Son günlerde yaşanan gelişmeler ve gündemleştirme şekileri nedeniyle, bazı uyarılar yapmam gerektiğine inanç getiriyorum. Öncelikle, gelişmeleri doğru yakalamanın temel noktası, bazı gerçekleri mutlaka akılın bir yerine koymamız şart. Örneğin, K. Kıbrıs Türkiye bağlarını doğru yerine oturtmak önemlidir. Yine, son AKP başkanlık rejimiyle, K. Kıbrısta gerçekleştirilenlerle, neyi hedeflediğini çekinmeden kafamızın bir yerine koymak önemlidir. Unutmamak gerekir: sadece son örnekler, yarınının K. Kıbrısının önemli mesajlarıdır. Boşuna Tatar saraya taşıtılmadı, Ünallın baş koltuğa konulması için direek hem de göstere göstere sergilenen sahnelerin akıldan silinmemesi gerekir. Hele meydanda yokken, Tahsinin nasıl makama oturtulduğu şeklki mutlaka işleyişle birlikte iyi bilmek önemlidir. Bunun üstüne atanarak kurumların başına getirilenler veya denetçileri, elçiliğin yaptıklarını da bir yere koymak önemlidir.
Yukarda sıraladıklarıma daha birçok herkesin gözü önünde olan siyasal yeniden oluşturma hamlesi olarak kolayca sayarım. Dahası, kitlesel bağ kurma ile önerilen yasalarla da yarının neyi içerdiğinin direk kanıtlarıdır. Buna ek olarak: Türkiyenin seçim günleri saydığı siyasal koşulu iyi değerlendirmek şart. Bu seçim sürecinde şimdiden yaptığı hamleler, K. Kıbrısa ve daha geniş şekliyle Kıbrısa da uzandığını görüyoruz. Bu son gelişmeleri okurken, kabaran öfkenin, şahlanan hamasetin gölgesinde bazı siyasal hesapların da olduğu kesin. Öyle bir cümle alıp da umut ponpalama federasyonculuk çoktan geçti. Türkiye seçimleri mavzemesinde dış politika da net şekilde eklenince, Kıbrısın da yeri elbet vardır. Boşuna Tahsin bey B.M. efelenme sözleri söylemedi. Tatarın nerede ise dünyaya meydan okuyan çarpık çurpuk sözleri de izinsiz kulanılamaz. Zaten, yukarda belirtiğim, koltuğa geliş hikayeleri akılda kaldıkça, bu oyunun da nedenini gayet güzel anlarız.
K. Kıbrıs ve genel ada belli ki seçim süreciyle ısıtılacak. Şimdiden yeni asker ve silah sözleri havada uçuşuyor. Sanki önemli tehtit vardır reklam algısına oynanır gibi gelse de gerçekte zaten içteki duygular da vuruluoyor. Fakat, bizim güdük burjuvalar için kriz gerilimi tehlikeli. Kapıların kapanması veya B.M. tutumları kendi kasalarlına resmen darbedir. Dahası alınan başta benzin parasıyla kasasında para bulan Kumarhane oyunlarıyla da yeni vergi katgıları akarken, bunlar yok olacak. Ancak, işbirlikçi teslimiyet zinciri etkisiyle onlar kaybetme gerçeklerine karşın konuşamıyorlar. Başkalarının seslendirip kendileri de kötüleyerek bir anlamda Türkiyeye dokunmayıp destek vermenin şehvetini yaşayacaklar. Bu nedenle bazı eski barış sevenler, biz uğraştık onlar kasalarını doldurdu serzenişlerinde biraz haklı olma gerçekliğini de teslim edecem.
Tekrar edelim: Türkiye seçim sürecinde. Belli ki Erdoğan dış politika ve özellikle Kıbrısa da bir gömlek biçti. Üstelik, Kıbrıs gömleğinde hemen atılıp kılıç çekmeye hazır Kılıçtaroğlu da var. Bir anlamda muhalefeti terkisine takacak bir gündem de olacak. Bu nedenle dikkatli olmamız önemlidir. Konuları doğru okumamız gerekir. Hele de Türkiye ile bir kesim Libya örgütüyle yapılan yeni anlaşma veya K. Kıbrıs için KKTC tanısın çağrılarının içi boş değildir. Hem yeni Osmanlı hedefli planı hem de miliyetci inanç duygularının şahlandırıp oy devşirmeğe yönelme oynunu oynuyor. Seçim sürecinde baskıyı artırma, gündemi saptırma ve bu yol ile oy kazanma taktikleri hep oynandı. Doğrusu başarılı da olundu. Muhalefetin bu konudaki teslimiyet tutumu da ona gündemleşmede oldukça fayda sağlamaktadır. Kıbrıs bu konuda ne yazık ana akım muhalefet ile Erdoğanın şovenizim, yalan ve şahlanma yarışı yapacakları bir yerdir. Ayni idolojik olup değişik versyonlu tutumlar sonuçta elbet her zaman koltukta oturanın lehine oynuyor. Ecevit Erbakan döneminde Erbakan daha tutucu olsa da Ecevit Kıbrısın faturasını kendine kesti. Bu örneği aklınızdan çıkarmayın. Şimdi, Erdoğanın yaptıklarıyla hem K. Kıbrısta hamleler yapıyor, hem de iç politikada yaptıklarıyla da kitlesel iletişimle puan topluyor. Küliğeden tutun K. Kıbrıslı bazı aydınları Türkiyeye sokmama noktasına dek önemli uygulamalar oldu. Muhalefet ses çıkarmama, görmeme duruşuyla bu zemini Erdoğana çoktan kaptırdı. Sadece, “Erdoğan Kıbrısı satıyor” havasıyla eleştiri yapmaya çalışıyor. Denktaş nameleri dizerek eski sömürgesel koşullardan medet umuyor.
Özetlediğim bu gerçekler, bizi duyarlı olmamızı dayatıyor. Erdoğanın dış politik hamlelerinin Kıbrıstan da geçeceği kesin. Hele de oluşturduğu talimat korosuyla da düğmeye baasınca hemen konuşacak bir de yönetim koltukçu kesimi de var. Ayrıca, K. Kıbrıstaki nifusun yarısından çok fazlasının Türkiye seçimlerinde oyu olduğunu da şimdiden kafanızın bir yerine koyun. Öncekiler elbet unutulmadı. Elçilikten gerici yapılara seçim yaklaştıkça faaliyet yapacakları da kesin.
Kısaca, demek ki aklımızın bir yerine gerçekleri koyalım. Kulanışlı aptal olmamaız şart. Cahil veya bilgisiz olmak, kulanılmanın en kolay hedefi haline geliriz. Boşuna değil UBP dahi darmadağın edildi. Yükselen yolsuzluklar ve zehirlenen her yerdeki havada uçuşan dumanlar, kirlenen denizlerimiz le biz yine de kendimizi övmeye devam. Taki sıra gelene dek. Acaba ayni nakaratı okuyarak nereye dek gideceğimiz da malum.