Kıbrıs iktibasAziz ŞahHayalet kovalamıyoruz, rejimin temelleri olan savaş suçlarını hatırlatıyoruz - Aziz Şah
yazarın tüm yazıları:

Hayalet kovalamıyoruz, rejimin temelleri olan savaş suçlarını hatırlatıyoruz – Aziz Şah

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıs’ta savaş suçlarını perdelemek için uydurulmuş ve birbirini besleyen iki yalan var: Toprak ve nüfus mübadelesi.

Kıbrıs’ta nüfus mübadelesi olmadı. Aksine 31 Temmuz-2 Ağustos 1975 arasında Viyana’da Denktaş-Klerides arasında varılan anlaşmaya göre:

-Harekât’tan sonra güneyde kalan Kıbrıslı Türkler, İSTEDİKLERİ TAKDİRDE kuzeye geçebilecekler.

-Kuzeyden kovulan Rumlar Karpaz’a gidebilecekler.

-Savaşta güneyde kısılı kalan ama aileleri Karpaz’da olan Rumlar GÜNEYEDEN KUZEYE Karpaz’a gidebilecekler.

Rum ve Türk tarafları arasında etnik homojenleştirme için hiçbir şekilde ‘nüfus mübadelesi anlaşması’ yapılmadı. Rumlara kuzeye geçiş hakkı tanındı… Buna karşın, değil güneydekilerin kuzeye dönmesi, kuzeydekilerin kaçırılması için her yol denendi. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu da bunu raporlaştırmakla yetindi.

Uluslararası Kızıl Haç Komitesi temsilcisi Zuger ile BM Mülteci Yüksek Komiserliği temsilcisi Kelly’nin, 7 Şubat 1975’te Denktaş, Klerides ve BM temsilcisi Weckmann-Munoz’un katıldığı toplantıda söylediği şudur:

-Rumlar evlerinde yaşadıkları sürece güneye gitmeyi düşünmediler ama evlerinden alınıp okul binalarında alıkonulunca ve evlerine geri dönmeleri engellenince büyük bir moral çöküntüsü içerisinde güneye gitmek ‘istediler’…

10 Temmuz 1976 tarihli Avrupa Komisyonu İnsan Hakları Raporu:

‘‘Yerlerde yatıyor, etraflarında olup biten hiçbir şey ile ilgilenmiyorlardı. Tek istedikleri şey ağlamaktı’’…

İşte Türk tarafının ‘nüfus mübadelesi’ dediği şey, evlerinde oturan insanları alıp kendi topraklarını terk edecek psikolojiye gelene kadar rehin tutmak. Sonra da onların yerine Türkiye’den yerleşimci nüfus taşımak.

Rapor Kıbrıs Türk Liderliği’ni değil, Türkiye’yi sorumlu tutuyor Rumların evlerine geri dönmesini engellemekten dolayı. Raporda, Türk ordusunun geçit noktalarını kapattığı ve halkın evlerine geri dönememesi için mayın döşediğinin altı çizilmektedir.

Raporda Türk ordusunun sorumluluğu şu şekilde tanımlanıyor:

-Kıbrıs’ın kuzeyinden Kıbrıslı Rumların evlerden, kendi evlerinden de dahil olmak üzere, boşaltılmaları;

-Türk ordusunun kontrol ettiği bölgelerde Kıbrıslı Rumların başka yerlere, çeşitli tutuklama ve gözaltı yerleri dahil, taşınmaları;

-Kıbrıslı Rumların ayrım çizgisinin ötesine kovulmaları;

-kuzeyde yaratılan yaşam koşulları sebebiyle güneye uzaklaştırılmaları. (Bir Hınç ve Şiddet Tarihi, Niyazi Kızılyürek, s. 536)

Bunlar yaşanırken 2 Mayıs 1975’te TC Dışişleri Türkiye’den Kıbrıs’a nüfus taşımak için yönetmenlik yayınladı. Bu da işte Türk nüfus mühendisliğidir.

‘Toprak ve nüfus mübadelesi’ yalanı ile Kıbrıslıların zorla sürüldükleri evlerinden gönüllü gittikleri ve etnik arındırmaya tabi tutulan bu topraklara savaş suçu olarak Türkiye’den taşınan nüfusun sanki de ‘anlaşma kapsamında’ Kıbrıs’a taşındığı yanılgısı yaratılır.

Nüfus ve toprak mübadelesi yalanları ile farklı farklı yerlerde karşılaşabilirsiniz. Bu iki yalana bir arada Kemal Yamak Paşa’nın anılarında rastladım. Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapmış Yamak Paşa ‘devletlû’ bir figürdür, iki yalanı bir arada onun dile getirmesi önemlidir.

Genelkurmay Özel Harp Dairesi Başkanlığı ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Yamak Paşa, ‘Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler’ kitabının 381-2’nci sayfalarında aleni bir şekilde Kıbrıs’ta nüfus ve toprak mübadelesi yapıldığı YALANını söylüyor:

‘‘İki toplumun aynı bölgede, ayrı ayrı yönetimlere bağlı olarak sürdürdüğü ve bugün var olan zarurî uygulamanın en önemli şartı, Barış Harekâtı’ndan sonra çok isabetle yapılmış olan NÜFUS VE TOPRAK MÜBADELESİyle yerine getirilmiştir’’.

1976 Ocak’ında Bellapais’te kalan son 920 Rumu kaçırmak için yapılanlardan dolayı ABD Büyükelçisi William Crawford Rauf Denktaş’la görüştüğünde sorar: ‘Girne bölgesinde yaşayan Kıbrıslı Rumların kovulması için askeri bir karar alındığı gibi bir sonuca vardık’…

Bellapais’teki Rumları kovdular, Bellapais Çatlı’lar, Yeşil’ler, Ömer Lütfü Topal’larla anılır oldu…

Bazıları savaş suçları ile uğraşırken, ‘hayalet’ kovaladığımızı zanneder. Savaş suçları bugün yaşadığımız düzenin temelidir!

(7 Ağustos 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin