Zurna üzerindeki altı delik ve en altta bulunan bir delik vardır. Üfleyerek çalınan zurnada zurnacı delikleri kapatıp açarak melodiyi elde eder. Son delik ise melodiye katkısı olmayan bir deliktir. Bu nedenle insanların değersizi olduğunu anlatmak için: “O zurnanın zırt deliğidir” derler. Pek işe yaramaz anlamında kullanılır.
Bizim yöneticilerimiz de şimdi tam da bu konumdadırlar. Ne karar alabilirler ne de uygulayabilirler. Tamamen Türkiye’ye olan bağlılığı: “Anavatan – yavrulatan” edebiyatıyla örtmeye çalışanlar vardır. Bunların dışında görünüşte yurtsever fakat gerçekte düzenin figüranlığından başka bir işe yaramayan siyasetçilerimiz de var elbette.
Efendim neymiş, biz önce durum tespiti yapmalıymışız. Buna göre ihtiyaçlarımızı öncelik listesinde belirlemeliymişiz. Bu listedeki ihtiyaç sıralamasında hastane ve okul varmış fakat külliyeye ihtiyaç yokmuş.
İşte tam da burada bu arkadaşlara Türkiye’den şöyle bir sesleniş yapılsa: “Siz kim oluyorsunuz da bize akıl veriyorsunuz? Biz parayı verirsek ihtiyaçları da biz belirleriz. Buna göre hem itibar hem de de ecdadımıza yaraşır bir eser bırakmak isteriz. Görmüyor musunuz atalarımızın yaptığı Camileri, hanları, hamamları” Türkiye’deki Erdoğan rejiminin yönetim anlayışı budur.
Bu topraklarda ihtiyaçlarımız bile Anka’daki yönetimin belirlediği, neyin, ne zaman, kime yaptırılacağının kararını verirken ortaya çıkıp pişkin pişkin: “Önceliklerimizi biz belirleyeceğiz.” Demek ne kadar inandırıcı olabilir?
Bizim temel sorunuzum her alanda kendi kararlarımızı verememedir. Bunun sebebi de Türkiye’nin buradaki egemenliğidir. Biz bu topraklarda kendi kendimizi yönetebilme erkine sahip olmadıkça Türkiye’nin istekleri karşısında her zaman eğilip büküleceğiz.
Türkiye KKTC yetkililerini her zaman zurnanın zırt deliği olarak görmektedir. Kendi kendimizi yönetmek ve kararlar alabilmek ancak mandıra düzeninden kurtulup çözüme ulaştığımızda olacaktır.