Türkiye’nin büyük bir kısmının, Mersin Akkuyu’daki nükleer santralın Rusya’ya ait bir elektrik fabrikası olduğunu anlaması 12 yıl sürdü. Türkiye ile Rusya arasında 2010 yılında imzalanan anlaşmanın 5. Maddesi açıktı. Proje şirketi (Akkuyu Nükleer A.Ş.) Rus tarafınca yetkilendirilen ve yüzde 100 hisseye sahip şirketlerce kurulacaktı. Öyle de oldu. Aynı maddenin 4. Fıkrası, eğer Rusya isterse bu hisselerin en fazla yüzde 49’unu satabilir diyordu. Çoğunluk hissenin 60 yıl boyunca Ruslarda kalması da imzalar atılırken garanti edilmişti.
Rusya 12 yıldır projenin tek sahibi. Yüzde 1 hisseyi bile Türkiye’den bir şirkete satmadı. Tek yaptığı çimento karma, beton dökme işlerini bir taşeron firmaya, Titan-2 IC İçtaş’a vermek oldu. Hükümet yerli ve milli nükleer enerji masalları anlatırken, Rusya Türkiye’yi her yıl sadece alım garantisi nedeniyle 2 milyar dolar ödemek zorunda bırakacak anlaşmanın keyfini sürüyordu. Biz Birgün’de yazıyorduk bunları ama ne yazık ki “yüksek siyaset” ve “politikacıların atışma” haberleri kadar değer görmedi bu uyarılarımız.
***
Nükleer santralı yerli olduğuna inananların, buradan bomba yapacaklarını sananların gözlerini perdeleyen büyü, Akkuyu Nükleer’in 26 Temmuz’da yerli taşeron firmasıyla yaptığı anlaşmayı feshetmesiyle bozuldu. Rusya, dört gün sonra kurucuları Rus olan TSM Enerji İnşaat Sanayi Limited Şirketi ile anlaşma imzaladı. Şirketin yetkilileri Silifke’de oturan Ruslar. İçtaş kızgındı. Yaptığı açıklamada, projede Türk şirketlerinin varlığı azaltılmak isteniyor dedi. Akkuyu Nükleer ise TSM ile imzaladığı anlaşmaya dair yaptığı açıklamada İçtaş’la yola neden devam etmediklerinin ipuçlarını verdi. “…şantiyede işin devamlılığının ve kalitesinin sağlanmasının yanı sıra Akkuyu NGS için taahhüt edilen inşaat tarihlerine uyulması, işçilerin çalışma koşulları açısından haklarının korunması ve tüm taşeronların çalışanlarına maaşlarının zamanında ödenmesi de sağlanacaktır”. Oda TV’de yayımlanan feshi ihtarnamesinde de inşaat, montaj işlerinde ciddi ve sürekli gecikme olduğu, detaylı tasarım ve işlerde kusurlar bulunduğu, işçilere ödemelerin aksatıldığı ve iş güvenliği sorunları olduğu yazıyordu.
***
Medya, Rusya’nın bir operasyonla inşaattan Türk şirketlerini uzaklaştırmasına odaklandı. Putin’in bekletilmesine karşılık bir misilleme yapılma olasılığı elbette var. Rus uçağı düşürüldükten sonra olanları herkes hatırlıyordur. Ancak burada asıl odaklanılması gereken mesele zaten yüzde 100 Rusya’nın elinde olan santralda taşeronların da Rus olup olmadığı değil. Enerji Bakanlığı bile tehlikenin farkında değil ya da konuşmak istemiyor. Yaptığı açıklamada Rusya’da Rosatom için eğitim alan 263 öğrencinin santralda çalıştığından bahsediliyor. Bunların halkla ilişkiler çalışması olduğunu biliyoruz. Rusya isterse o mühendisleri yarın kapının önüne koyar, istedikleri kadar yabancı mühendis getirir. Yetki onlarda, güç onlarda. Mesele taşeronun yerli veya milli olması meselesi değil. Asıl soru şu: Rusya, inşaatın bu kadar kritik bir aşamasında, çalışan binlerce işçiyle ilişkili ve hükümetle sorunu olmayan IC İçtaş firmasını neden saf dışı bıraktı?
Sorunun yanıtı Rusya’nın şikayetlerinde gizli olabilir. Bir nükleer santral inşaatı hata kaldırmaz. Finlandiya’da Fransızlar tarafından yapılan ve 13 yıl geciken Olkiluoto nükleer reaktörü bu duruma iyi bir örnek. İnşaat sırasında fark edilen hatalar nedeniyle 2009’da bitirilmesi gereken reaktör adeta tekrar tekrar yapılarak 2022 yılında açılabildi. Maliyeti de 3 milyar avrodan en az 11 milyar avroya çıktı. Dünyanın en pahalı elektrik fabrikası oldu.
***
Çimentonun başında Rusya mı Türkiye mi duracak sorusuna yanıt aramayı bırakalım. Enerji Bakanlığı ve kamuoyunun, IC İçtaş firması hangi işin kalitesini düşürdü, hangi montajı hatalı yaptı diye düşünmesi ve Rus şirketi bu konularda açıklama yapmaya zorlaması gerekir. Yapılan hatalar düzeltildi mi yoksa üstü kapatıldı mı? Hükümetin santralın ilk reaktörünü gelecek yıl seçimden önce açmak istediği biliniyor. Bu tip baskılar zaten çok riskli olan nükleer santrali saatli bombaya çevirebilir. Karşımızda işin iyi yapılmadığını söyleyen bir nükleer şirket varken oturmuş taşeron firma yerli mi olacak yabancı mı onu konuşuyoruz. Artık anlayın ve kabul edin. Çevreye, ekonomiye vereceği zarar, iş cinayetleri ve çatlak haberleriyle şimdiden ipuçlarını verdiği güvenlik riskiyle Akkuyu Nükleer Santralı bu ülkenin başına bela olma yolunda hızla ilerliyor. Nasıl durduracağız ona kafa yoralım.