Dilimiz daha adını söylemeye yeni alışıyordu. Beynimiz onu kabullenme sürecindeydi. Demeçleriyle ne yapmak istediğini de kavramak üzereydik. Ama, olmadı. Bu kadar zaman içinde kısaca istifasıyla tam onu anlayıp konuşacak ken görevden ayrıldı. İngiltere, alışılmamış şekliyle birbuçuk ayda başbakanının pilatini çekti. Öyle muhalefet tepkisiyle değil resmen onu bu koltuğa oturtan sermaye kesiminin alaycı şekliyle de gönderilmesi tesadüf olmaması gerekir. Oysa geçen hafta açıkça “ben istifa etmeyecem, direnmecem” mesajı veriyordu. Ama, 24 saat sonra direnme değil istifa yapmak zorunda kaldı. Mücadele değil gidişat oldu. Nitekim onu bu koltuğa taşıyan önemli sermaye kesimi, daha direnecem, mü mücadele edecem derken, Star gazetesi gibi yayınlar alayvari ömür biçiyordu: “marulun mu Trusun başbakanlığımmı dahan uzun ömürlü olacak” mahşetlerle konuyu özetliyordu. Sonuçta marul yerine Trus görevden ayrıldı. Bunlar elbet normal denecek İngiltere gelişmesi değildir.
Siz konuyla alakalı haberleri okudunuz. Neden istifa ile nasıl açıklamalrı biraz ilgilenenler bildiğine inanıyorum. Onun için ayni nakaratları yazma yerine, pek yazılmayan önemli bilgilerle değerlendirmelerinize yardımcı olmayı deneyecem.. Bundandır ki konuyu ilk gün değil birkaç gün sonrasına erteleyip şimdi yazıyorum.
*****
Öncelikle şu ufak iyneği batıralım: nedense hep şu hataya düşerik; nerde bir gelişme olursa hemen bizimle özdeşleştirme çabası hemen oluşur. Turus istifasıyla Fayızın görevden alınmasını aynılaştırıp değerlendiren ne yazık akademisyen ve gazetecilerimiz oldu. Tek yanlış diyecem, ama her gelişmede aynisi yapıldığı için, bu hata doğruymuş ve kendini kurtarırcasına defalarca yapılması da normele dömüştürüldü. Tıpkı K. Kıbrıs Norveç aynılaştırma kıyası gibi. Kapitalist yapıdaki sömüren sömürülen basit kural dahi artık demek ki beyinlerden sildirtilmenin sonucudur.
Bir başka konu da olayı tekleştirmektir: Turus görecve gelirken, sanki aynıymış gibi Teçırla özdeşleştirildi. Çok farklı koşullar vardı. Thatcher, Neoliberalizmi uygulamak için başbakan yaptırıldı. Elinde siyasal uygulayacağı seçenek vardı. Sermaye de onu inanılmaz destekliyordu. Gerektiğinde tıpkı Folklant adaları gibi krizi savaşa döüştürüp destek sağlama trendini dahi yükseltiler. Adı bu yüzden demir leydi veya demir yumruk olarak da isimlendirildi. Oysa List Trusun dönemi çok farklı: sistem geenliyle krizde. İngilterede de yaşanıyor. Teçirin aksi, siyasal seçenek de yok. Bu nedenle Trusun yapacağı işler de belli değil. Üstelik krizlerle de boğuşuyorlar. Bu durum daha baştan sırıtmaya başladı. Nitekim, ilk alınan kararlarla da sermaye hemen karşısına dikildi. Onu görevden aldırtacak kamuoyunu da gerçekleştirildi. Daha alınan kararların uygulanmasına dahi imkan verilmedi. Zaten, Muhavazakar partinin sermayenin önemli siyasal örgütlenmesi olduğunu da akıldan çıkarmamak önemlidir.
Yukarda özetlediğim koşullar, bir anlamda ingilterenin gidrek kapitalizmin ekonomik krizlerdeki iki yönünü yansıtıyor, ne krizleri hafifletme çareleri bulunuyor, nede yeni siyasal seçenek projeleri yaratıldı. Bunlar krizlerdeki kağosların devamını sağlıyor. Sadece otoriter liderlerin demokratik seçilen kişilerden bu zeminde daha fazla iktidar da kalma şansları da oluşuyor…
Konu konuşulurken önemli yöntemsel eksiklik de var. İngilterede son gelişmeleri ne sistemsel nede sınıfsal yöntemle değerlendiren pek yok. Oysa kapitalist gerçek ve tekelci burjuva sınıf özün tıkanışın bir örneğidir son istifa. Fakat, sistem sanki hiçbir şey yokmuşçasına sadece giden gelen ve kim gelecek ikilemine konuyu sıkıştırıyor. Bundandır ki krizlerle birlikte birçok liberal dahi Marksizmin nedenli doğru olduğunu kabullenmek zorunda kaldı. Sermaye aşmazının siyasete yansımasıyla Trus ancak ingilterede alışılmamış kısa zamanda gönderildi. Öyle işçi partisi veya öteki muhalif kesimin dayatmalarıyla değil, kendini koltuğa oturtanların kısa zamanda desteği çekmeleriyle düştü. Bunu dooğru okumak şartı. Daha ilk paketle birlikte vergiler ve bazı yardımlara sermaye tepki duydu ve pileti kesti. Oysa Turus neoliberal prokram planlayıp ikinci Teçırc8lığa soyunduydu. Olmadı. Seçeneksizlik ve kriz onu da siyasal noktaya taşıdı. Bir tehlike de şu: gidrek ingilterede de ırkçı faşizst eylimlerin yükselişidir. Son siyasal açıklamalarda bu direk görünüyor. Breksit ise hiç hala sorgulanmıyor. Tüm bunlar, Trusun kısa ömrüne sığan birçok gerçeğin sadece bir kaçıdır.
Kısaca, İngiltere de kapitalist krizin yaşananlarıyla kendini kanıtladı. K. KIbrısta da şöyle böyle izlendi. Nede olsa burada sterlin gerçeği ile ingilterede bolca Kıbrıslı vardır. Bir de Kıbrısın hala enetkin siyasal konumu olan devletdir. Bakalım İngiltere daha neleri yaşayacak. İşçi partisi etkisizliği ile sermaye çevrelerinde denenme şansı da bulma olasılığı yükseliyor. Çünkü, muhavazakarlar darmadağın hale geldi. Kriz kimleri hükümet yapmadı ki.