve vakıflarla şekillendirilme peşinde. Direk buraya da yansıyor. Hele de yetkiler devredilip koltukta kalma olunca din işlerinin etkisi ve memurların koltukçuları kontrol çizgisinde çarpık ama çakma olsa da buraya da yerleşiyor. Onun için sonb dönemdeki Türkiyedeki tarikat çelişkileri ve sanki yeniymiş gibi selefilik tartışması pek de iyi mesaj vermiyor. Hele muhalefetin de suskun kalması, gelecek için oldukça tehlikelidir. Atatürk bunları yasaklarken, şimdi onlar Kemalizmi silme hamleleriyle devlete çoktan sızdılar. Vakıflar da hayır kurmundan çıkıp islami kamuoyu kamusal etkin sermaye kuruluşları olarak yapılanıyor. Bu gelişmeleri doğrun okumak şart.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin