Bir ülkeye giren ve kaynağı belli olmayan paraya ekonomide böyle ad verilir. Halk arasında kara para olarak adlandırılır. Uluslararası finans çevrelerinde denetlenmeyen bu paralar yasadışı kazançtan elde edildiği kabul edilir ve suçtur.
Türkiye’de son zamanlarda ekonomistlerin dillendirdiği bu tür paralar ülkeye devlet kontrolünde bilinçli olarak girmektedir. Bu nedenle Türkiye kara para ile mücadelede istenilen düzeyde mücadele etmediği için gri listededir. Bu gidişle kara listeye bile girebilir. O zaman da bunun bedeli çok ağır olur. Biz de bundan payımızı alırız.
Ekonomik dar boğazdan çıkmak için bilim dışında her yolu deneyen Erdoğan rejimi iktisat bilimine inat dini hurafelerle çıkış aramaktadır.
Erdoğan’ın yöntemlerden biri ülkeye kaynağı belli olmayan paralar sokmak, diğeri de özellikle körfez emirliklerine sağlanan menfaatler karşılığı borç para almaktır.
Rusya ile olan ilişkilerde de borç ödeme ertelemesi ve nükleer santral yapımı pazarlık masasındadır.
Dünya’nın tanıdığı Türkiye’de bunlar olurken hiç tanınmayan ve Türkiye’nin yönetiminde olduğu açıkça belirtilen burdaki yapıda yasadışı her türlü kazanç yapılmaktadır.
Rüşvetin akıllara sığmayan boyutlara ulaştığı en yetkili ağızlardan duyulmaktadır. O kadar pervasızca yapılmaktadır ki şeffaf yapılması gereken KIB-TEK’e yakıt ihalesi de keyfe göre yönlendirilmektedir. Bunun mantıklı bir açıklaması olmaması kuşkuları daha da artırmaktadır.
Devlet – mafya ilişkisinin her türünün burada olduğuna inanan binlerce insan vardır. Devlet’in yürütme erkinde görevlendirmeler ve görevden almalar hep bu rüşvet çarkının dönmesiyle yapılmaktadır.
Bu rüşvetin olduğunu gören , bilen insanlarımız da bunları kanıtlamak, ve polise şikayet etmekten kaçınmaktadırlar. Başlarına ne tür işlerin geleceğinden kuşku duymaları da doğaladır.
Devletin mafyalaştığı ya mafyanın devletleştiği bu tür yapılarda vatandaşın korkması doğaldır. Gücünü paradan ve servetinden alanların at koşturttuğu bu coğrafyada yaşamak kaderimiz değildir. Bu düzeni hep birlikte yaratık. Bu yapının oluşmasında ganimet kültürü de önemli rol oynamakatdır.
Hazır mala çökmeler, başkasının kazancını zorla elinden almalar, nemelazımcılık, menfaat beklentisi içinde olmak artık insanlarımızın yaşam tarzı olmuştur.
Bütün bunlar olurken namuslu insanların bir araya gelerek ses yükseltmelerini beklemek çok zordur. Bu gürültü içinde kimse onların sesini duymaz veya duymamazlıktan gelir.
İşte çözümün istenmemesinin en büyük sebebi de budur. Bu kadar yasadışı işlerin olduğu bu topraklarda niçin uluslararası hukukun içine girsinler? Bu düzen onlar için cennet değil mi?
yazarın tüm yazıları:
Nidai MesutoğluKara para “net hata noksan” oldu – Nidai Mesutoğlu
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin