1974 sonrası Türkiye’nin oluşturduğu yönetimler onlara verilen görev ve sorumlulukların dışına çıkamadılar. Anavatan- Yavru vatan edebiyatıyla Türkiye’nin buradaki egemenliğini örtmeye çalıştılar. Kurdukları devletin bile sözde devlet olduğu tüm dünya devletleri tarafından biliniyor.
20 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı ve Erdoğan da diğerlerinden farklı değildi. İktidarlarının ilk yıllarında “Kıbrıs’ta çözüm” stratejisi ile ortaya çıkmaları aslında bir manevraydı. Zaman geçtikçe bunu herkes gördü.
O yıllarda Erdoğan ve AKP kendilerine uyumlu bir parti ile çalışmak istedi. Bu anlamda BM parametrelerinde bir çözüm isteyen CTP başkanı MAT ile sıcak temas içine girdiler.
ANNAN Planı döneminde bu ilişki doruğa ulaştı ve MAT 2004 önce başbakan ardından da 2005 seçimlerinde cumhurbaşkanı oldu.
Köprülerin altından çok sular aktı. AKP gerçek yüzünü gösterdi. CTP ile olan ilişkisini keserek kendilerine uyumlu “Anavatancı” UBP ile çalışmaya başaltılar.
UBP, onlar niçin biçilmiş kaftandı. Her istediklerini kolaylıkla yaptırabiliyorlardı. Bunun için parti başkanının kim olacağına karar verdiklerinde parti içinden itiraz gelmedi. Ardından başbakan ve cumhurbaşkanlığı makamına oturacak kişileri de belirlediler. Onları o makamlara oturttular.
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulan Ersin Tatar sanki Maraş’ın açılma kararını kendisi vermiş gibi övünüyor. Oysa Maraş’ın açılma kararını Ankara’daki ortak basın toplantısında Promterden okumuştu.
Şimdi aynı kişi Maraş’ın açılımının yıldönümü günü konser düzenlemeden bahsediyor. Biraz daha zorlasalar o günü bayram da ilan edebilir.
Neymiş efendim Maraş’ın kapalı tutulmasını bir anlaşma olursa diye beklemişmiş. Maraş’ın açılması anlaşmanın olmayacağını ve bu anlamda görüşmelerin yapılamayacağını da Erdoğan ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı açıklamıştı.
Bir savaş oldu. İnsanlar birbirlerini öldürdüler. Katliamlar yapıldı. Mülklerini terk etme zorunda bırakıldılar. Bundan ders alıp bu toprakları ortak vatan yapma, bir arada barış içinde yaşama yerine kışkırtıcı eylem ve açıklamalar yapılıyor.
Maraş’ta yapılacak konser de bu kışkırtmanın bir örneğidir.
Türkiye’nin Ege ‘de Yunanistan ile dalaşması ve gerginlik yaratması ne yazık ki Kıbrıs’a da yansıtılıyor.
İnsanların acılarını tazelemek ve bunu sevinç duyulacak bir gün olarak inatla sürdürmek düşmanlık tohumlarını ekmek demektir.
Bu topraklarda düşmanlık tohumlarını ekenler birçok insanın ölmesine ve birçok insanın acı çekmesine sebep olmuşlardır. Tohumları atanlar ise her zaman savaşı fırsata çevirerek daha da zengin olmuşlardır.
Bu konser aslında savaş zenginlerinin ve statükodan beslenenlerin sevinç gösterilerinden başka bir şey değildir. İnsanlık acılar üzerinden sevinç çığlıkları atanları affetmedi. Affetmeyecektir.
yazarın tüm yazıları:
Nidai MesutoğluAKP’nin Tatar’a açtırdığı Maraş’ta konser bir kışkırtmadır – Nidai Mesutoğlu
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin
"Gündem" yayınlarını izleyin