yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBirikimim oluşumundan bir sayfa - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Birikimim oluşumundan bir sayfa – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çarşanba gününü tamamladım. Perşenbeye geçtim. Televizyonu kapatıp şöylesine internet dolaşımı yapıyorum. Aklımda hep KRT prokramı ve Artı gerçekteki bazı yazılar takılıyor. Özellikle Levent olayı ile Sancak kıvraklığı epey ilgimi çekiyordu. Bir yerlerden sesler geliyordu. K. Kıbrısta ise yasadışılığın belgesi yeniden yazılma kararları bekleniyor. Yakıt azalıp ihalesiz alma ve kalitesizlikle zehirlenme kesimleriyle resmen bir felaket yeniden yaşanacaktır. Garip bir paradoks da aklıma takıldı: genelikle öğrendiğim kadar ihaleli ve vesikalı şeklindeki alımlar en azından kalitesi daha kabulenir haldedir. İhalesiz veya nvesikasız ise kurallara uymamanın örtüsüdür. Ancak, örneğin ihaleli ve kriterli olunca fiyat beliyken, ihalesiz ve kuralsızlık olan ise ordan burdan alınıp da karaborsalı daha ucuz olmaktadır. Fakat, buna daha fazla fiyat gösterilip de resmen kazanç asronomiktir. Bunu örneğin Sudiler de uygular. Kendileri daha ucuz aldıkları için Rusya petrolü kulanırken, ayni petrolü veya kendi üretikleri petrolü piyasada normal belirlenen fiaytdan satarak esradan bir kar kazandıkları da tartışılmazdır. Tüm bunlar bir gerçekle hep beni karşılaştırıyor: devletin işleğişi, sermaye ile ilişkisi ve uluslararası kapitalist sistemdeki yerini bilerek ancak doğru kavranma olasılığın olduğudur.

Tekrar dödnelim ilk sırada belirtiğim KRT ve Artı Gerçekteki yazılara. Olayların onca karmaşası durumunda bile konuya hakim olan kişiler, hep devlet örgütlenme ve siyaset ilişkisini güzel yorumladıkları için, bilgiler önemlidir. Örneğin, devlet içi çelişkiler, devlet blokları arası kırılmalar ve itifakları doksanlar döneminden günümüze yorumlarken, değişmeyen kişiliklerde dahi nasıl yansıtığını da yeniden duyarak anımsıyorum. Hat ta yetmişler sonundanb beri gelişen Mehmet Ağır veya Alayedin Çakıcı kişiliklerin hala günümüzdeki rolü bir şeyi işaret etmektedir. Artı Gerçekteki bir yazıda da “M.A.” tarafından yorumlanırken, STK başlangıcı, Özel harp dayresi veya KOnturgerila adıyla yetmişlerdeki gelişim ve doksanlareaki Özel kuvetler şekillenmesi çizgisi bilenlere çok olgu hatırlatır. Hele de ikibinlerdeki karışık itifakla Leventin görevden alınıp göreve iyade etmeler anlatılırken, aklıma Kopenhak geldi. Hani Müntaz Soysalın “merak etmeyin” deyişiyle Tahsinin Kopenhaka gönderilip görüşmelere gitmemesi tutumları sırıtmaya başladı.

Kısaca olaylar yaygın şekilde hernekadar TC devleti düzeyinde anlatılırken, genelde onun uzantısı ve sömürge tipi yapısı K. Kıbrısta da yansıdığını kimse imkar edemez. Bunlar bir bir akıp giderken, geçmiş aklıma geldi. Benim belkide Devrimci gurup ile Halkder düzeyindeki siyasal seminerler sürecimde bazı konular epey yararlı oldu. 78 yılındaki Ayrancı yurdundaki yirmi kişilik eğitim gurubum gayet iyi hatırlayacaktı. Siyasal gelişmemde devlet ve sömürgecilik konuları önemli yer tutmamda yardımcı oldu. Çünkü K. Kıbrıs analizinde bu tür görüşlerin katgısı çoktu. Özellikle devlet konusunda bence en iyi gelişmeleri kavradık. Hem yaşarken hem de siyasal yöneliş mücadelesinde önemli bütünleşme vardı. Devletlerin sadece baskıcı ve sınıfsal tek tipi değil, devlet biçimi yönetim ilkeleri, kurumsal çelişkiler ve geçiş dönemleri gibi kuramları gayet iyi öğrendim. Özellikle Ayrancı yurdu çalışmalarında öteki Kıbruslı görüşlerin pek tanışmadıkları birçok o dönemin devlet kuramcıları da katarak zengin değrlendirmeler yapmaya çalıştık. Örneğin Gramşiyi Ayrancı yurdundaki çalışma arkadaşların iyi bilir. İki kitabını herkes okudu. Altuzerden Plansa veya bazı Latin Amerika teorisyenlerinin devlet görüşlerini de okutup tartıştık. Öteki sol harektlerden bu nedenle entelektüyel anlamda epey birikimimiz de oldu. Nitekim, tartışmalarda değişken devlet görüşlere çoğu öteki sol kesimler “Sovyetlere karşıdır, Stalinde Leninde yok” diyerek ancak karşı çıkıyorlardı. Devlet baskısı ile Bonapartizimdem Faşizme varan zengin görüşlerimiz gelişti. Bunların faydasını sonradan seksenler, doksanlar ikibinler ve günümüzdeki en başta Türkiye devlet içi kırılmalar geçişler rejim çöküş canlanmalarda epey faydasını da gördüm. Aynen K. Kıbrısta şekillenen sömürge şeklilerine yansıması gibi. Tek çizgide değil iç çatışma sistemsel kırılmalar, yeniden yapılanmalarda hep bu birikim bana katgı yaptı. Hem de çoğu kez tartışacak bir ortam da olmamasına rağmen.

Kısaca, benim siyasal tercihimde devlet düşüncesi, sömürgeciliğe bakış noktaları önemli yer tutu. Bunların birikimiyle de en kritik noktalarda devlet içi kırılma, rejim değişirken yerine başkası gemlediği için yeniden şekillenme biçimlerini epey kolay yakalama düşüncem de güçlendi. Sınıfsal yanına devlet içi veya siyasal yeniden şekillenme kuramını kavramam gelişti. Ülkemizde Neoliebralizim ile devlet ilişkisi üzerine K. Kıbrısın şekillenmesini de kolayca anladım. Hele de Seksen başı araştırmamla ilhaklaşma dönemini yakalarken, Türkiyenin K. KIbrısı sömürgeleştirmesi için buradaki ekonomik alt yapıyı kırarak ancak başarılı olacağını bulmam oldukça önemliydi. Nitekim öyle de oldu. Türkiye K. Kıbrıstaki işgal sonrası ele geçirilen yerlerdeki alt yapıyı ganimet tipi girişim ve sonradan Neoliebraleşmelerle çökerterek üretimden kopardı. Ona göre de yönetim işbirlikçi kesim oluşturdu. Bunlar hep kiminin çok küçümsediği yetnişlerdeki birikimin sonucudur. Onlar imkar edip günümüzdeki sistemleşmeyle yetinilirken, unutmayalım. Yetmiş kuşağı sistemi reforumlaştırma değil değiştirme amaçlı politik arayışta mücadele yaptılar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin