yaklaşımlarÖzkan YıkıcıZeki Beşiktepe ardından - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Zeki Beşiktepe ardından – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrısın önemli akademisyeni ve aydın siyasetçisi Zeki Beşiktepeği kaybettik. Ada, gerçekleri anlatmakla mücadele eden aydınının sesini artık duyma şansını kaybetti. “Bakınız efendim” ile başlayan konuşma şekliyle, Zeki hoca direk bildiğini parmağının arkasına saklanmadan söylüyordu. Adanın işkal gerçeği, Nato merkezli politik tutumları, neden ikiye ayrıldığını belgeleriyle sıkılmadan defalrca açıklıyordu. Tipik konuşma şekliyle de Kıbrıslıca kelimeleri de yayarak bir Beşiktepe ekoluyla bilimsel analizler yapıyordu. Kıbrısın yasal gerçekliği ile baskılarla oluşturulan ko Artık Hoca yok. Onun eksik braktığı alanlar mutlaka olacaktır. Yeri dolarmı bilmem. Endişeliyim. Bakalım anısızn gelen ölümle Zekisiz alan nasıl geçecek beklentisiyle Zekiyi saygıyla anıyorum.şull ilk yasal çıkışı Kıbrıs cumhuriyetine dönüş çizgisinde buldu. En kolay olması gereken hedef olarak savundu. Özellikle net şekilde işkal politikasını ve bunun uluslararası nanlaşmalarına ters oluşunu belgelerle hep hatırlatı. Ama, söylediklerine doğrudur diyen önemli kesim olmasına karşın tercihler hep statikocu işkal eksenine yapılmasını da gayet bilimsel dil ile yanıtlıyordu.

Zeki beşiktepeği kaybettik. Artık o dinamit sesli haykkırışlarını duyma şansımız yok oldu. Ben Ratyo Maayıs ve tvsinde prokram yaparken, hoca konuğum oluyordu. Bazen, hocanın prokramı dinlediğini bildiğim anlarda, onu katma adına kulandığım cümlelerle ateşkliyordum. Nitekim Hoca da hemen sonra telefonla bağlanıp konuya açıklık getiriyordu. Bu duruma medya arkadaşlarımla “dinamit katılıyor kemerleri sıkın” diye şakalaşıyorduk. Zeki hoca da bu söylediklerimiz üzerine “hoca sen de beni ateşlendiriyorsun” diye karşılık veriyordu. Mülkiyet veya siyasi gelecek için hoca kitaplarıyla birlikte prokramlara hep katılıyordu. İlk başlarda, “Zeki yine çantayla kitaplarıyla geldi” cümlesiyle karşılanıyordu. Onunla birkaç köydeki katıldığım prokramlarda, en hamasi sorular karşısında kitaplarla yanıtlamaları oldukça önemli etki yapıyordu. Hele de Açerson planı veya Türkiyenin adaya gelişteki belgeleri hep ilgi görüyordu. Çünkü ne acıdır ki bunları bilen çok azdı.****

Zeki hoca için yazacak çok anım var. Kıbrısta insanların hem konuşma şekli hem de anlatıklarıyla havızalarda çok iz braktı. Direk Baflı oluşu,Melendralı köy geçmişiyle Beşiktepe oldukça senpatikti. Kızışı dahi bir başkaydı. Soviyetler eğitiminden geçen, onun felsefesini de bilen önemli sosyalist adyınlardan biridir. Son dönemlerinde keçileri ve tavuklarıyla da geçen ömrü de eklendi. Öyle büyük paraları yoktu. Zaten, hedefi de bulunmuyordu. Hep Kıbrısın daha iyi günlere gitmesi için uğraşıyordu. Eğer, Mayıs medyada prokramlarım kaldırılmasaydı, hocanın da içinde olduğu kısa geçmişle alakalı tarihi belgeli prokram yapacaktık. Medya da buna olanak brakmadı. Böylesi son projemiz de vardı.

Kısaca, Zeki Beşiktepeği kaybeetik. En çok ihtiyaç duyulan süreçte hayata gözlerini yumdu. Gerçekleri konuşabilen birkaç aydından birisiydi. Konuşma şekliyle de kendini dinletiyordu.arı birlikte sorgulayarak geleceğin hedefini kendi anlayışıyla anlatmaya hep uğraşıyordu. Ses tonu ve çekinmeden söyleme şekli özellikle resmi çevreler ona “deliler” deyip onu küçümsetme algısına sarılıyorlardı. Fakat, Beşiktepe onu sevmeyenlerine dahi ne diyeceği merakıyla dinlenen bir söylem tekniği de vardı. Bu yüzden birçok medya hocayı sansür ediyor. Konuşturtmamaya özen gösteriyordu. Resmi açıklama olmadan yasaklılar listesinde yerini de alıyordu.

Zeki Beşiktepeği kaybettik. Hiç beklenmeyen bir anda hayata gözlerini yumdu. Önce beyin kanaması denilerek hastahanede yatırıldı. Kısa zaman sonra da hayata gözlerini yumdu. Artık “bakınız effendimle” başlayan ve her kanıtını belgelere dayatarak, sesini yükselterek anlatan Beşiktepeli yok. Benim”dinamit” diye nitelendirdiğim hocayı arada bir olsa da medyada artık duyamayacak duruma geldik. Hoca, Kıbrısta yaşamanın ve aydın sosyalist olmanın da zorluklarıyla hayat sürdü. Gerçekleri savvunduğu için, ömür verdiği partisinden dahi kovuldu. Oysa Zeki hoca sırf görev diye ülkesine çağıran partisi için herşeyi brakıp adaya döndü. Ama, gariptir, onu adaya çağıran ve danışman yapan partisi, en kritik dönemde gerçekleri savunduğu için de o  parti onu resmen birkaç arkadaşıyla birlikte kovdular. Kocan verme olayına hoca en sert karşı çıkan parti meclisi üyesiydi. Bunun Kıbrıs sorununun çözümünde önemli engel olacağını defalarca anlatmaya çalıştı. Bundan geri dönülmesini istedi. Fakat, hocanın bu önerileri ret edildiği gibi, Zeki Beşiktepeli, hayatını mücadelesine adadığı CTP tarafından kovuldu. Bunu da yaşadı. Yılmadı ve devam dedi.

Yeri geldiğinde gerçekleri anlatma fırsatını kulanmak için başkan adayı oldu. AB parlemento meclis üyeliğine de adayılığını koydu. Bunların da bedelini hep ödedi. Gün oldu ünüversite görevinden dolayı durduruldu. Gün oldu, yapılan baskılara karşı çıktığı için işinden atıldı, gün geldi, gerçekleri söylediği için “deli” olarak damgalatıldı. Ama yılmadı. En son, Afrikaya yapılan saldırıları kınadığı ve Afrikaya destek verdiği için, çalıştığı ünüversiteden kovuldu. Hoca hiç tınmadı. Bildiği yolda devam etmeğe hız aldı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin