Ben bu konuyu yazma niyetinde değildim. Fakat iki olgu beni yazmaya yönelti. Kamuoyunun belirli kesiminin olayı hala tartışmaya hem de anlış zeminde sürdürmelerine biraz katgı yapma amacım var. İkincisi ise tartışmalara hem de saraylı Ersin beyin katılarak resmen yerde sürütülmesidir. Düşünün, bu kendini iyice herlerde süründüren ve yalan yanlışlarla küfürlü savurmalar yapam kişi, yarın kazara görüşmeler başlasa, masada temsilcimiz olacak liderdir. Bu önemli noktayı da gözden kaçırmayalım. Görüşmeler başlasın derken, masada şu anda resmen küfürler ve yalanlarla adeta şaha kalkan Tatar bizi masada temsil edecek. Şu sorunun da herhalde yanıtını bulduk: neden Ersin Tatar
Neden Ünal üstel ve öteki makamcılar ısrarla seçtirilip koltuklara oturtuldu.
Ülkemizde bir klasik daha yaşanıyor. Bir farkla: Saraydaki Ersin Tatarın katılımı ve söyledikleriyle tartışmayı iyice sulandırdı. Küçültüğ aşağlatırdı. Küfrederek ve yalan atarak, yetmedi, Türkiyeye gidip ordaki medya ile ilişkileri anlatma yerine buradaki kesimleri aşağlatma ve jürnaleştirme sözlerle konuşması da oldukça tarihi K. Kıbrısın gerçekleri olarak sayfalara girdi. Konu aslında tam Kuzey Kıbrıslılık. Yapılmakta olan ve Türkiyenin Konya şehrinde olan islam spor olinpiyatları veya oyunlarına neden burası da çağrılmadı. Aslında çağrılsa anormaldi. Fakat, özellikle bizim belirli muhalefjet kesimi bunu hep yapıyor. Sanki çağrılsa buradaki gerçeklik sonaerecek gibi algısı yaratılıyor. Daha kötüsü, resmi çevrelerin konuşması gereken durumu ne yazık küfür yiyen muhalifetin önmeli bir kısmı yhapıyor. Bir de şu yapıldı: Türkiyenin organize yaptığı cümlesi konuldu. Halbuki Türkiyede Akdeniz oyunlarından başka spor müsabakaları da hyapıldı. Yine Türkiye ve Kıbrıs cumhuriyeti yasal birçok spor etkinlikte bulundu. Fakat, her zaman bir Türkiye organizasyonu veya ikili müsabaka olunca hemen duygusal eleştiriler yapılır. Sonra da hemen en kolay hedef tahtası koltukçular saldırıya uğrar. Halbuki onların hiçbir etkisi olmadığını son atama şekileriyle de yaşadık.
Bence bu konunun derinleşmesinde ötekilerinden farkı, Saraylı Ersin Tatarın iki yanlışı neden oldu. Birincisi, sporcularının katılmadığı bir yere kendinin giderek resmen önemli gaf kırmasıdır. İkincisi de daha da yüzleştirilen verdiği karşılıklardır. Küfür ve yalanla dilinin adeta kelimeleri birbirine köpük savurmasıdır. Daha da kötüsü, Türkiyeye giderek öfkeleri artırırken, oradaki medyalardan Türkiye kamuoyuna da hitap ederken, ayni küfürleri, iftiraları atmasıdır. Bu kaçınılmaz olarak belirli kesimlerde tepki yaratmaması mümkün değildi. Öteki koltukçular ise suskun. Birisi konuşmak istedi; hemen koltuğa oturmadan yediği tekme ona hatırlatıldı. Tek spor kesiminden gelen tepki Futbol federasyonundan oldu. Bunun işaret etiği önemli nokta ise yutuldu. Burdan Türkiyeye giden futbolcuların yerel kuluplarla alakalı sorunuydu. Nedense Sertoğlunun bu konudaki sorunu aktarmasına rağmen kamuoyu pek kapmadı. Buda handikap.
Anlayacağınız: islam spor oyunları bu defa bizde fırtına gibi güncelleşti. Hele de Ersin Bey buna bol bol benzin döktü. Tepkiler ise medya muhalif çevreleri ve bazı kamuoyu çevrelerinden geldi. Özellikle parlementer muhalefet şimdilik “bira içmekle” yetiniyor. Yanlış olan, konunun Kuzey KIbrısın gerçeği ile alakalı olmasıydı. Pek öne çıkmadı. Sorunun çözümü davet alıp almama değil, Kıb rısın gerçekelrindeki çözümle alakalı haldeki siyasal boyut fazla tartışılmadı. Sağolsun Ersin bey küfürleri ve hakaretleriyle olayı resmen ahlaksızlaştırmaya dek getirdi. Buna benzer birçok olay zaten yaşadık. Her zaman da tekrarladık: sömürgesel gerçeğimiz, yasasdışılık gerçeği hep bazı engeler getirdi. Nasıl ki kara para, nifus yhığma gibi birçok kaçakçılıkları uyuşturucuyu uygun zemin hale getirdiyse, ayni şekilde yasal ve normal bazı kurallardan da kopmanın öteki gerçeğini de yaşaıyoruz. Biz şunda karar kılmamız gerekir: hala normal bir ülkede yaşadığımıza inanıyorsak, bu olanlarla da normal olmadığımız kanıtlanıyor. Yalan ve sanal ile devam mı yoksa değiştirmek mi ikilemine karar verilmelidir.
Şimdi anladınız mı neden Ersin, Ünal, Arıklı vesayre ısrarla koltuklara oturtuluyor, protokoler imzalatılıyor ve onlar da tüm rezilliklere karşın makamcılık havası atıorlarr… Bunları anlasak, son gelişmelerde en azından öfke ve eleştğri doğru atrese yönelinir ve talepler de şekillenir. Paradoks olan, koltukçularla işbirlikçilerin savunması gerekenleri karşı olanların yapmalarıdır. Üstünden de küfür yemeleridir.*******
İkinci konumuz yine eğitim: yazın sıcağı demeden, sendikalar sokakta. Konu yeniden dokunulan eğitim yasası. Sanmlayın öyle iyi gelişmeler var. Hem Türkiyeleşme, hem esnek emek hem de eğitimdeki gericileşme fırsatını geliştirme amaçlarıyla örülüdür. Eğer “takkeci gazeteci gibi” yasayı değil de sendika düşmanlığını öne çıkarırsanız, hemen onlar para istiyorlar denip olanı örtmeğe de uğraşırsımız. Makamcı hem kendi kuralarını çiğneyerek koşar adımla yazın sıcağında yasayı geçirmek istiyor. Teknik komite gibi kuralı dahi işletmedi. Konulan ortak çalışma zeminini dinamitledi. Elbet bukadar yasadışılık ve fırsatçılık teslimiyetlelerle de örülünce, tepkiler de olur. Sonra dönüp onlar yasadışıdır demenin de alemi yok.
Tatil demeden, sıcak altında Sendikalar bu son yasaya karşı eylem yaparlar. İşler gerçeklerle birlikte hareket edince devreye polis girer. Yasanın gidişatıyla yasadışı yöntemler uygulanmasına değil, konuyu protesto eden öğretmenlere dava okumaya çalışıyorlar. Bu bize ezber güzel sözleri ve ülkemizin anormal halini normalmış gibi davranmanın yeniden yüzümüze vurmasına neden oldu. Belli olan yazın sıcağı epey sıcak geçtiğidir. Krizler yetmezmiş gibi, talimatla koltuğa oturan makamcılar da görevlerini ve teslimiyetlerini yerine getirmek için koşturuyorlar. Hele de dosyalrı lvarsa…
Kısaca, ülkemiz kendi gerçeklerini yaşıyor. Çizilen hedefleri de net şekilde karşımıza koyuyor. Eksiklik hep gerçeklerle davranmama kesiminde. Protokoler, teslimiyet şekileri ve en önemlisi son atamalarla hiçeleştirilenlerle kimlerin tercih edildiği süreci hala anlatamıyorsa, neden dneilip de kalınıyorsa, yolunda olan yoluna devam edilecektir. Elektrik kurumundan son eğitim alanına yapılanlar net. Hala bunların siyasal seçki olduğunu anlamıyorsak, normalmış gibş davranıp sistemi savunacak dereceğe geriliyorsak, ozaman Takeci gazeteciler nu işi iyi yapıyor. Siz de onları alkışlayıp moral deşarjı dışına çıkamakta kalırsınız.
Dağarcıktan bunlar çıktı. Yorumu da size kaldı.