Hafta sonu Cumartesi günü internetde birçok izlediğim internet sitesini dolaşıyorken, rasladığım BİANET sitesindeki Mehmet Kayanın Varoşa veya Maraş la alakalı makalesini okudum. En azından analizindeki dikatlilik ve birikimleriyle de yorumlaması nedeniyle bence okunması gereken bir makaledir. Şunu da belirtmeden edemiyecem: genelikle benim eskiden beri duyduğum Varoşa değil daha çok Varosi olarak isim kulanılıuyordu. Hat ta dünürüm Yeşilköylü arabada rasladığım zaman “dünür, Varosiye gidiyorum” diyordu. Bu özelliği de teslim etmek gerekir.
BİANET sistesinde, Cumartesi günü, Mehmet Kayanın Varoşa veya Maraş isimli makalesi yayınlandı. Pek alışılmamış bir yazıdır. Çoğunlukla resmi idoloji ile fetihçilik kokularıyla yazılan genel makaleler oluyordu. Kayanın belli ki hem araştırma yaptığı hem de kendi birikimini de kulandığı kesin. Bu yönüyle de yazı kıyaslarla da doludur. Devlet idolojisiyle değil bilimsel ve gözlemlerle kıyası kulnması nedenilyyle okunması önemlidir. Hele de Kayanın belirtiği gerçekleri hala bizim sistem içi muhalefetin brakın belirtmeği, kabullenmeme çizgisinde oldjuğunu da düşünürsek, önemi daha fazla artmaktadır. Türkiyede hele de Kıbrıs konusu da resmi idolojik çizgileri aşan yazılara çok az raslanmaktadır. Kayanın da yazısı bu içerikte. Bir dezavantajı ise gerçekler gereken düzeyde konuşulmadığı için, bazı yanılsamaların da olması doğaldır. Konuşulmayan veya konuşulduğunda korkutucu tehlikeli olan durumlar elbet zihinden sildirtilir. Kıbrısın ne yazık böyle bir acıtan gerçeği de var.
****
Kayanın araştırıcı yazısı elbet koşullar içişnde önemlidir. Bunların hepsini de bir makaleye sığdırtamayacağı da keksin. Hele kıyas yapmada gayet deneğimi de olduğu kesin. Fakat, koşullardan kaynaklanan ve bilgi kaybı nedeniyle unutturulan durumlar, bazen en iyi niyetlileri de etkiler. Bu konuda Kayanın da bazı yanılsamaları oldu. Onca deneğime karşın, elbet hep yanlışlarla örülen Kıbrıs anlatıları i içinden Kıbrıs anlatılırken hep eksiklik ve yanılgıların olması da normal olduğunu düşünüyorum. Kayanın kesin eleştirisini değil de yanıltıldığına inandığım bir durumu düzeltmek de gerçeği bilen bizler için görevdir.
Varoşanın olduğu gibi kaldığı veya dokunulmadığı tesbiti, yanlıştır. Çünkü hehrkes hatırlar. Varoşa da yağmalandı. Üstelik bankalar boşaltıldı. aBirçok eşya ve altın ordan süpürüldü. Binalar dahi yağmalandı. Zaman zaman bölgeye girenlerin de tanıklıkları vardır. Bir anlamda Maraş resmen yağmalandı. Bu gerçek hiçbir zaman söyletilmemek istense de herkes bu durumdan mjutlaka anılarıyla doludur. Tabi anlatılmaya anlatılmaya ve konuşma ekseninden uzaklaşılması sonucu bu durumlar resmi idolojik yasaklaştırılarak unuturuldu. Üstelik, ülkemize 74 sonrası taşınan nifus konuyla alakalı bilgisi de yok. Kısaca, Varoşa da yağmalandı.
Ek bazı bilgiler de eklemek gerekir: Türkiye 74 çıkarmasıyla gideceği sınırın da çizildiği bilgisi vardı. Buna Atila hat deniliyordu. Fakat, Türkiye çizilen sınrı aşarak yaklaşık Y.8 cıvarında fazla toprak elde etti. Eleştiriler üzerine Ecevitden Sancara herkes fazlalık toprağın geri verileceğini söyledi. Bu yerlerden biri de Varoşa veya Maraştı. Fakat: Varosinin bir farkı vardı. Uluslararası sermayenin büyük yatırımları vardı. Bunu tatmin etmek gerekirdi. Sonuçta, fazlalık öteki topraklar yerleşime açılırken, K. Kıbrıs yönetimi görünümüne geçirilirken, Varoşa öyle olmadı. TSK denetimine verildi. Kapalı kalıp geri verilme tutumu sergilendi. Bu nedenle Varoşa hep kendine has her kararda ayrı kuralı vardı. Örneğin, Denktaş Kipriyano 79 anlaşmasında Maraş için açılma kararı ve sahiplerine verilme ilkesi vardıır. Yine her görüşmede açılıp B.M. kontrolunda devri de tekrarlanıyordu. Ama isgana açılmadı. Bu gerçeklik günümüze dek gelindi.
Bu arada Denktaş katakullilerle konuda kart aradı. Adamlarını yoğun araştırmaya koyup yasal kriter bulmaya çalıştı. Vakıflar olayını kulanma kurlına sarılma peşindeydi. Buda tuturulamadı. Fakat, Varoşa tıpkı öteki Kıbrıs kararları gibi kararlar var fakat tersinden tutumlar de geliştirildi.****
Bir ufak anımsatma da Ecevitden: 74 Sonbaharında Kisincir Ecevite “istersen le” başlayan önerileri sundu. Makariyos adaya ödnmeden işin bitirilmesi dendi. Bu ufak ayarlardan biri de Maraşın derhal sahiplerine devri de vardı. Ecevit bu durumu ek-rken seçim sonrasına ertledi. Fakat, Türkiyeyi erken seçime taşıyamadı.
Görüldüğü gibi konu Kıbrıs olunca işler hep karışıyor. Öylesine uanlışlar gerçekleşti ki doğruları ulup söylemek hem zor hem de tehlikeli. Mehmet Kaya gayet iyi niyetle bu makaleyi yazdı. Elbet eklikler ve bazı yanıltmalar da olması doğaldır. Nasıl ki K. Kıbrıstan Kürt sorununu konuşurken bilgi eksikliği veya resmi idolojik kuşatma nedeniyle yanlışlar veya bilgisizliklerin yaşadığımız gibi. Ama, gerçekten bu makale önemli. Hem de Türkiye gerçeğinde yazılması da dikate şahandır.
Son bir not: Kayanın da yazısında gördüğümüz klasik yanılgı da yeniden tekrarlandı. Annan planı. Rumlar Hayır Türkler evet kısgacında sıkışıp kaldık. Akelin günvece istemesi ve Gülün söyledikleri, Rusyaya verilen Mavi akım karşılığı ve ingilterenin kaypaklıklarında Akelin hayıra dönmesi hala konuşturulmaz. Onun için yeniden Annan planı sürecinin tüm olgularıyla yeniden sorgulanması şart.