yazılariktibasEnerji şirketleri İngiltere’de ailelerin kanını emiyor - Owen Jones

Enerji şirketleri İngiltere’de ailelerin kanını emiyor – Owen Jones

alıntı yapılan kaynakevrensel.net
Orjinal yazının kaynağıtheguardian.com
diğer yazılar:

İngiltere’nin haneleri enerji devlerinin hissedarları için birer para makinesine dönüştürüldü. 2020’li yılların İngiliz ekonomik modelinin ne kadar bozuk olduğunu anlamak isteyen geleceğin tarihçileri için şu iki istatistik yeterli olacaktır: BP’nin 6,9 milyar sterlinlik kâr elde etmesi ve ortalama hane halkı enerji faturasının kışa kadar yılda 3 bin 600 sterlinden fazla olması (Ocak’ta 4 bin 300 sterline yaklaşması) beklentisi.

Birçoğu çocuklarının karnını doyurmak için öğün atlayan milyonlarca ailenin bu faturayı ödeyemeyeceği açık.

Muhafazakarların mayıs ayında şirketlere bir defalık ek vergi uygulama konusunda utangaç yaklaşımları, yaklaşmakta olan insani felaket için yeterli cevap değil. Kâr üzerinden ödeyecekleri ekstra yüzde 25 sadece üç hafta öncesinden itibaren geçerli olacak, yani o tarihten önce kazanılan büyük servetlere dokunulmayacak. Bu kazancın bir kısmı savaştan kaynaklı: Ukrayna’daki dehşet ve Rusya’ya yönelik yaptırımlar petrol ve gaz fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

Enerji şirketleri … daha yüksek verginin, yeşil yatırımlar için gerekli paraya el koymak anlamına geleceği ve … temiz enerjiye geçişi tehlikeye atacağını iddia ediyor. Onlara inanmayın.

Öncelikle, iklim savaşçıları olarak itibarlarını “yeşile boyama” girişimlerine rağmen, dünyanın en büyük petrol ve gaz şirketleri, iklim kriziyle mücadele için gerekli politikaları durdurmak, sulandırmak veya yok etmek için politikacılara lobi yapmak üzere yılda 150 milyon sterlinden fazla para harcıyor. Büyük enerji şirketlerinin son seçimlerden bu yana Muhafazakar Parti’ye 1 milyon sterlin para aktarmasının nedeni, para saçmak değil: Kendilerine karşı daha sert adımlar atılması yönündeki talepleri engelleme konusunda en çok Muhafazakarlara güveniyorlar….

Gerçek şu ki, kârlarının yüzde 60’ı doğrudan hissedarlara gidiyor; yani bırakın temiz enerjiyi, herhangi bir yatırıma bile fon sağlamıyor. 2010 yılından bu yana hissedarlara yaklaşık 200 milyar sterlin dağıttılar: bu paranın temiz enerjiyi teşvik etmek ve hane halkı faturalarını azaltmak amacıyla nasıl kullanılabileceğini bir düşünün.

Common Wealth adlı düşünce kuruluşunun direktörü Mathew Lawrence’a göre, “Yatırım yapmak için nakit kullanmıyorlar ve yatırım yaptıklarında da fosil yakıt ağırlıklı oluyor. Onları enerji şirketleri olarak değil, asıl amacı yatırımcıları ödüllendirmek için nakit akışlarını yönetmek olan kurumlar olarak görmek daha doğru”.

Dünya üzerindeki en yüksek yaşam standartlarından birine sahip Norveç’in mali açıdan pervasız olduğunu düşünen var mı? Norveç kurumlar vergisine ek olarak yüzde 56 oranında kalıcı ek vergi uyguluyor. İngiltere ise Kuzey Denizi’ndeki petrolden Norveç’in ile elde ettiği gelirin sadece yüzde 8’ini tahsil ediyor.

Halkın baskısıyla enerji şirketlerine daha ağır bir vergi getirmeye zorlanmak, Muhafazakarların yönetimi altında bekleyebileceğimizin en fazlası olsa da İşçi Partisi’nin hedeflerinin sınırının bu olması gerektiği anlamına gelmez. Keir Starmer’a 2020 İşçi Partisi liderlik yarışı sırasında enerjinin yeniden ulusallaştırılmasını destekleyip desteklemediği sorulduğunda ‘evet’ demişti, ancak daha sonra diğer pek çok kampanya taahhüdüyle birlikte bu vaadinden de vazgeçti.

Ancak vergiler, hükümetin asla vurgunculara teslim etmemesi gereken yapısal olarak bozuk bir sektöre sadece geçici bir yol sunuyor. İngiltere, enerji dağıtım şebekesini tamamen satmış iki Avrupa ülkesinden biri. 2021’de, yatırım amaçlı kullanılabilecek 1,4 milyar sterlin hissedarlara dağıtıldı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ateşli bir solcu olduğu söylenemez ama yine de hükümeti, zaten büyük ölçüde kamulaştırılmış olan EDF enerji şirketinin tam kontrolünü ele geçiriyor. Bu şirket kamu mülkiyetinde olduğu için hükümet, aileleri hayat pahalılığı krizinden korumak için şirketin 7 milyar sterlinlik bir zararı göze almasını emredebilir ve fatura artışlarını bu yıl sadece yüzde 4 ile sınırlayabilir.

Varlıklı hissedarların banka hesaplarına astronomik kâr payları aktarmak için zor durumdaki hane halklarını soyan bir sosyal düzen, geri dönüşü olmayan bir şekilde bozulmuştur. Muhafazakâr Parti lider adayı Liz Truss, büyük işletmelerden alınan vergilerin çok yüksek olduğu sonucuna varmaktır. Gerçekleri kabul etmeyi körü körüne reddetmesi, paralel bir evrende yaşayan bir siyasi partiye işaret ediyor.

İngiltere’nin enerji endüstrisi asla vurguncular için bir para makinasına dönüştürülmemeliydi. En azından, ön saflardaki politikacıların, vatandaşlarına cankurtaran simidi sunmak için bu süper kârları yağmalama konusunda utandırılmaları gerekiyor.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
360AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin