Türkiye son günlerde yeni yasaklar yasasını konuşuyor. Daha önemli kısımları anlaşılmadan, yasa meclisten geçti. Böylelikle daha suskun ve gerçekleri yazamama dönemine yeni bir neşter daha vuruldu. Nazım Akmanın özetlediği gibi “siz çalacaksınız, biz de yazamayacağız” olarak ifadelendirildi. Zaten, Türkiye hep yasak ve cezalarla habercilik alanında oldukça zor günlr geçiriyor. Belli ki Seçime gidilirken daha suskun ve tek yanlı politik baskıyla süreç hızlanacaktır.
Türkiyenin sadece iç değil, dış politikada hele de işkal altında tutuğu veya direk desteklediği kesimler konusıunda da korkunç derecede bir baskılı sansürü vardır. Bunlardan biri de Libyadır. Libya konusunda resmi görüş dışında makale yazmak, haber yapmak çok tehlikelidir. Nitekim mesaj ölen bir kişinin haberi yapılması üzerine hapse gönderilen gazeteciler yargı uyarısı yaşatıldı. Böylelikle Türkiye kamuoyu tıpkı Kuzey KIbrısta olduğu gibi, Libyada da başta Türkiyenin yaptıklarını pek bilmez. Sadece resmi görüş ışığında açıklananlarla hanasi başarı türküsü okurlar. Türküleri de ihalahileştirdikleri durum da başka bir şey…
Hafta başı ansızın bir haber uçuştu. Kaynak, Libya. Türkiye ile Libya devletlerinin yaptığı Hitro Karbon anlaşması oluyordu. Devamındaki gelişmeelr de eklenmedi. Türkiye dışişleri bakanı bir orduyla Libyaya gider ve kendince oranın dışişleri bakanıyla Hitro Karbon anlaşması yapar. Oysa Libyada hükümet falan kalmadığını, herkesin birbirine girdiği, itifakların dahi her an kaydığını biraz ilgilenen bilir. Fakat, eksik bilgi ile tek algı kuralı böylesi durumda probaganda için önemli kaynak haline gelir.
Nitekim, Libya adına dışişleri diye tanıtılan kişi dahi anlaşmanın içeriğini bilmediğini söyler. Başka kaynak da Dibeydinin Traplusta tutuğu yeri koruma adına Türkiyeden aldığı destek sonucu bu anlaşmayı imzaladığını söylemektedirler. Devamında şu da var: Dibeydi geçen yıl yapılan geçici Libya anlaşmasına göre seçimlere dek başkan olacaktı. Bunu Libya temsilciler meclisi denetleyecekti. Seçime yakın, konsey üyeleri aday olmayacak, ülkedeki yabancı askerler ve milisler de çekilecekti. Bu konuların hiçbiri olmadı. Bu uymayan net ülke ise Türkiye, ne askerini çekti nede cihatçıları ordan geri aldı. Dibeydi ise ısrarla seçime gireceğini söyledi, En yakın arkadaşı Feti bey de ki dışişleri bakanıydı yanından uzaklaştı. Böylelikle Libyada ne seçim oldu nede yabancı askerler ve milisler çekildi. Fakat, Dibeydinin anlaşmaya göre sene sonunda görevi de sonalndı. Bir yıllık başkan ilan edildi. Nitekim Libya temsilciler meclisi nerede ise oy birliği ile Dibeydiği görevden alırken, yerine eski arkadaşı Başakiyi başkan ilan ediyordu. Bu defa çatışmalar Traplusgart içinde başladı. Türkiyenin ihaları ve yardımları olmasa, Dibeydi çoktan Libyadan kaçacaktı. Tabi ki ingilterenin de rolunu burada gözden kaçırmama koşulunu da unutmayalım.****
Gelinen bu aşamada, Dibeydi Türkiye ne isterse yapmak zorundaydı. Hele Traplus sınırlarında eski dışişleri bakanının milislerinin de olduğu tehlikesi varken. Türkiye bu kozu kulandı. Böylesi bir anlaşma yaptı. Anlaşma hemen önce Libyadaki nerede ise tüm güçler tarafından ret edilerek, kabullenmedi. Temsilciler meclisinden yönetim konseyi kişilerine varan bir hayır çıktı. AB yine kabul etmiyor. Mısır ve Yunanistan da ayni çizgide karşı çıktılar. Fakat, Türkiye ekranlarında özellikle emekli generaler çıkıp Girit doğusunda dahi Karbon kaynaklarının kendilerinin hakı olduğunu bu anlaşmayla savunmaya başladılar. Tıpkı önceki deniz münhasır alanı gibi. Bunlar Osmanlı stratejisi ile fırsatı kulanma Osmanlı politik yenileşmesinin yeniden tekrarıdır. Elbet İngiltere karıştırma politikası ile yeri geldiğinde italya desteğini de bir yerde tutlım. Net gerçek ise, Kadafinin katliyle Libyaya demokrasi geleceğini bağıranlar, şimdi Libyanın yağmasında hızla rol almaya devam ediyorlar.
Bur arada, Libya petrol tesisleri başkanı da bu anlaşmayı tanımadığını söyledi. Şimdi Dibeydi kendi koydukları kurala göre de görevi biterken, yerinde kalma ve en azından Traplusun bazı yerlerini tutma adına Türkiye ne isterse veriyor. Bu nereye dek gider biraz da ABD gölgesindeki ışık sızıntısıyla da bağlıdır.
Sonuçta, Libyada Osmanlı oyunu bitmez. Hala yetkililer Libyanın kendileri için iç sorun gibi görülme probagandası sürüyor. Hulusi Akarın, biz yabancı dış asker değil, iç gücüz değişi de akla hep K. Kıbrısıgetiriyor. Kıbrıstaki Türkiye politikasındaki yerleşme, birçok ülke için de deneniyor. Kuzey Suriye de bunlardan birisidir. Onun için Türkiye kamuoyu Libya veya Suriyeyi doğru anlamak için, Kıbrıs düşüncelerini de sorgulayarak ancak gerçekleri daha net vurgulama şansları olur.