Peşinen belirtecem: yaşanan karanlık kirli yakın tarihler, eğer hesaplaşma gerçekleşmedikçe, her an kötü yanlış içeriğim ile karşımıza mutlaka çıkar. Halkların yüzleşip hesaplaştırması yetmiyor. Sistemde de değişim olup geçmişle bağların daha somut yazılması da önemlidir. Daha da akılda tutulması gereken, sistem değişse de eğer kitlesel kirli geçmiş potansiyel destek buluyorsa, zemini gelince yeniden yanlış bilgiler tekrardan gündeme taşınır. Rejimin geriye dönüş adımları dahi gerçekleşir.
Yukarda sıraladıklarımın olmadığı veya sadece konuşulup brakılıp, sistemin devam etme koşullarını Kıbrısta nerede ise her gün yaşıyoruz. Özellikle son yazdığım ilke Türkiyedeki Kemalist devrim ve günümüzdeki tartışmalar bakımından öğretici pratiktir. Son kutlama veya anma günelrindeki Türkiye resmi kitlesel kabul ile hesaplaşmanın nedenli önemli olduğunu On Kasımda yeniden yaşatıldı.****
Gelelim kısa bir Grivas gündemine. KIbrısta genelde yakın tarihle yüzleşme pek olmadı. En önemli sorgulama 74 yılında yenilgi ve acı kayıplar nedeniyle Rumlar ve Yünanistan cepesinde başlandı. Başlandı da siyasal değişim oluşmadığı için, baştaki oluşan nefret ile piyasada dolaşan belgeler tetiklemesi, sonradan sistemle uyumlaşıp nerede ise çoğu hafızadan sildirtildi. Kıbrısın Yakın tarihinin en önemli figürü Grivastır. Bu tartışılmaz. Hem Enosis eylimleri hem de yeri geldiğinde tıpkı 58 yılında kendi EYokacılarını ihpar etiği idiylarına dek varan batıyla da kurumsal ilişkileri vardı. Nitekim, Grivas Yunanistan iç savaşındaki sosyalistlere karşı yaptığı kıyımla batının gözdesi oldu. Bu gidişatı Kıbrıs pratiğine dek taşıdı. Birinci ve ikinci EYoka dönemlerinde direk rol aldı. Gerektiğinde de sistem bununla net işbirlikler gerçekleştirdi. Ama, Kıbrısın her iki etnik kimlikli kesimine de önemli hasar verdiği de tartışmasızdır. En paradoksu da şu: 58 yılında, ingiltereye karşı mücadele ederken, bazı idiyalara göre Eyokacıları İngilizlere ihbar etmesidir. Yine başka daha net gerçek: 64 yılında Kıbrısa çıkarken garantörlerin onayı ve Amerikanın evetiyle çıktı. Amaç, solculara karşı mücadele olarak gösterildi. Gerçi Grivas bunu türklere karşı mücadelede kulandı. Oda başka paradoks oldu. Anlayacağınız: 64 yılında Grivasın Kıbrısa çıkmasına Türkiye engel değil onay verdiği İngiltere belgelerinde mevcut…
Grivasın önemli kritik döneminden biri de Makariyos ile olan Yetmişlerdeki karşıtlıktır. Grivas ısrarla Kıbrısın Yunanistana bağlanmasını savunup ikinci Eyokayı yani EYoka B kurdurtu. Makariyos ise bunu kabul etmedi. Hala unutulsa da Grivasın ölüm biçimi tartışılmaktadır. Elbet Makariyosa karşı da suikastler ve ardından gelen darbe de birçok uluslararası durumları sorgulatmada yetip artıyor.
Darbe sonrası ve Türkiyenin müdahalesiyle Kıbrıs fiylen ikiye ayrılırken, etrafa saçılan belgelerin de etkisiyle, hem Kıbrısta hem de yunanistanda bir anti Amerikancılık ve işbirlikçilerine karşı siyasal tepki yükseldi. ABD elçisinin Lefkoşada vurulması dahi protestolu eylemler yüklseldi. Grivas da lanetlenenler arasındaydı. Kıbrıs dosyaları açılmaya başlandı. Nitekim, Mağusada bizim çıkardığımız Dört bültende bu tartışmaların özet çevirilerini de benim çabamla yayınlatık.
Öfke öylesine yükselip Kliridisin partisine dek uzandı ki diğer partielr itifak yapıp DSP dışarda braktılar. Bunun anlamı CUmtacılar ve işbirlikçilerine net tutumdu. Kliridisin dosyası da pek sanıldığı gibi temiz değildi. Bir dönem meclise dahi girmediler. Fakat, Kıbrıs cumhurieytinin sömürgesel yeni sömürge sistemi değişmedi. Batı ekseninde de kaldı. Bu durum, ateşli Kıbrıs sorgulamasının da giderek sönmesine neden oldu. EYOKA B DSP ile birlikte yeniden meclise girdi. Tartışmalar bir yerde hem Kıbrıs hem de yunanistanda kesildi. Giderek cuntacılar hem parlementoya hat ta protesto edilen Kliridis ve sonradan Anastasiyadis de başkan oldular. Grivas yeniden anılmaya başlandı. En son da müzeye çevrilecek evi noktasına gelindi.
En uarıcı yazı Politis gazetesinde çıktı: çünkü, özellikle 74 cuntasında başta Kaymaklıda en sert direnerek katledilen militanlar Edek partisindendi. Edek bir anlamda Kıbrıs dosyasında da en somut sert açıklamaları da yapıyordu. Şimdi, Grivasın evinin müzeye çevrilmesindeki karşı çıkmama tutumuysa, Kıbrısın nereye geldiğinin ne yazık en acı gerçeğidir.
Kısaca, Kıbrısta Grivasın evinin müzeye çevrilme kararıyla konu yeniden çok geri konumdan konuşuldu. Bizimkiler mi; utanmadan İngiltere yağcılığı yapacam diye “rumlar size karşı savaştı. Biz ise sizi destekledik” sömrge teslimiyetini dahi savunur duruma geldiler. Grivas olunca hamasilik yaparken herhalde biri çıkıp “ama 64 yılında Kıbrısa gelmesinde neden garnatörler karşı çıkmadı ve destekledi” durumunu da kimse soracak bilgilere artık ihtiyaç duymuyor. Grivasın olayını duyarken, aklıma böylesi bilgiler veriyordu. Grivas adaya çıktığında, bazı sorulara karşı şu klasik yanıtı veriyordu: “edin mapan, edo aloni” işte saha işte top diyordu.
yazarın tüm yazıları:
Özkan YıkıcıTekrardan Grivas gündeme taşınırken – Özkan Yıkıcı
"Bu Memleket Bizim" yayınlarını izleyin