Söz verdiğim gibi, ilksoyun başlıktaki yayınlanan kitabı üzerine birkaç söz yazmaya çalışacam. Biraz geç olsa da sözümü tutuyorum. İlksyun ABD politikalarında Kıbrıs aşmazı kitabı kısa zaman önce yayınlandı. Yayınladıktan sonra bu köşede bazı önemli uyarılarla eserin anlaşırak okunmasını da önerdim. Kaçı okudu bilmem. Aynen kitap için de geçerli. Kitap tanıtımı için bazı toplantılar düzenlendi. Birkaçına katıldım. Özellikle geçen hafta 12 Ekim çarşanba günkü toplantı ilginçti. Eski mücadele arkadaşların katılımıyla kitap konuşuldu. En azından seneler sonra eski arkadaşlarının gümnümüzdeki duruşlarını da izledim. Daha önce de birkaç tanıtım gecesine katıldım. Bu nedenle bazı noktaları değerlendirme daha kolay hhale geldi. Ayrıca eğer okursa ilksoyda benin düşüncelerimi de öğrenme şansı olacaktır.****
Gelelim 12 Ekimdeki tanıtım gecesine: eski bazı yoldaşları görmek gerçekten iyi oldu. Hele birkaçı vardı ki beni gençlik heycanına dek getirdi. Sonra tanıtım başladı. İlksoy, önceki tanıtımlarda yyapmadığı bir girişle konuya girdi. Bu önemliydi. Kitapın siyasal Marksis anlayışla yazılmadığını ve bilimsel kelimesini kulanıp o şekilde ele alındığını aktardı. Bu aslında belirtiğim gibi, önceki tanıtımlarda söylenmedi. Bu daha baştan babzı kuşkuların da doğmasını elbet anlayan için yaratıyordu. Zaten ben daha kitap tanıtıma sokulmadan bu yarıyı yaptım. Sakın ola eseri siyasal eksende ele almayın, Marksis yöntemle düşünmeğin tesbitiyle başladıydım. Ne yazık ki haklı çıktım
Oysa şunu belirtmeden edemiyecem, özellikle son kapitalist sistem krizleriyle liberal yazarlar dahi Marksislerin haklı çıktığını teslim ediyor. Elbet, ilksoyun kurduğu ilişkiler ve Amerkan çevreleriyle iletişim sonucu bazı konulara dikat etmesi de önemliydi. Bir de eser, akademik tez şeklinde düşünülerek senelerce uğraşılarak elde edilen Amrrikan izin belgelerinden oluşması da dikate alınmalıdır.
Bir başka handikap da şu: kitapı okumadan sorular sorulardı. Daha önceki etkinlikerde de ayni yanlış tutumlar bolca sergilendi. Kipın amacı ve oluşum şeklini bilmeden, kendi o andaki düşünceleriyle soru sormak, kitap eleştirisi bakımından yanlış tutumdu. Öyle ki istemeden öteki eksiklik de sırıtı. Nitekim, dayanamamıyarak müdahale yapmak zorunda kaldım. Özellikle de şu öneriyi de sundum: 74 ile Annan planının değerlendirilmesi için bir platforum yapılması gerektiğini vurguladım. Çünkü hafıza kaybından, günümüzdeki siyasal duruşlar sonucu, sol kesimin geçmişteki önemli yaşanan gerçeklerden de kopmaya başaldığını ne yazık ki istemeden dinledim. Bir adha tekrrlayalım: gerçekleri canlı tutma yerine, günü kurtarma ile hafıza kaybı sonucu epey önemli konuları belekten silenlr epey fazlaydı. Öyle ki ABD ve hele ingilterenin Kıbrıs yapısındaki mutlak katgıları dahi yok edilme düzeyine gelindi. Özellikle solda yenilenemeyen veya Marksis yöntemli ret ederek akademik bilimselikle kavramları koyma sonucu, gidrek en önemli syasal yaşananların sildirtilip Kıbrıslılık darltısına gelinme düzeyine dek gerilediğini kavradım.
Sanki Kıbrıs iki toplum özüne indirgenme hamlelerinin olduğu kuşkularım artı. Öyle ki Kıbrıslılar karar verişe ABD ve inilgitere kabul edecek düşünceleri de çekinilmeden söylendi. Doğrusu bu algıyı da başta Kolektif emperyalistler gayet güzel yerleştiriyor. Bir başka tehliken de Marksis yöntemden uzaklaştıkça en başta emperyalizim, söm ürgecelşem ve faşizmin de kulanılmayarak, sanki normal ilişkili diplomasi tutsaklığına dek geriliniyor. Bunu siyasal alanda da epey iyi yaşayarak kanıtlıyoruz. Elbet dünya koşulları bu konuyu benzinle alev saçması da dikate alınması da önemlidir.
İlksoyun kitapı, bize müsaadeli ABD Kıbrıs belgelerini sunuyor. Elbet, tüm çabalara karşın önemli belgeleri sunması da beklenemezdi. Öyle ki aklımızda kalan direk ABD müdahaleleri bu kitapta olmaması da normaldır. Ama ben yine de Emperyalist gerçeklikle, Kıbrısın sömürgesel boyutuyla konunun yorumlandığı anda daha iyi faydalı olacağına inanmaya devam ediyor. Bu tür kaynaklar, eldeki birikimle değerlendirildiğinde de daha fazla siysal bilimsel sonuç çıkarmaya da yaracağı kesindir. Çabası nedeniyle ilksoyu kutluyorum. Ama, okuyucuya, ilksoyun sunuş şekliyle de eseri okumasını öneririm. Böylelikle bildiklermizin yanına yeni değerlendirme yapacak bolca kaynak da bulmaya devam etmekte olacağımız