Bugün BM parametresi olarak tanrı kelamı kabul edilir ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ tezi…
Kendimi bildim bileli ‘federasyon tezi’ne karşıyım. Romantik olduğumdan değil ki ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’a karşıyım. Materyalist olduğumdan… Maddi koşullara bakarım: Taksime giydirilmiş süslü bir kıyafettir ‘federasyon’ lakırdısı. Süslü kıyafetin içinde çürümüş bir ceset vardır; içinden yılanlar, böcekler, pis kokular fışkırır…
Üniter Kıbrıs çözümü Kıbrıslılık bilincini geliştiremediğimiz için, koşullar ve tarih müsaade etmediği için olmayacak belki! Bizim neslin değil, bizden öncekilerin suçudur bu. Biz Kıbrıs’ta değil, Türkiye’ye dönüşmüş bir kolonide doğduk… 2020’de Tayyip Erdoğan Kapalı Maraş’ta acılarımızın üzerinde tepinirken 15 Kasım’da, Rumca ve Türkçe olarak ‘‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır!’’ diye pankart açıp onu karşıladığımızda, eski-yeni nesil herkesin hakaretini ve küçümsemesini işittik.
Bize ‘ırkçı’ diyen işgal işbirlikçisi liberallerden çok, ‘‘Alzheimer oldular, hayal görürler, Kıbrıs Kıbrıslılarınmış’’ diye küçümseyenler yaktı canımızı… Bizi küçümseyenlerdi kabahatli: 1970’leri 80’leri, 90’ları yaşadılar… ‘İki bölgeli iki toplumlu federasyon’ bayrağı salladılar. 2000’lerde pasaportlarını alınca Kıbrıs Cumhuriyetçisi oldular!.. 1950’lerde bayraklaşması gereken bir parolanın neden 2020’de Erdoğan Varosha’ya ayak bastığında ortaya atıldığını sorgulayamayacak kadar da kördürler…
Üniter Kıbrıs olmayabilir, Kıbrıslılık bilinci tarihi yenemediği için… Ancak hiçbir zaman ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ olmayacak! Çünkü çürümüş, kokuşmuş, içinden böcekler yılanlar fışkıran taksim tezine giydirilmiş süslü bir kıyafettir ‘federasyon’…
Çünkü ‘söz’ tarihten soyutlanamaz ve bağlamından koparılamaz. Tecavüz ile rıza üretilemez.
‘İki bölgeli iki toplumlu federasyon’ tezini NATO Rum Liderliğine 14 Ağustos 1974 harekâtı ile silah zoru ile Rum toplumunu evlerinden atarak kabul ettirdi. Önce Rumları evlerinden kovdular, yaşadıkları toprakları etnik olarak ‘temizlediler’, sonra da ‘koşullar iki bölgeli iki toplumlu federasyon için olgunlaştı’ dediler.
Bir federalist tanırım. AB, Alman, İtalyan, Oslo, İngiliz ve ABD vakıf ve sivil toplum örgütlerinden beslenir: ‘‘Biz federasyon yapmak için Kıbrıs’ı böldük’’ der dalga geçerek…
TC Milli Savunma Bakanlığı’nın ‘‘Ayşe tatile çıksın’’ diye kutladığı İkinci Harekât’la bölündü Kıbrıs. Avrupa Konseyi’nin Eylül 1975’te belgelediği tecavüz, yağma ve esirlerin öldürülmesi haberleri 14 Ağustos’ta İkinci Harekât’ta halkın panikle güneye kaçışına neden oldu.
14 Ağustos tam manasıyla bir kovma harekâtıydı.
1974’te 10’lu yaşlarında olan kız çocukları işgalin 48’inci yılında nasıl tecavüze uğradıklarını tek tük de olsa çıkıp anlatıyorlar. Ömürlerinin sonuna yaklaşırken yüzleşmek ve yüzleştirmek zorundalar çünkü.
İkinci Harekât’tan sonra seri tecavüze uğrayan 15 yaşındaki Ioanna diyor ki,
-‘‘Bunun sadece bizim başımıza geldiğini sanmayın. Bizim askerlerimiz de Türk kadınlarına tecavüz etti. Ve onlar da bizim gibi acı çekiyorlar’’…
Komutanlık, Rum kadınlarının yaşanmışlıklarını tekzip etmeden tecavüze uğrayan Türk kadınları da konuşsa, kızkardeşlik yapsalar birbirlerine…
Politis’e konuşan Ioanna’yı çıkıp komutanlık tekzip edecek; alıştık artık ordunun tekziplerine… Türk askeri tecavüz etmez diyecek, kurgudur diyecek. İşin ironisi şu ki, ‘Politis’ gazetesi için Rumlar ‘‘Rumca yayınlanan Türk gazetesi’’ der… Kıbrıs sorununda hep Rumları suçlayan ve Türkiye’yi haklı çıkaran, bu sebepten de ciddi anlamda tiraj kaybeden bir gazetedir Politis.
‘‘Rumca yayınlanan bir Türk gazetesi’’nde çıkması bu tecavüz haberinin önemlidir: ‘‘Ben tecavüze uğrayan 700 kişiden biriyim’’…
Kıbrıslı Rumlara müzakere masasında ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ tezi 14 Ağustos’tan sonra kabul ettirildi. ‘Federasyon’ tecavüzün çocuğudur… Bu yüzden ‘federasyon’ düşük olacak her zaman! Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek…
Ta ki kendinizi etnik bencillikten tamamen arındırıp, Ioanna’ların karşısında saygı duruşunda durana kadar…
Komutan, bu seferlik Ioanna’yı tekzip etmeyin, bırakın Fatma da konuşsun…
(19 Ağustos 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)