ABD Başkanı Biden ile bir türlü yıldızı barışmayan ve Beyaz Saray’a davet edilmeyen Erdoğan’ın karşı hamlesi Rusya Devlet Başkanı Putin ile kurduğu ilişkilerde görülebilir.
Rusya’nın ABD ve AB ambargolarını kırmak için Türkiye’yi kullanması, buna karşın ekonomik darboğazdan çıkmak için Türkiye’nin Rusya ile olan ticari ilişkilerini artırması karşılıklı çıkara dayanmaktadır.
NATO üyesi olan Türkiye’nin bu tavrı hem ABD hem de AB tarafından hoş karşılanmıyor. Bu nedenle Bu ülkelerin Türkiye’ye karşı kullanacakları silahlar ellerinde fazlasıyla vardır. Özellikle Halk Bankası davası, ve Kara Para Aklama ile suçlanan Sezgin Baran Korkmaz davası Türkiye’ye yaptırımların zeminini çok rahat hazırlayabilir. Bununlar dışında özellikle Erdoğan ailesinin malvarlığı konusu da gündeme getirilerek Erdoğan’ı sıkıştırılabilirler.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi Erdoğan bir kumar daha oynadı. Geçtiğimiz gün yapılan Şangay İşbirliği Örgütü’ne gözlemci sıfatıyla katıldı.
Bu gözlemci statüsü ileride üyelikle de sonuçlanabileceğinin habercisidir.
Önceleri Şangay Beşlisi olarak ortaya çıkan bu oluşumun ana hedefi şöyle açıklanabilir:
“Üye ülkeler arasında dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri ile karşılıklı güveni sağlamlaştırmak, bölgesel barış, güvenlik ve istikrarı sağlamak ve korunması için çoklu işbirliğini geliştirmek, yeni tehditlere karşı ortak hareket etmek ve üye ülkelerin ekonomik büyümeleri ve sosyal-kültürel gelişimlerini desteklemektir.”
Görüleceği gibi bir Güvenlik şemsiyesi de oluşturulmaktadır. Bu da ABD emperyalizmine karşı yeni bir güç oluşturma isteğinden doğmaktadır. Bu anlamda ileride Türkiye’nin bir karar vermesi gerekecektir. NATO üyesi olarak elbette böyle bir oluşumun içinde olması başta ABD olmak üzere NATO Ülkeleri tarafından onaylanmayacaktır.
Şangay İşbirliği Örgütü ayrıca ekonomide dışa bağımlılığı azaltmak için bu işbirliğine büyük önem vermektedirler. Rusya’nın enerji kaynakları ve madenleri bu anlamda Çin için stratejik öneme sahiptir. Bu nedenle Çin Ortadoğu’daki Arap petrolüne bağımlılıkları azalmış olacaktır. Bilindiği gibi orta doğudaki petrol ülkeleri ABD’nin kontrolünde olan ülkelerdir.
Erdoğan seçimlerde bu ülkelerin ekonomik desteğini alarak seçimi kazanmayı hesap ediyor. Bunu yaparken de ABD ve AB ülkelerinin “güvenilmez lider” teşhisini de güçlendirmiş oluyor. Bu nedenlerden dolayı NATO ülkeleri Erdoğan’ı gözden çıkarmış ve yeni seçimlerde kazanmaması için ellerinden geleni yapacaklarını anlıyoruz.
Erdoğan’ı bu seçimi yapmaya zorlayan bir diğer sebep de Şangay İşbirliği Üyesi ülkelerin yönetim anlayışı da kendi yönetim anlayışı ile uyumlu olmasıdır. Bu anlamda “Batı demokrasisi” yerine aynı totaliter yönetim uygulaması ve insan hakları ihlalleri konusunda aynı düşüncede olması da etken olmuş olabilir. Bu konuda birbirlerinden pek farkları da yoktur aslında.
Türkiye NATO üyesi olmadan ve tam bağımsız bir ülke iken hem saygın hem de hızla kalkınan bir ülkeydi. Tam bağımsız Türkiye yerine bu tür oluşumlara katılmak ülke bağımsızlığını ortadan kaldıran en büyük etkenlerden biridir. Oysa Savaşsız ve sömürüsüz bir dünyada saygınlık barışçı dış politikalarla sağlanabilir.
Erdoğan Rus ruleti oynuyor aslında. Kazanma şansı her geçen gün azalıyor.