Dünkü yazımı okuyanlar anımsayacak: amacım, Lefkeden Karpaza hafta içi yaptığım gezintiyle alakalı bir deyerlendirme yapacak ken, birden dünya kupasının sonuna gelme nedeniyle konu oraya doğru odaklanmamı getirdi. Bugün de ayni olayı ele almaya karar verdim gibiydi. Fakat, odenli birlikte gelişen konular vardı ki hem de bir biriyle alakalı olan da epey durum oluşuyordu ki ister istemez, konular arasında sıkışıp kaldım. Dünya gelişmeleri de öte yandan derslerle de doluydu. Örneğin; Tunustaki seçimler ve muhalefet boykotu sonucu seçime katılım Y.8 olma durumu da ders ibretliği gibiydi. Ama, yazım alanım sınırlı. Üstelik bir yandan yerel seçim öte yandan direk Türkiye gerçekleriyle geliştirilen siyaset ve buradaki görmezden gelinse de sömürgecilik ve faşizmin örnekleri birbirine karıştı. Bunlar elbet sıkıntılı bir düşünceye beni taşıdı. Yetmezmiş gibi Maraş Katliyamından “hayata dönüş operasyonu” gibi Türkiye bakımından tarihi önemi olan günler de ayni zaman dilimine takıldı. Ertelesem de yenielrin gelmesi nedeniyle hiçbirine dokunamama tehlikesi olduğu de kesin gibidir. Bunları düşünerek, konuların sıkıştırıldığı makale şekline karqr verdim. Buda yorumlama kısalığının da gelmesine neden olacaktır.
****
Geçen hafta keyfi bir Lefkeden Karpaza varan değişik gezintiler yaptım. Amacım yerel seçimden çok arkadaş ziyaretleri oldu. Ama, istemesem de kendimi bu konuşmaların da içinde buldum. Bir anda ülke gerçeği ile insanların yaklaşım uçurumlarıyla da karşılaştım. Karşılaşmamak da mümkün değildi. Ayrıca Omorfoda başka YeniErenköyde hiç alakalı olmayan banbaşka düşünceli seçim koşullarıyla da gayet basit şekliyle yüzleştim. Lefkoşanın şeher gettolaşmasıyla nifusun bilinmeme genel karmaşalar da öteki tutumlarda hisetirme durumu vardı. Sanki hiçbirşey yaşanmamış gibi bazen partici, bazen şikâyetçi, bazen de beklentilerle öfkelerin olduğu banbaşka konuşma rüzgarlarında kulaklarım iyice ağırlaştı. Ama seçim havasıydı. Gündemde olan veya ekranlardaki şovların çok ötesinde durumlar yaşanıyordu. Sanki ya normal ülkeymiş gibi veya bireysel beklentili ucuz kahramanlık hikayeli ortamlarla haşırneşir oldum. Ama, her yer farklıydı. Hele de bazen Türkiye gerçeği gibi “pkk veya feytulah” simgelerini duyarken, bazı yerlerde de şahıslardan partiye varan dalgalanmaların çözülme hikayesine tanık oluyordum. Kısaca, tam bizlik seçim rüzgarlı durumla karşılaştım. Adı yerel olsa da normal zamanda duyduğumuz belediye hikayelerini dahi duymuyorduk.
Halbuki seçim durumu nedemiyle daha duyarlı olunması gereken gelişmeler de oldu. Pek de seçim havasına takılınmadı. Fevzzioğlunun görüşmeleri ilginçti. Elçilikle yapılacak işler değildi. Hele verdiği siyasi demeçler K. Kıbbrıstan çok Türkiyenin seçim sürecine girmesinin adımlarıydı. Bu arada etzacılar da makamcıdan değil de Fevzioğlunun huzuruna gidip taleplerini söylediler. Makamcının ilaç sıkıntısı yok demesinden sonra elçiliğe gidiş ise pek fazla yankı getirmedi. Sadece bazıları iplerin ele alınışı veya ilaçlara zam yapmanın aracı olarak kulanılma diye anlaşıldı. Ardından bazı belediyelerdeki rezaletler de duyuldu. Yerel seçime rağmen bunalr da gündeme düşmedi. Muhteşem projelerle işler akıp gidiyordu. Makamcılar ise bir başka hikayede uçuyordu. Hem partilerini ayakta tutma amacıyla tehtitler yağdırıp kılıcı çekip saldırıyorken, gaflara da devam ediyor. Hele de acemilik le yalakalık karışımlı siyasal salata çok güzel yağlanıyordu. Trafikte hangi tarafın uygulanacağı veya üretilecek ilk TOKU kimin kulanacağı demeçelri hiçeleşme ile güç zehirlenmesinin hastalık işaretleri olarak anlaşılmaya adaydır.
Hemen saraydan da dem vuralım: herkese anayasa baba yasa, kanun ve tüzük denir. Özellikle makama gelirken de yemin edilir. Anayasaya bağlılık ve doğrular üzerine dini kitap üzerinden yemin verilir. Tarafsızlık ve namus konusu da katılır. Ya sonrası: en başta saraydaki bunların nasıl hesaba katılmadığını elbet yerel seçim döneminde göstermesi gerekirdi. Öyle de oldu. Partili kimliği ile ordan oraya koşuyor. Anayasa falan sıfırlanıyor. Tarafsızlık yemini falan da yok hanesine yazıldı. Buda gayet normal karşılandı. Üstelik partiler arasından da çıkıp parti içi dengeyi oşluşturma koşuşmasına dek gelindi. Ama, Yerel seçimler demokratik ve yasaldır. Hem de anayasayı ilk çiğneyen yeminli tarafsız makamcı olmasına rağmen. Tabi öteki atanmışın da yalan söyleme yarışı seçimler nedeniyle hızlandı. Öyle hızlandı ki et fiyatı düşecek derken, artıyor. Gemiyle yakıt geliyor derken de Aksadan kamyonlarla kuruma yakıt taşınıyor olması, gayet mizahi karikatür resmine aday örnek sunuluyordu. Ama bunlar makamcı.
Derken seçilmeyen, partisince görevlendirilmeyen ve Türkiye aşk şerbetiyle görevlendirilen Tahsin duyulmasa olur mu: hem de faşist gerçekliği herkesin yüzüne vurarak: Kormacitde Maronit adayını ret ediyordu. Herkesin bildiği ve kebabını yediği, önceden muhtar azası olan Mariya şimdi seçim kurulunca uygun görülmesine karşın malum makam bunu kabullenmedi. Bahanesi ise Tahsin değil de Elam koysan ayni içeriktedir. Bize neden Tahsin sorusuna bir cevap daha geldi. Türkiyesiz bunların olduğuna inanıp inanmama bir yana hala Türkiyede girilen seçim süreci Erdoğanın krizle oynama gerçekliğini hiç dikate almadan bu sorulara da yanıt bulamayız. Zaten gündem de bunları yok saydırtarak oluşturulması da tesadüften öte bir durumdur.
Görüldüğü gibi ben Lefkeden Karpaza olan serüveni yazmayı düşünürken, ayni dönem olanlar la karşılaştıklarımı yanyana koyunca, size daha net resim vermiş oluyorum. Ekleyelim: son UBP AKP ve Yeni Azerbaycan partilerinin Metin Fevzioğlu başkanlığındaki toplantı ve açıklamalrını dikatle yorumlayın. Salt açıklamalar la değil de türkiye gerçekleri ve Kıbrıs politikasını damıtın. Azeri temsilcisinin de paradoksu şu: “Biz ve Kıbrıslı Türklerin mücadelesi aynidir” derken, yine tersinden okuyun. Karabağ ile Kıbrıs cumhurieyti ayni olmayacağına göre, böyle atıp tutmalarla hamasi nutuklarla kitlesel piskoloji oyunları bakalım ne zamana dek geçerli malum. Ayrıca, konu olan partielrin ülkelreinde yaptıkları da bir zahmet yeniden hatırlansın. Ama ben yine Lefkeden Karpaz eksenini hala kendi özüyle yazamadan makaleye nokta diyorum.