Normalmış gibi davranmak istesen de gerçeklik olmadığını hayatın her alanında karşılaşmaktan da kurtulamayız. En basit konuda dahi eğr bbir yrde kurumsal çöküş, çirkefler yayılmış çürümüşlük yerleşmiş hale geliyorsa, normaldir demenin de lüksten öte olduğu kesin. Nitekim hiç umadığınız anda, ufak konuda dahi çürümüşlüğün çökmüş kurumsalığı ile yüzleşirsiniz. Bunu ben sık sık yaşıyorum. Salt kapı önünde veya elektrik kesintisnde değil, söylenen yalanların kocamanlaşıp doğruları yok etme dönemecinde de değil, en ufak normal yaptığım işlemde dahi bunu yaşarım. Örneğin, şu anda yaptığım yazı yazma konusunda olduğu gibi de sonradan anlarım…
Son gönderdiğim ırak makalesini tekrardan okumadım. Çünkü herşey yolundaymış gibi geçti. Fakat, yazı yayınlanınca tersdüz olmanın da yüzleşmesini yaşadım. Yazının son bölümü başa, bir kısmı ortaya ve ilk giriş bölümü de sona kaydı. Birielrine bilgisayarı gösterdim. Anormal bir şey yoktu. Fakat, benimle iyi arkadaş olan birisi dikkatli bakınca, hiç de dikat edilemeyecek bir kayışla prokramın yazılım bölümünde kaykaydırmaların gerçekleştiğini söyledi. Belirli yeri işlevseleştirip devre dışılıklarla da kısa bir oynamayla düzelti. Dilerim böyle olur. Ama, benim biraz da önemseyerek yazdığım ırak makalesi tersdüz şekliyle çoktan yayınlandı. Bu durum dahi, arızalarla, teknolojik oyunlarla ve buna benim gibi biraz dikkatsizlik de eklenirse, böylesi önemli yazının da anormalleşmesine neden yaratır..
***
Etrafımız hep anormalliklerle dolu. Konuşulmaması gereken konular brakın konuşulup konuşulmamasını izlemek, önemsettirilerek politik alana sıçradığına hep tanık oluyoruz. Artık, kimse kurumsal yapının işlediğini söyleyemez. Sokakların dahi kokusu çirkeflerin nedenli yaıldığını da kanıtlıor. Kirli çıkan deniz kıyılarında yıkanarak bunları nedenli önemsemediğimiz de kitlesel tututumun acı gerçeğidir. Siyaset ise bizde öylesine hiçeleşti ki sadece talimatla başlayıp sayesindeyle devam eden hareketlenmenin yönetim şekliyle yaşıyoruz. Kirli yakıt, asronomik yolsuzluk veya yalan söylemek, artık anormal değildir. Tehlikeli hale gelen gerçek doğruları söylemektir. Hat ta son gelişmelerle Türkiyeye sokulmama noktasıyla iyice kurumsal çöküş ve çürümüşlük iyişce kendini hisetirmektedir.
****
Peki hiç konuşma ihdiyacınızz oldumu? Bizi yöneten, kararlaarıyla şekillendiren Türkiyede ne var sorusunu soruyormuyuz. Son KPSS sgandalı haberine bir duyarlılık geliyormu. Kocaman ekran veya gazete sayfaları bu konuyu işleme zahmeti de yok. Ama yöneticilerimiz “talimatıyla gerçekleştirilen” ezberi alıp aynen tekrarlama tekerlemesine çoktan girdiler.
Gerçekten Türkiyedeçok önemli günler yaşanıyor. KPSS sgandalıyla adeta klasikleşen merkezi sınav yolsuzluklarına bir tane daha eklendi. Şaşıran yok da tepkiler sadece var. İtiraf ise ilginç: “ben müdahale yaptım. Çünkü seçime yakın dönemde muhalefetin bunu kulanmasına izin veremezdim” cümleleri, olaya değil de seçim dönemindeki muhalefetin kulanma tehlikesinden dolayı soruşturulmaya başanıp görevden alınanlar oldu. Bu düşündürücü değilmi?
Bir başka espiri gibi konu da şu: Nebatşi şöyle dedi: Avrupada eflasyon Y.10” Oranın bakanları sokağa çıkamıyor. Oysa ben Türkiyede sokağa rahatça çıkıyorum” diye benzetme yaptı. Doğrusu da gerçek. Çünkü aylık Avrupa rakamı Türkiyede çıkarken Nebati hala konuşuyor…
Cem evleri saldırıları artarken, tarikat iktidar paylaşımı derinleşirken, diyanetin asronomik harcamaları da sesiz sedasız devam ediyor. Ama şu haberi yazmadan olmaz: OYÜ yeniden başardı. Tüm yasak ve baskılara karşın, mevzuniyet gününü Devrim sdadında kutladılar. Bu arada başta Omorfolulara ve ünüversite çevrelerine yeniden uyarıyorum: KIbrıstaki ilgili ünüversite kanpüsünde olanlara ne kadar sesiz kalmaya devam edecekler?