yaklaşımlarÖzkan YıkıcıPeker olayı - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Peker olayı – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Dünyanın en karanlık rejiminde olsanız da sömürgeciliğin mengenesinde sıkışsanız da eğer karşılıklı bir çelişki üstüne örgütsel çıkış olmadıkça ilgili yönetimler normal şekilde hiçbirşey olmamış gibi sürmeğe devam eder.  Hiç uzağa gitmeyelim: kendi ülkemizde aynen bu anormal yaşam koşulalrını en iyi demokrasi diğe yaşamakta olduğumuz yalanına sarılmamız en net kanıtdır. Bu tür rejimleri direk piyasaya çıkarmadaki iki sosyolojik siyasal koşul var. Yükselen ilerici dalganın artık bu şartlarda yaşanmaması siyasetini seçenek olarak yörüngesine koymak. İkincisi, mevcut rejimdeki güçler savaşına dönüşme. Peker olayı ikinci kuralın tam da karşılığıdır.

Birbuçuk yıl öncesine dek Sedaat Peker sistemin bir ayağı idi. Hapisane basıyor, mitinkleri devlet partisi adına düznliyor, gerektiğinde cinayetler işliyor, birçok mafya işleyişinde de yer alıyordu. Bir anlamda devlet içi işleyişteki paramiliter mafya rolunda siyasete “hizmet” ediyordu. Fakat, birbuçuk yıl önce Pekerin videyolarıyla banbaşka bir Sedatla karşılaşıyorduk. Sistemin tüm kirli, karanlık mafya ilişkilerini bir anda yayınlamaya başladı. Kuzey KIbrısa da sert dalgalar şeklinde gelmeye başladı. Addalı cinayetinin resmen fotoğrafını çekti. Buradaki uluslararası mafya bağlantıları da kirli çamşır aktarır gibi veriyordu. Öyle bir K. Kıbrıs anlatıyordu ki buradaki politik eksenin salt K. Kıbrısla sınırlı olmadığının da haykırışı idi. Peki nemi oldu: Liderlerden Mafya ayağının Falyalısı dahi vuruldu. Birçok kurşunlar yağdı Sermaye değişim rüzgarı da oluştu. Ama siyasetin kaçışı ve yargının tutukluluğu sonucu onca delile karşın hiçbir sosyal muhalefet kıpırtısı olmadı. Sadece adet yerini bulsunla Adalı konusunda biraz lafazanlıkla umup fırtın ası yaratılmak istendi, okadar.

Peker olayyı: devlet içi güç mücadelesiyle birlikte yönetim şeklinin de fotoğrafını çekiyordu. Fakat, uluslararası emperyalizmi biraz bilenler şunu da yakaladı. Konu salt Türkiye değildi. Venezueladan Kolonbiyaya olan bir eksenle, Azerbeycan, Kazakistan ve Türkmenistana dek varan geniş mafya ağının da içinde olduğu konular ortaya konuluyordu. Hernekadar Türkiye deniliyorsa da gerçekte uzun bir coğrafyadaki mafya mücadelesi ile siyasetle içiçe olma koşullarının gerçeği fışkırıyordu. Nitekim, bu belgelerde yönetim hep sesiz kaldı. Soylu kıpırtayacak oldu, oda sustu. Çünkü her olaydaki mafya kişileriyle resim ortaklığı yayınlanıyor, telefon konuşmaları sunuluyordu. Dikaten kaçırılmamasaı gereken, Türkiyedeki özellikle rejim muhalefeti bu konuları nrnede ise hiç kulanmadı. Gereken tepkileri koymadı. Sadece “sandık gelsin” nakaratını okuyordu.

Önemli yahınlar ve gayet seyirsel geçişlerle işlr devam ediyordu. Ama rejimin ayaklarındaki çürümüşlük hep ortada dolaştırılıyordu. İşler gelişti ve geldik son haftalara. Artık oklar saraya doğru yöneliyordu. Bazı baskılarla Pekeri susturma ise yetmiyordu. Özellikle Sedat Pekerin evinin elinden alınmasıyla, kızışma artı. Peker de duvardan atlayarak resmen sarayın koridorlarına girdi. Yayınladığı son bilgielrle danışmanları, SPK başkanı vekil gibi Erdoğana yakın kişileri hedef aldı. Bu son gelişmelerin de ateşlenmesine dönüştü. Pekerin korumaası öldürüldü, evi tarandı, yakınlarının evleri kurşunlandı v e en son Yakın adamlarından birisi de Arnavutluktan Türkiyeye getirildi. Peşpeşe gelen gelişmeler, Pekere karşı Erdoğanın direk operasyonuydu. Bu arada sandık kapısında duran CHP artık uyandı. Konuya dokunmaya başladı. Konuyu yargıya getireceğini vurguladı. Ama, birbuçuk yıllık mavzemenin nerede ise hiçbirini kulanmamasının ne derece afedici olduğu da kuşkuludur.

Tekrar edecem: Sedat Peker olayı, basit bir mafya olayı değildir. Konuşurken nefret yaratan, adam öldürten, görev yapan ve mitink düzenleyen bir önemli kişiydi. Mafya ilişkilerinde önemli roller aldı. Suriyeye giden kervanların da önemli yöneticisi olduğunu kendi itiraf ediyordu. Bu gerçeklr oluşan yeni ayrışmayla elindeki önemli direk tanıklıklarıyla da sistemin kirli mafya ksiyaset ilişkilerini de gayet iyi bildiği kesin. Dahası, Doğudan batıya dünyadaki birçok ülkedeki ilişkileri de kolayca kavradığı da kesindir. BAE kalışı ise bazen alehine işleyen konu da oldu. Gelen baskılar veya pazarlıklarla Türkiyenin BAE vereceği avantalar gerçeği de gözden kaçırılmaması şart. Nitekim son Pekere karşı teknolojik yasaktan tutun Türkiyedeki belirli yerlerinin kurşunlanması ona mesajdır. Fakat, böylesi işleyen yapının da ne derecede kapitalizmin gerçeği olduğu da konuşulmalıdır.

Peker olayı Türkiyeden çok öteye uzanan ilişkilerin bir anlamda gözlerimize sokulmasıdır. Latin Amerikadan orta Asyaya veya liderlerin kendileri veya çocuklarının olduğu durumlar hepsi harmanlaşıp uçuşuyor. Kapitalizmin siyaset mafya ilişkisinde köpürtülen sermayenin de tehlikeli safaya gelişinin de imdat çağrısıdır. Aynen K. Kıbrısın da fotoğrafı çekildi. Birkaç olayla adadaki nedenli karanlık kirli ilişkiler kurulduğunu anlayan anlar. Politikacıların da esirleşmesi, tutsaklığı ve koltuk aşkları uuğruna neleri teslim etiği de ortadadır. Kötü olan Adalı gibi cinayetdeki gerçeklere karşın konuşamayan ve işin yerel ayağı Denktaşı hala katmamakta direnmenin de korkunç yanılsamasının kendisini yakaladık.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
358AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin