Genel seçimler öncesi güç birliği yapamayan federasyon yanlısı partiler ve külliye inşası konusunda ortak tavır alarak bu güç birliğini sağladıklarını düşünerek Kızılbaş Parkındaki “Halk Buluşmasına” gittim.
Ateşli konuşmaların yapılacağını bekledim. Konuşmalar 2 dakika ile sınırlandırıldı. İkinci konuşmayı yapmak için mikrofona çağrılan Salih Taşkın Yaradanakul duygularını ve bu birleşmenin gereğini anlatmaya çalıştı. Külliye meselesi bütünün bir parçasıdır dedikten sonra susturuldu.
Sunucular bu konuda uyarılmış olmalıydılar. Sadece Külliye’nin durdurulması konusunda önerisi olanlar konuşacak ve bunun dışına çıkılmasına müsaade edilmeyecekti. Öyle de yaptılar.
Hayal kırıklığı yaşayarak oradan ayrıldım. Benim için bundan sonraki konuşmaların bu durumda pek anlamı kalmamıştı.
Külliye’nin inşasına karşı çıkan bir gurup bunu sadece “bize sormadılar, bizim ihtiyaçlarımızı belirlemede danışmadılar” tezi üzerinden karşı çıkıyordu. Yani kısacası: “bizi insan yerine koymadınız. Koysaydınız bu projeye sahip çıkardık” demeye getiriyorlar.
Sorun aslında Kıbrıslı Türkleri yok sayma sorunudur. İrademizi gasp etme sorunudur. Bu nedenle Ankara’daki Erdoğan rejimi kendi egemenlik anlayışıyla hareket etmektedir. İstediği yere cami, istediği yere okul, yandaş Türkiye sermayedarlarına da yatırım olanağı sunmaktadırlar.
Karpaz’a elektrik götürme de bu projenin bir parçasıysa. Alt yapı hazırlanarak Karpazın tüm kıyıları yabancılara peşkeş çekilmedi mi? O zaman da karşı çıkılmış ve eylemler yapılmıştı. Sonuç ortada.
Hala Sultan Camisi, İlahiyat koleji için de kararlar Ankara’da alınmadı mı? Sonuç yine ortada. Bunlar Kıbrıslı Türklerin ihtiyacı için değil Yeni Osmanlıcılık anlayışı ile yapıldı.
Ankara’daki Erdoğan rejiminin hazırladığı protokollerle her istediklerini yaptıranlar şimdi de Külliye yaptırmaya karar verdiler. Bunu da engelleyemeyeceğiz.
1963’ten sonra Makarios Kıbrıslı Türkleri yok saymadı. Onlardan kurtulmak için göç etmelerini sağlamaya çalıştı. Bu şekilde adım adım Enosis’i gerçekleştirme sevdasındaydı. Başarılı olamadı.
Şimdi Erdoğan rejimi bizi yok sayıyor. Asimile ederek yok etmeye çalışıyor. Zaten Kıbrıslı Türkler onlar için çok da önemi değildir. Önemli olan burada asker bulundurmak ve stratejik sebeplerle bu toprakları kullanmaktır.
Külliye inşaatı Erdoğan’ın burada her istediğini yapabilecek güçte olduğunu ve gerçek egemenin Ankara’daki rejim olduğunu gösterir.
Buna karşı ne yapılabilir? Onu tartışmak varken biz Körlerin fili tarif etmeleri gibi yapıyoruz.