yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGrivas sendromu - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Grivas sendromu – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir çok gelişme olup gider. Haberimiz dahi olmaz. Bazıları ise olan değil yanlışıyla resmi idolojikleşir. Yeri gelince eksikler brakılıp yanlış algılanma gerçekleştirilir. Yeri geldiğinde de olayın tam tersiyle resmen yalanla resmi siyasal tabulaştırılma ile konu kültürleştirilir. Kıbrıs bu konularla doludur. Çoğu konu yazılmayıp veya önemsenmeyerek geçiştirilir. Bazısı ise bilinen yalan yanlışla eksik bilgilerle üstüne hamaset sosu konulup siyasallaştırılır. Kamuoyu da sadece bu kanaldan haber ve yorum edindiği için de yalanın doğru esirliğine gelinir. Bu koşullar da işleyince, kaçınılmaz olarak bazen bir değil iki yazı yazmak zorunda kaldığımı düşünürüm. Kaçı okur, oda başka soru. En azından tarihe not düşerek ilerde araştırma yapacak olana günümüz siyasal duruşları aktarma bakımından, sık sık bazen günde acil gereksinim görmem sonucu makale yazmaya da uğraşırım. Sanırım, son Grivas olayı bunun en acil ihdiyacı olması gereken ek bilgileri aktarma bakımından önemlidir. Hem Kıbrısın güneyindeki yasa yasa yapmaya, müze kurmaya ve sokakta tepkilerin olmasına varan çeşitlemeler ile kuzeyde hamasi bildik tek tip algıyla probagandalaştırma kısgacında, ne yazık kendine ilerici diğenlerin de konunun özüne dokunmama sonucu, ilerde çok yanlış anlaşılacak konumlar oluşturmaktadır. Bu nedenle, gece uykuya dalmadan konuya birkaç sözle dar okuyucuma bazı uyarıları yapmaya karar verdim.****

Daha önce de iki makale konuyla güncel gelişmelere göre yazdım. Müze olayı ve ardından AKELİn önderliğinde girişilen karşı meclisten geçirilen kararları nedenleriyle özetlemeğe çalıştım. Bu arada Kuzey Kıbrısta da resmi hamasi sahte kahramanların nasıl konuyu çarpıtırken hangi yanlışlara ulaştığı da öteki acıtan gerçek olarak bizde yaşadı. Nedense birkaç denilen “enayi” kesim dışında da konuya dokunan olmadı. Herhalde AB bu konuda fon ayırsa, birileri para alma adına konuşma dalgası artardı!

Olay bukadarla kalmadı. Özellikle Güneyde faşist kesimler hemen harekete geçti. Kendilerine uygun hareketle Meclisten Edeğe varan saldırılar yaptı. Katılımın birkaçyüz olmasına rağmen, ne acıdır polisin pek de engeleyici tutum takınmaması sonucu, epey gürültü çıkardı. Edeğin neden seçildiği ise sanırım konuyla alakalı eski yazılarımı okuyanlar daha iyi şimdi anladı. Okumayanlar ise okusun. Devamında klasik 74 ayrışması oluştu. DİSİ nin yeniden gerici ve batıcı yüzü karşımıza geldi. Halbuki bizim birçok kendine demokrat veya bilimci diyenler dahi DİSİ hakında günah çıkarıp demokrasi ve barışçıl ö yaptıkları akılda olması gerekir. Sonuçta, Güneyde ayrışma yeniden sokağa dek yansıdı. Kuzeyde ise şaşkın ve fırsatçı işbirlikçi kesimelrimiz acemice ama bilinsiz ve kul kesime mavzeme bulmuş gibi kulanmaya çalışıyor. Takeci gazeteciler ise öteki işbirlikçi teslimieyt ayaklı olarak olayı düşmanlık ve tek tip Rumculukla haykırmaya varan sesle probagandalaştırdı.***

Girvas olayını anlama bakımından ufak birkaç hatırlatma: öyle derinlere dalıp de günümüzde fazla önemi olmayacak bilgilere şimdilik girmeyecem. Sadece Kıbrısla alakalı birkaç söz belirtecem. Grivas adaya gelirken ingilterenin elbet haberi yok denilemez. Üstelik, işbirliği yapıp eyokayı kurduğu Yorgacis de hem ingilter  hem de Amerikanın ajanı olduğu bilgiler de yaygındır. Grivas her ne kadar ingiltereye karşı savaşırken, unutulan ayni Grivas Yunanistanda ingilterenin bir nefesi olarak solu kesen generaldir. Yunanistan iç savaşında sosyalistleri kestiken-ten sonra adaya geldi. Orada İngiltere ve Amerikan desteğine de sahipti Devamında meşur tarihi dönem 58 yılında bizat yeni dönem aşkına resmen eyokacıları ihbar etirerek, ingiltereye ya öldürtü veya tutuklatırdı. Sonra da adadan ayrıldı. 64 yılında adaya geri gelirken, Türkiye dahil onayı ile çıktı. Gösterilen gerekçe, Akel tehlikesi nedeniyle solu engelemekti. Gerçi Kıbrısta başka işler yaptı, oda o günler için malumumuzdur. Sonuçta yine tüm gizleme veya saptırma çabalarına karşın Makariyosla olan çelişkiler ve Köfünye saldırısı sonrası Grivas yeniden adadan resmen kovuldu.

Devamında Kıbrıs Yunanistan çelişkileri başlaması üzerine adaya gelip EYoka Beyi kurdu. Darbe ile yeniden enosisi gerçekleştirme hareketine girişti. Yasa dışı koşulunda da öldü. İyi hatırlarım: kimisi Makariyosun Grivası zehirlediğini söyledi. Çünkü ayni zamanda öteki arkadaşı Yorgacis de pusuya düşürülüp öldürtüldü. Bunların üstüne gelen Yetmişdört darbesi ve sonrası ise resmen egemen blokta yarılma oldu. DİSi resmen Grivas yanında olup Amreikaya en yakın parti haline geldi. EYoka B kesimini hep parti içinde tutu. Bu süreç seksenlerin sonuna dek devam olmaya geldi.

Kısaca Grivas sendromu için akılda kalması gereken özet bu. Elbet rum karşıtı ve taksim tezciler gerektiğinde nasıl itifaklar olduğunu da örterek, bir Grivas sendromundan genel düşmanlık yaratmaları da anormal olamazdı. Şimdi, müze konusu ve oluşan tartışmalar sonrası, eskinin kazılmasıyla özellikle DİKO ve Edeğin tutumu da tekrardan yerine konulup analiz edilmesi şart.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin