Türkiyede, iktidara göre dezenformansyon, öteki önemli kesime göre sansür yasası sonunda meclisten çıktı. EN önemli işaret ise son oylamada muhalefet vekilerinin çok az toplantıya katılması. Aynen iktidar vekil sayısı da azdı. Eğer, kazara muhalefetin önemli sayıda vekili, ansızın meclise girip oylamaya katılsa, yasanın geçmeme durumuna geleceği de söylenmektedir. Bir başka ilginç ve tarihi eleştirilere takılacağı kesin olan, Kılıçtaroğludur. Tam da sansür yasası gündeme geldiği zaman, önce türban olayını yasa olarak gündeme getirmesiyle, yeni tartışma açtırarak Erdoğanın da istediği alana girmesiyle konu sansürleşme yasasının geriye düşürülme konumuna dek getirdi. Ardından yasa görüşülürken, şahlanıp Amerika ziyareti yapmasıydı. Amerika ziyaretinde hiçbir siyasi temsilciyle görüşmemesi de ziyaretin niçin hem de öylesi zamanda yapılmasının da sorgusu yapıldı. Bunu kurtarma adına da yaptırılan bir bina önündeki resim reklamıyla taraftarlarına gaz vermeğe çalışması da başka bir handikap oldu.
Nitekim, Erdoğan bu koşulları gayet güzel kulandı. Yandaş basın da klasik tutumuyla Kılıçtaroğlunu karşılayan kişinin Fetocu yalanını da yayarak tartışma algısında iyice meydanı doldurmaya uğraştı ve başardı. Böylelikle, epey karanlık vadeden, ceza alma ve hapis yatmayı getiren, medyadan sonra sanal medyaya da yasaklar getiren sansür yasası sonunda yasalaştı. Peki iğnenin öteki ucunu bize dürtecek olursak: bu konuda onca Türkiye bağımlılığını da arada yaşayarak konuşsak da bu yasa konusunda başta medya ve sanal medya kalemşörleri hiç dokunmamayı yeniden seçtiler. Öyle seçtiler ki sanki olay uzayda gezintilerle yaşandığı duruşuna sarıldılar. Tabi eklemek gerekir: Türkiyede son peşpeşe gelen yasaların sadece dokunanla tepkiler yetinilmesi, muhalefet ivmesinin hala istenilen düzeyden çok uzakta olduğunun yeni bir kanıtı halindedir. Bu yasayla yine bazı muhalif basın dışında öyle eylemsel tepki yaşanmadı. Öteki örgütler, sıra kendilerine gelmesini beklemektedirler. Bir anlamda Kılıçtaroğlu ta baştan uyguladığı politikanın meyvelerini toplamaya devam ediyor. Her sorunda ya sesiz kalıp sıra onlara gelene dek sustu veya acıdır, özelikle dış politika konularında yönetime açık kart verdi. Hep sandık değip tüm gelen olumsuzlukları oyla karşılama tutumuna sarıldı. Şimdi seçime giderken ve muhalefetin belkide en yaygın iletişim ağı sanal medyaya karşı sansürdenecek yasa geçerken, hem gündemi saptırma hem de ülkeden Amerikaya gidip sadece göstermelik şov ve görüşmelerle başka gündem yaratma tutumları, sorgulatılayıcı çok olgu içermesine neden olmaktadır.
Kısaca, Erdoğan seçime yaklaşırken kurşunları zamanında kulanarak kendi lehine ortam hazırlamaya çalışıyor. Son sansür yasasıyla de özellikle sanal medya üzerinde kontrol ve korku yaratma hedefi olduğu anlaşılıyor. Bir anlamda muhalefetin iletişim haber kaynakları nefes borusunu dakesmeği istiyor. Şöyle bir örnekle konuyu geçmişten günümüze aktaralım: Mjustacfa Sönmez, bir yıl önce, doların on tl olacağı olasılığını açıkladı. Hemen manüpülasyon ve insanları kandırma adıyla dava açıldı. Hala sürüyor. Yine uluslararası son araştırmaya göre 2012 yılından 21 senesine Tivit kulanma bakımından soruşturma açılan kişi sayısında Türkiye lider. Yedibinin üstünde soruşturma açıldı. İkinci sıradaki Rusyada üçbin cıvarında olduğu belirtildi. Bu örnekler gelen yasayla hem de hapis yatma da olması sonucu anlamının nedemek olduğunu anlatmaya yetiyor. Tabi ki yalanı, manüpülasyonu kimin değerlendireceği gerçeği de eklenince, artık örneğin eflasyon rakamını eleştirilemeyecek veya öteki daha gerçek eflasyon rakamnı haber yapılması yasak olacaktır. Aynen öktei ikilemli bilgilendirmeler gibi.****
Türkiyede sansür yasası geçti. Kemal beyin de Amerika ziyareti sonlandı. K. Kıbrısta bu konuda yazıp çizen yok. Ama ek bilgi de hahvada uçuştu. Son defa Erdoğan da uçakta eklini belirti: Metin Fevzioğlu K. Kıbrısta Lefkoşada elçi olarak geliyor. Ondan beklentileri bizat Çavuşoğlu ve Erdoğan açıkladı. Öhyle parmak arkasına sığınma falan da yok. Deneğimli hukukçu ve Maraş açılımına katılma birikimiyle burada “iyi işler yapacağını” bizat iki TC yetkilisi açıkladı. Tabi ki hukukçu olması, barolardaki yaptıkları da ortada. Onun için buradaki yargıya dokunacağı bir yana, son Türkiyede geçen yasanın benzerinin burada olmayacağını kimse net şekilde söyleyemez. Hele şu kaçışa sığınma da kurtarmayacak: “bizim özgürlüğümüze dokunmayın, demokrasimizi zedelemeyin” yalan sözler kurtuluş olmayacaktır. Birisi bana “zaten sansür yasalaşmadan biz çoktan alıştık, yasak gelmeden uygulamada hep kulandık. Boşuna nerede ise tüm medya Türkiyeye dokunma de buradakilere ne istersen de denilmiyor” sözlerle buradaki uygulamaları özetledi kim bilir Krevatlı bazı hukukçularımız da desteği ile Türkiyede geçen sansür yasasını burada “küfürleri engeleme” adıyla da destekle geçirmek de olası. Bir zamanlar değil her zaman bazı baskıcı türkiye yasaları buraya “Türkiyede dahi varken, neden burda yok” serzenişler olmadı mı?
Demek ki gelmekte olanlar pek iyi değil. Ama, burada pek anlamak isteyen de yok. Türkiye dersleri ile burada muhalefeti hazırlama ise akıldan dahi geçmiyor. Onun için kısa iki kelimeyle yetinmek zorundayım: gelmekte olanlara bakın.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıGelmekte olanlar – Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin
"Gündem" yayınlarını izleyin