Geçen hafta dünya ajansları utanmasa Gazledeki saldırıları dahi haberleştirmeyecekti. Zaten, bunun öteki tamamlayıcı kanıtı, Gazle bölgesi füzelerle, uçaklarla dövülürken, çocuklar dahi hunharca öldürülürken, pek de kınamaların dahi yapılmaması resmi tamamlıyordu. Dedik ya, utanmasalar haberi dahi yapılmayacak bir korkunç katliyam günleri daha Gzlede yaşatıldı. Bahane malum. Hele şu komikliğin de ötesinde oldukça ibret olan bahaneler de artık iyice vıcıklaştı: “israilin güvenliğini tehtit etikelri için ve İsrail güvenliğini korumak için bu saldırıları gerçekleştiriyor”. Gerçekten böylesi ters yönlü hem de oldukça kabarık uçuruma rağmen söylenmesi, günümüz emperyalizmnin nedenli çirkefşeştiğinin kanıtıdır. Daha kötüsü, Gazledeki insanlar özellikle din eksenli örgütler suçlandırıp algı oluştururken, israilin siyonizim merkezli bakışla ve en moderin silahlarla katliyam yapmasına da “güvenlik” gerekçesi konulması çok yüzüzlüğü aratan idiyalardır.****
Geçen hafta İsrail klasik dönemsel politikasını birkez daha uyguladı. Filistinlilerin üzerine en moderin cihazlarla füzeler yağdırdı. Sivil çocuk demeden ölümler oldu. Dünya seyreti. Hat ta seyiriciliği dahi braktı. Kınama falan da yok. Nerede ise bir asra yaklaşan Filistinin hikayesi, hala korkunç katliyamlarla kafalarını kaldırmalarına engel olunmaktadır. Daha garip olan; batı Şeryadaki yönetim dahi konuyla alakalı pek de hareket etmiyor. Nede olsa Gazle liderliğin kontrolunda pek değildir. Sonuçta günlerce saldırılar yapıldı. Mısır taraftısızlık simgesiyle arabulucu gibi rolunu oynadı. Böyllelikle İsrail hıncını allıp Gazleye kendi gücünü yeniden yaşatıp çocukları dahi katlettikten sonra ateşkes ilan edildi. Üstelik Bazı Filistin örgütlerini de suçlayıp, gözdağı vermeği de ihmal etmeden. Tam da artık saldırılar durdu derken, son haberle Filistinli önemli bir askeri liderin Batı Şeryada katli haberi geldi. Nede olsa bu israildir. Dünya merkezinin en çok “güvenliğine” önem verilen devletdirmiş…
Filisin tarihini uzun uzun anlatacak değilim. Emperyalizmin yeni sömürge dönemindeki Ortadoğu politik merkezine konularak Filistin halkının topraklarını gasbederek kurulan devlet gerçeği hep akılda tutulmalıdır. O dönemden beri kimisi vatansız, kimisi mülteci, kimisi ilhak altında yaşayan çok yönlü Filistin halkı acı hikayesi de gün ve gün yazılmaya devam edildi. Sosyalist ve devrimci hareketlerin güçlü olduğu dönemlerde Filistin sorunu dünya kamuoyuna taşınıyordu. Sosyalist hareketlerin siyasal ve örgütsel yenilgileri ençok Filistin hareketlerini vurdu. Çünkü, en azından onlara destek ve kendi acılarını duyuracak önemli yapı kayboldu. Böylelikle Filistin sorunu da kimine göre alaha kimine göre de yeniden sömürgeleştirmek adına başta ABD ye kaldı. İsrail ise dilediği anda ya katlediyor, yerleşimler kurup mülkiyet gaspı yapıyor. Duvarlar kurup kuşatma hareketleri gerçekleştiriyor. Yetmedi, son dönemde Golandan başlayan, Kudüse ulaşan ve gerektiği anda Batı Şeryada yerleşimlerle ilhak politikalarına da baş vurmaktan çekinmiyor. Ama, Dünya, israilin temel hak olarak “güvenliği” kuramını sıkılmadan kulanmaktan da geri kalmıyor. Nitekim, Sovyetlerin dağılması, sosyalist hareketlerin gerilmemesiyle Filistin sorunu örneğin Güvenlik Konseğinde görüşülmüyor. Önemli kararlar duyulmuyor. Eski kararların uygulanması da talep edilmiyor. Artık, Filistin konusunu israilin kıyımlarının lütfedip de haber yapılması veya önemli dramlarla ancak duyuyoruz. Ortadoğu projelerinde ne kronik sorun olan Filistin halkına yer verilmiyor. Bazen soyut kelimelerle ve daha geri brarkılmakla yazılan kısa metinlerle aradabir hatırlanıyor. Okadar…
Bir haftayyı Gazleye yağan füze yağmuru ve uçak gürültüsü ile geçiren gerçekleri şöhylesine duyarak yaşadık. Kimsenin aklına öldürülenlerin çocuk olduğu duygusalığı dahi gelmedi. Oysa yeri geldiği zaman bir çocuktan genel politika yaratmayı kapitalist medya çok güzel biliyor. Yine gece uyurken öldürülen sivilerin de adı yok. Sivil halk kavramı veya savaş suçları sözleşmeleri de akla gelmiyor. Güvenlik konseği kararlarıyla iki devlet veya Filistine vatan kararları da arktık hafızadan çoktan sildirtildi. Hep,en çirkin saldırıların üstüne “israilin güvenliği temelinde” konulmaktadır. Filistinin Ortadoğu genel dramı unuturuldu. Milyonların hem de Güvenlik Konsey kararlarıyla vatansız kalışı da hayaleştirildi. Bu yaşamla gün gelir evinizi yıkarlar, üstünüze füzeler yağdırılan, evlerinden alınıp senelerce sorgusuz sualsiz hapisaneye getirilmelerle, Filistin parçalanmış yönetimiyle ordan oraya savruluyor.
Unutmadan; yakında israilde oluşan hükümet krizi sonrası yine erken seçim var. Filistine vurmak, yeni yerleşimler kurma politikaları oy avcılığında önemli katgı yapıyor. Ama tüm olumsuzluklara karşın hala israilde Filistinlilerle birlikte yaşamayı savunan önemli kitlesel örgütsel güçler de var. Bazı İsrail pilotlarının hem de İsrail gibi güçlü devletin militarist yapısına rağmen Filistine bonba atmayı ret ediklerini de akılda tutumak şart.
Kısaca, dönem dönem yaşadığımız Filistin katliyamlarından birini daha geçen hafta yaşadık. Gazleye bonbalar yağdı, önemli yıkımlar gerçekleşti. Çocuklar dahi vuruldu. Ama netice hala yok. Tüm baskılara ve kendi içlerindeki parçalanmalara rağmen Fİlistinde en acı koşulalrla da hayat sürmeğe çalışılınıyor. Bakalım bu utanç kaç yıl daha sürecek?