Avrupa grevler, eylemler ve protestolarla sarsılıyor. Salgının, savaşın ve kapitalizmin yapısal krizinin faturasını ödemek istemeyen kitleler dört bir tarafta ayakta. İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da, Yunanistan’da, İspanya’da ve daha pek çok ülkede gün geçmiyor ki eylemler olmasın. Kıta genelinde büyük bir hareketlilik, dinamizm var, giderek artan hayat pahalılığına, enflasyona ve uygulanan neo liberal politikalara karşı.
Savaşın da etkisiyle derinleşen kriz, Avrupa sokaklarını bu kış bir hayli ısıtacak. Memnuniyetsizlik, huzursuzluk ve öfke büyürken peki sol nerede?
Solun öncülük yapmadığı, yönlendirici olmadığı bu dinamizmin bir süre sonra sönümlenme veya farklı mecralara kayma olasılığı kuvvetle muhtemel. Almanya, İtalya ve Fransa örneklerinde olduğu üzere, solun yetersiz kaldığı bölgelerde bu öfke dalgasının aşırı sağa doğru kaymaya başladığı görülüyor. Sınıfın sağa doğru meyletmesinin çarpıcı örnekleridir Meloni’nin İtalya’da, AfD’nin Almanya’da, Marine Le Pen’in Fransa’da zemin bulması.
Avrupa solu ne yapıyor?
Kıta solunda kafalar bir hayli karışık, saflar dağınık, iç kavgalar bir hayli fazla. Kimlik siyasetinin tutsağı olmuş, sınıf reflekslerini kaybetmiş sol rotasını kaybetmiş durumda. Solun harekete geçmesi, yaşanan krizlere damga vurması, ırkçılığa, militarizme, kapitalist sömürü düzenine karşı yeni bir atılıma ihtiyaç şart. Nelerin, nasıl yapılması gerektiğini belirlemek için hafta sonunda sol ve yeşil partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri, inisiyatifler, enstitülerden temsilciler Atina’da bir araya geldi. Mevcut krizlerin üstesinden nasıl gelinebileceğini ve ilerici güçlerin katkısını tartışmak üzere altıncı kez düzenlenen Avrupa Sol, Yeşil ve İlerici Güçler Forumu’ndaki (EuropeanForumLGP) tartışmalara, sunumlara bakıldığında solun ne yaptığına dair izler bulmak mümkün.
Sol ne tartışıyor?
Sol partilerin çatı örgütü Avrupa Solu Partisi (EL) tarafından düzenlenen Atina forumunda tartışılan bazı başlıklar şöyle:
1-Savaş ve salgın: Ukrayna’daki savaşın bir an önce sona erdirilmeli ve yeni bir Avrupa güvenlik mimarisi oluşturulmalı. Savaş ve salgının sonuçlarıyla başa çıkılmalı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali aşırı silahlanmış askeri bloklar arasında daha büyük bir çatışmaya evrilebilir. Avrupa Birliği’nin Minsk anlaşmalarını uygulamaktaki yetersizliği ciddi bir sorun olarak ortaya çıktı. Savaş kışkırtıcısı politikalara karşı çıkmalıdır. Çatışma ve savaşın kısır döngüsünü besleyen militarizasyona karşı harekete geçilmelidir. Savunma sanayiine yapılan harcamalar yerine barışçıl ve sürdürülebilir üretime aktarılmalı.
2-Kapitalizmin krizi: Kapitalizm krizde, işçi sınıfını ve daha az avantajlı kesimleri engelleyen bu krize bir yanıt vermeliyiz. Neoliberal sömürünün bedelini emekçiler ödememeli. Mevcut ekonomik durum, neoliberalizmin bir sonucudur. Kapitalizm bir krizler sistemidir.
3-Neo faşizm: Avrupa halkları, insanların yaşam kalitesinde bozulmaya yol açan uzun süreli bir krizden muzdarip. Sosyal, medeni ve çalışma hakları geriye gidiyor. Bu kriz geleceği belirsizlikle doldurmakta ve bireysel ve kolektif bir güvensizlik durumu yaratıyor. Çözümler bulunmazsa, bu gelecek kaygısı, faşizm için verimli bir üreme alanı sağlayacaktır. Çeşitli ülkelerdeki aşırı sağcı yükseliş bunun örneği. Avrupa’daki Sol, Yeşil ve ilerici güçlerin siyasi alternatiflerin önünü açma sorumluluğuna sahiptir. Avrupa’da faşizme karşı direniş konusunun ele alınması için düşünce kuruluşları çalışmalar yapmalı.
4-Ekoloji ve iklim krizi: Küresel sorunların başında gelen ekoloji ve iklim değişikliği konusunda acil adımlar atılmalı. Kapitalist düzenin dünyayı yağmalamasının önüne geçilmeli.
5-Kadın hakları: Dünya genelinde tehlike altında olan kadın haklarına karşı kadınların eylemleri desteklenmeli. Kadınların tarihsel kazanımlarının tehlikeye atılmasına göz yumulmamalı. Krizlerin ve savaşların, her zaman ilk zarar görenleri kadınlar oluyor. Ataerkil sistemi yıkmak, cinsiyetçi ve ayrımcı politikaları ortadan kaldırmak için şiddetli bir tepkiye ihtiyaç var.
6-Enternasyonalizm: Balkanlar’da ve Doğu Akdeniz’de barışın yanı sıra uluslararası hukuka saygı gösterilsin. Avrupa’daki ilerici, yeşil ve sol güçler İrlanda’daki ilerici hükümetleri desteklemeli. Latin Amerika’da kıtanın kaynaklarının neo-kolonyalist sömürüsüne karşı çıkan sol hükümetlerle dayanışma yükseltilmeli. Amerikan kuşatması altındaki ülkelere destek verilsin. Afrika ülkelerini tuzağa düşüren borçların iptal edilmesine yönelik girişimler ve iklim değişikliğinin sonuçlarıyla mücadeleye yönelik tedbirlerin alınması da savunuldu.
Solun çıkarması gereken dersler?
Daha önceki kapitalist kriz dönemlerinde olduğu gibi, faşist eğilimler ve partiler güçleniyor. Atina’daki forumun neofaşist Giorgia Meloni’nin Roma’da hükümet başkanı olarak yemin ettiği anlara zaman diliminde gerçekleşmesi oldukça manidar. Sonuç bildirgesinde de belirtildiği üzere şayet bir yeni kanal açılmaması durumunda kitlelerin gelecek korkusuyla sarıldığı bir siyasi figür olan Meloni, Avrupa’yı bekleyen tehlikenin canlı siması.
Bildirgedeki, “Avrupa’da faşizmin ilerlemesi, bu ideolojinin dehşetini gençlere aktarmadaki yetersizliğimiz konusunda bizi özeleştirel düşünmeye sevk etmelidir” sözü kulaklara küpe olmalı.
Neo faşizme, kapitalist sömürü düzenine ve emperyalist saldırganlığa karşı ilerici sol güçlere büyük görevler düşüyor. Aksi halde tarihin mükerrer etmemesi için hiçbir neden yok!