Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkan ulus devleti insanlık tarihindeki sınıf savaşlarını örtme gayreti içindedir. Ulus, aynı toprak üzerinde yaşayan, tüm bireylerin ortak özellikleriyle oluşturduğu toplum alarak tanımlanır. Bunlar içinde dil ve tarihsel yaşam birliği, kültür önemli yer tutar.
Fransız ihtilali feodalizme karşı burjuva sınıfı ile birlikte işçilerin , köylülerin desteğiyle kazanılmış bir devrimdir.
Bir devrin kapandığını ve yeni üretim ilişkilerinin kurulduğu bu düzen kapitalizmdir. Bu düzende egemen sınıf burjuvazi, işçi ve köylülerin gözünü boyamak ve sisteme destek olmaları amacıyla ulus kavramını ön plana çıkarmış ve bunu tüm toplumun ortak duygusu olarak yaymaya başlamıştı.
Bugün “Aynı germideyiz” söylemi de bu alışkanlığın devamıdır.
O yıllarda devrimci olan burjuvazi kendi sömürü düzenini kurunca gerici bir özelliğe sahip oldu.
Statik bir yapıyı güçlüce savunmak durumundadır. Oysa bu yapıda da sömürülen ve ezilen işçi sınıfı ve köylülerdir.
Siyasi partiler ya mevcut düzeni savunarak sağ politikalar gütmektedirler. Bunun anlamı mevcut sömürü düzeninin devamını sürdürmektir. Bunun karşısında olan Sosyalist üretim ilişkilerinin olması yani emek sömürüsünün son bulması için mücadele veren partiler de sosyalist, komünist partilerdir. Bu özelliği ile bu partiler devrimci özellik taşırlar.
KKTC’de bu anlamda küçük partiler olsa da sosyalizm için mücadele mecliste temsil edilmemektedir. Sağ’ın en örgütlü olduğu yani statükonun devamını isteyen ve arkasını sermayeye dayamış parti UBP’dir. Bu parti adından da anlaşılacağı üzere “Ulus ve Birlik” algısı üzerinde kurulmuştur. Bunlara göre tüm yurttaşlar aynı ulusu oluşturmakta ve bu amaçla birlik olunmasını savunmaktadır.
Dünya’daki tüm sağ partiler kapitalizmin üretim ilişkilerini yani sermayenin emeği sömürerek artırılmasını savunmaktadır. UBP de bunun dışında değildir.
Adamızın kuzeyinde kurulan yönetim şimdi Türkiye’deki siyasi İslam’ın temsilcisi olan iktidar partisi AKP’nin emrindedir. Çıkar ve makam peşinde olanlar ses çıkarmazken , UBP içinde bir grup da bu kadar müdahaleye ve parti içi sorunlar yaratılmasına şimdilik sessiz kalmaktadırlar. Bu çok uzun sürmeyecek gibi görünüyor.
UBP yakın zamanda bir olağanüstü Kurultay yaparsa parti içi hesaplaşma gün ışığına daha da çıkmış olacak. Şimdi “iki başlılık” olarak gösterilen başbakan ve parti başkanlarının kavgası aslında AKP’nin UPP’ içimde çıkaracağı kavgadan başka bir şey değildir.
Menfaat ve makam hırsıyla işbirlikçiliği kabul edenler belki kendi egolarını tatmin ederler ancak toplumu uçurumun kenarına getirmekten de geri kalmazlar. Bu durmada söylenecek tek söz:
Biraz onur. Tabii kaldıysa
yazarın tüm yazıları:
Nidai MesutoğluUBP, AKP’nin oyuncağı oldu – Nidai Mesutoğlu
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin
"Yeniçağ Güncel" yayınlarını izleyin