UEFA Avrupa Liginde eşleşen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AEK Larnaka ve Türkiye’nin Fenerbahçe futbol takımları karşılıklı maç yapacaklar. Uluslararası tüm spor organizasyonlarında iki devlet sporcuları birbirleriyle yarışıyorlar. Olması gereken de budur. Spor dostluk ve kardeşliktir derler.
Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olmasına karşın “böyle bir devlet yoktur” demektedir. Dünyanın var dediğine Türkiye “yok” diyor. Tabii ki bunu siyasette söyleyebiliyor. Kimse de dikkate almıyor. Ne Müslüman ülkeler ne de “Tek millet iki devlet” dedikleri Azerbaycan.
Türkiye’de yapılan uluslararası spor müsabakalarında açılış töreninde katılımcı ülkelerin sporcular bayraklarının arkasında yürürken protokol ayakta selamlar. Her defasında Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı geçtiğinde de bu selamı verirler. Bu da çok doğaldır.
Geçmişte de Türk Kulüpleri ile Kıbrıs Cumhuriyeti takımları karşılıklı maçlar yaptılar. Ne Türkiye’de Rumların ne de Kıbrıs Cumhuriyetinde Türklerin burunları kanadı. Demek ki insanın ınsana düşmanlığı olmuyormuş. Sporun en güzel yanı da bu değil mi?
Demem o ki Uluslararası spor kurumlarının sözünü dinleyen veya dinlemek zorunda kalan Türkiye BM Güvenlik Konseyinim kararlarını dinlemiyor. Sporda kararlara uymadığında verilecek cezaları göze alamıyor. Kıbrıslı Türkler ile hiçbir şekilde spor müsabakası yapamıyor. Kısacası korkuyor.
Türkiye’nin Kıbrıs’taki konumu ve statüsüne bir şey yapamayan uluslararası kurumlar spor kurumlarını örnek alabilirler mi? Sanmıyorum.
Bunun sebeplerinden en önemlisi bana göre ekonomik, siyasi ve kültürel çıkar ilişkileridir.
Türkiye’nin ne İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararları ne dinliyor ne de İnsan hakları ihlalleri konusunda geri adım atıyor. Buna rağmen bir yaptırım söz konusu değil. Bunun nedeni Türkiye ile olan ticari ilişkiler. Hem Türkiye onlar için pazardır hem de Türkiye’den ithalat yapacakları hammaddeler vardır.
İşin kültürel ve ekonomik boyutuna gelince:
Doğu’dan AB ülkelerine göç dalgası başladı. Ab ülkeleri bunun ekonomik, kültürel ve siyasi sonuçlarını hesapladıkları için Türkiye’yi bir kalkan olarak kullanmaktadırlar. Bu nedenle Türkiye’ye yaptırım onların zararlarına olur.
Sporun daha objektif ve adaletli olduğu, insani değerlere önem verdiği ortadadır. Yeter ki siyasiler spora kendi çıkarlarını ön plana çıkacak şekilde müdahale etmesinler.