Kıbrıs iktibasAziz Şah‘Gelen Türk, giden Türk’ sözünün hikâyesi 5 – Aziz Şah
yazarın tüm yazıları:

Arif, Raif, Kutlu yerleşimci nüfusa karşı çıkar…

‘Gelen Türk, giden Türk’ sözünün hikâyesi 5 – Aziz Şah

Yeniçağ podcastını dinleyin

1974’ten sonra iki aydınımız öldürüldü Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde yürüttüğü yerleşimci nüfus kolonizasyonuna karşı çıkan.
‘Koloni’ yerleşilen bölge demektir. Sömürgecilik / kolonizasyon doğrudan doğruya bir toprağa nüfus taşımakla başlar.
1974’ten sonra Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyini kolonileştirmesine karşı çıkan önce Raif Denktaş, sonra Kutlu Adalı öldürüldü.
Raif Denktaş Susurluk’taki gibi kamyonun altında kaldı, Kutlu Adalı da Susurluk’ta kamyonun altında kalan arabanın bagajından çıkan UZİ’lerle öldürüldü…
Türkiye’nin Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yürüttüğü yerleşimci nüfus sömürgeciliğine ilk karşı çıkan ise Arif Hasan Tahsin’in KTÖS’ü oldu. Arif hocanın KTÖS’ünün yerleşimci nüfusa karşı çıkmaktaki dirayetini sonraki KTÖS yönetimleri göstermedi. Sonrasında TKP ve CTP’nin yerleşimci sömürgeciliğin partisi YDP ile ittifak kurarak toplumumuza ettiği DMP ihanetine de karşı çıktı Arif hoca…
Raif zaten öldürülmüştü DMP ihaneti yaşandığında. DMP’den sonra zaten yerleşimci nüfus konusu tabulaştırıldı. DMP ihanetine katılmayan YKP’liler kırmaya çalıştı bu tabuyu 1990’larda…
Kutlu Adalı ise tek başına bir mavzer gibi yazdı yerleşimci nüfus meselesini…
Raif 1985’te ilk ve son konuşmayı yaptı mecliste yerleşimciler konusunda, Kutlu haykırdı kalemiyle her gün. Biri kamyonun altında kaldı, diğeri Susurluk’ta kamyonun altında kalan aracın bagajından çıkan UZİ’lerle öldürüldü…
Raif’in yaptığı konuşmanın çıkış noktası Bakanlar Kurulu’nun vatandaşlık dağıtma yetkisi idi.
1985’ten bugüne olduğu gibi duruyor bu mesele…
Ankara’nın ipini tuttuğu Bakanlar Kurulu’ndaki Kıbrıslıların dağıttığı vatandaşlıklarla kökümüzü kazıdılar bu topraklardan!
Her toplandığında Bakanlar Kurulu 40’ar 50’şer vatandaşlık dağıtıyor. Bu vatandaşlıkları hiçbir dernek, meslek örgütü, siyasi parti, sendika mahkemeye taşımıyor!
Oğul Raif Denktaş’ın babası Rauf Denktaş’ın ‘‘Gelen Türk giden Türk’’ siyasetine karşı mecliste yaptığı konuşma, vatandaşlık dağıtma yetkisinin Bakanlar Kurulu’ndan alınıp Meclis’e verilmesi içindi. Alpay Durduran’ın ‘‘vatandaşlıkları Bakanlar Kurulu değil Meclis onaylasın’’ önerisi üzerine yaptı Raif o konuşmayı…
Bugünden bakınca, bu yetki Meclise verilseydi, çok bir şey değişmezdi diyorum, ancak toplumda nüfus meselesini gündem yapardı.
Günün sonunda Bakanlar Kurulu’ndaki uşaklar ile muhalefetin nüfus meselesine bakışında bir fark yoktur:
UBP, ‘‘Gelen Türk giden Türk’’ der…
CTP, ‘‘gelen emekçi, giden emekçi’’ der…
UBP ve CTP Kıbrıslı kimliğini yok sayar…
Denktaş’ın ‘Gelen Türk giden Türk’ sözü Kıbrıslılığı hiçe sayan Türk ırkçılığıdır. ‘Gelen emekçi giden emekçi’ söylemi de bu ırkçılığı ‘emek sosu’na batırarak Kıbrıslılığı hiçe sayar. Kıbrıslılar ‘emekçi’ oldukları için göç etmiyorlar; işgal koşullarında yaşam alanları imha edildiği için göçe zorlanıyorlar. Bu yüzden kansız soykırım diyoruz!
Yıl 1985’ti Raif ‘Bakanlar Kurulu’ denilen çetenin vatandaşlık dağıtmasına karşı çıktığında. Bugün Raif’in yaptığı konuşmayı seçime katılan partiler içerisinde sahiplenecek kimse yoktur.
‘Arif hocanın dediğinden’ deyip dururlar… Arif hoca yerleşiklerle seçim ittifakına karşı çıktı, sizse yerleşiklerle doldurursunuz listelerinizi! Yerleşikleri rahatsız etmemek için siyasi programınızı ve söyleminizi değiştirerek Kıbrıslı Türklerin yok oluşuna giden yolun taşlarını döşediniz…
Raif’in 1985’te söylediklerini 2022’de hiçbir vekil söyleyemez, ama zaten ‘söylemek’ de yetmez! Türkiye’nin yürüttüğü demografi mühendisliği ile kendi topraklarında azınlığa düşürülen Kıbrıslı Türk toplumu uluslararası mecralara ve mahkemelere taşımak zorundadır bu kansız kırımı. Yoksa isterseniz çıkıp kürsüyü devirin sahte KKTC meclisinde… KKTC meclisinde söylenen bir sözün toplumsal varoluş anlamında hiçbir hükmü yoktur!
Raif bu konuda adresin ‘KKTC meclisi’ değil dünya kamuoyu olduğunu anlamıştı. 22 Şubat 1985’te mecliste yaptığı konuşmada da özellikle bunun altını çizdi:
-‘‘(…) dünya basınını Kıbrıs’a çağırıp ‘bu seçim maskaralıktır, Türkiye’den getirilmiş, ithal edilmiş seçmenlerle bu oyun oynanmaktadır’ diyeceğiz. (…) Çaresi budur’’…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin