(Bu başlık uzay mekiği ile uzayda kurulacak koloniye insan taşıma için kullanılan sözcükleri anlatmaz. Türkiye’nin burayı kolonileştirmeye hızla devam ettiğini anlatır. )
1969 yılında 10 yaşındaydım. Unutamadığım ender olaylardan birini ben de tüm dünyadaki inşalarıyla yaşadım.
Sovyetler Birliği ile uzay yarışına giren ABD en sonunda Ay’a insan indirmeyi başarmıştı. Aya ilk insanın ayak bastığını o zamanların siyah beyaz televizyonlarından milyarlarca insan izledi. Ben de onlardan biriydim.
Uzay teknolojisi hızla gelişti bu yarışa Çin de dahil oldu.
Şimdilerde yarış uzayda koloni kurmaya yöneldi. Atmosfer dışında uzaya yerleştirilen yapay uydular bunun habercisidir. Yarış tüm hızıyla devam ediyor.
Dünyamızın gelişmiş ve teknolojide üstünlük sağlamış ülkelerin hedefi bu olurken Türkiye’de Erdoğan “Ay’a sert iniş projesi” ile insanlarını avutuyor. Her söylediğine inana %3o kesim eminim ki bunun hayalini kurmaya bile başlamışlardır.
Erdoğan rejiminin uzaya gitme, aya sert iniş yapma fikri pek inandırıcı olmasa da koloni kurma konusunda dünyadaki uzay teknolojisi üreten ülkeler çalışmalara hızla devam ediyor.
Koloni sözcüğünün anlamı :” Bir devletin nüfusunun bir bölümünü yerleştirmek için denizaşırı bir ülkeyi ele geçirerek yurttaşlarını oraya iskan etmesi halinde meydana gelen yeni yurttur.” Olarak açıklanmaktadır. Bu 19. Yüzyılda savaş gücü ile elde edilen topraklarda bir hak olarak görülürdü.
İkinci Dünya savaşından sonra devletlerin bir araya gelip imzaladıkları anlaşmalarla bu bir hak olmaktan kalktı. Artık bir devlet başka bir devletin toprağını işgal ederek oraya kendi yurttaşları yerleştiremezdi. Bunu yapmak suçtur. Cenevre Sözleşmeleri böyle diyor.
Geçtiğimiz hafta kimliğimi yenilemek için içişleri Bakanlığına gittim. Orada ilk defa kimlik almak için kuyrukta bekleyen Türkiye kökenli, insanlar gördüm. Belli ki bu insanlar yeni vatandaş yapılmış ve kimlik alma hakkı elde etmişlerdi.
Her ülkede yabancıların nasıl vatandaş yapılacağı çıkardıkları yasalarla bellidir. Bu yasalarda kendi vatandaşlarını korumak ve nüfus yapısını bozmamak için kurallar kıstaslar getirilir. Burada kıstas olsa da 1976’dan beri burayı kelimenin tam anlamıyla koloni haline getiren Türkiye yeni vatandaşlar yapma konusunda söz sahibidir.
Açıkça uluslararası sözleşmelere aykırı bir durum söz konusudur. Bunun bir yaptırımı olmadığı için ya da büyük devletler kendi çıkarları için göz yummaları soncunda durum yerli insanların aleyhine bozulmaktadır.
Bizdeki içişleri bakanlığı koloniye gelenlere vatandaşlık vermekle meşgul olurken kendi yurttaşlarının daha doğru bir anlatımla nüfus yapısının yani demografik yapının bozulmasına çanak tutmaktadır. Böylece burada egemen bir devletin olmadığını, bu topraklarda koloni kanunlarının uygulandığını göstermektedir.
Türkiye’de bazı siyasiler belki dil sürçmesi belki de şuur altı bilinciyle KKTC’yi Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti olarak söylerler. Aslında ismini TCKK koymak en doğrusu olur: “Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Kolonisi”
Nüfus artışını kendilerine oy potansiyeli gören bazı sol ve demokrat partiler de buna kılıf olmaktadırlar Bu gerçeği görmemekte ve mevcut durumu meşrulaştırmaktadırlar.
yazarın tüm yazıları:
Nidai MesutoğluHaydi koloniye! haydi koloniye! – Nidai Mesutoğlu
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin
"Gündem" yayınlarını izleyin