Önemli bir düşünce kısırlığına doğru evrilerek yaşadık. Dış dünyada olanlara onca uluslarrası lafı konulsa da gerileme başlatıldı. Dış dünya gerçeklerine iyice yabancılaştık. Gündemleştirilen ve çoğu defa eksik ve yanlış algılarla dönemsel bir sıkışmışlıkla kalındı. Giderek bu solun da siyasal gerilemesiyle de kuramlar da silikleştirilip, adeta sanki normal dengeli bir dünya algısıyla yorumlara kaptırıldık. Emperyalizmi, faşizmi ve sömürge sömürülen eksenlerini yok sayarak, sanki dengeliymiş düzeyinde bakışlar yerleştirildi. Böylelikle sistem onca gerçek karanlığına karşın sanki normalmışa çekildi. Olaylar da buna göre endekslendi. Birçok net gerçeğe karşın, özellikle siyasetçi ve teslim olman akademisyenler sayesinde, adeta düz mantıklı tek düzeyli bir düşünce oluşturuldu. Bunu öhyle yaşıyoruz ki korkunç olaylar da eklenince, kolayca yanılma zemini de oluştu. Bunu en son Ukrayna gelişmelreinde net olarak yaşadık. Tek tip ve sansürlü medya da olunca, açığa çıkmasına rağmen söylenmeme nedeniyle de yalanın hala korunduğu dönemden geçiyoruz.***
Geçenlerde eski Almanya başbakanı Merkel, birkaç dergide reportajı çıktı. Özellikle Ukrayna ile alakalı olan önemli itiraftı. Tabi ki Türkiyede Ceyda Karan gibi gazeteciler olmasa bunu dahi Türkçe okuyanlar hiç duymayacaktı. K. Kıbrısta mı: haberin önemi hiçti. Halbuki itiraf resmen onca aylardır ezberletilen Ukrayna savaşının nedenlerine başka bir açı da getiriyordu. Ama, Merkelin itirafına karşın sermaye eksenli batı medya hala ayni takıntıda probaganda yapıp kendi günahlarını örtmeğe de devam etti.
Neydi Merkelin hem de o dönem Almanya başbakanıyken yaptığı önemli itiraflar: ekleyelim, Almanya Ukrayna ilişkilieri özellikle faşist yönetimler döneminde çok kardeşçe sonuçlar yaratan tarihi gerçekliklerle doludur. Gelelim Merkelin en önemli itirafı: Merkel Ukrayna Meydan darbesinden sonra oluşan iç savaş durumunda işi geçiştirmek için yapılan MİNSK anlaşmalarının uygulanmak için değil, kendilerinin de içinde olduğu faşist Proşenko darbesinin toparlanması için yapıldığını itiraf yaptı. Öyle ki eğer anlaşmayla ateşkes ve sonrası içerikli anlaşma olmasaydı, Öteki Rusça konuşanların Kİyefi de ele geçirme tehlikesi olduğunu da söhylemekten çekinmedi.
Bilip de Merkelin itirafıyla yeniden hatırladığımız Minsk anlaşmasına göre Ukraynada ateşkes ilan edilecek, ağır silahlar belirli bir yere dek geri çekilecek, DOnbaks ve Lugana oonomi verilecekti. Bu anlaşmada Almanyanın da imzası vardı. Amaç ise Ukrayna cepesini güçlendirme zamanı kazanmak olduğunu da belirtmekten çekinmedi. Oluşturulan faşist taburlar ve yapılan yardımlarla güçlenen Ukraynanın darbeci faşist rejiminin saldırılara geçip savaşı yeniden tırmandırdığını da söyledi.
Anlayacağınız: Almanya ve öteki ABD eksenli devletler, imzalanan Minsk anlaşmasını baştan yok sayıp fırsat kazanmaya yönelik olduğunu kendileri de artık itiraf ediyor. Ama, yine de temel Ukrayna politikası olan Rusyayı kuşatma stratejisinden de vaz geçmedikleri de kesin. Oysa probaganda da Minsk ya yok veya Rusyanın ihlal etiği algılarıyla operasyonal probagandalaştırılıyordu. Merkelim sadece bu itirafı ve Ukraynada olanlar bize klasik Emperyalizim kuramının ne olduğunu aktarmaya yetiyor. Oyuncuların faşist olması ise işin idolojik alanını açıklıyor. Nitekim ikinci paylaşım savaşında da Hitlerle birlikte bugün Ukraynada kahraman olarak anılan Bandaranin de Sovyetlere karşı itifakları da tesadüf olamazdı. Tarihi itifak ve günümüz stratejik hesaap Ukraynada faşizmin güçlenmesine, darbeyle kazanan yönetimi devirerek harekete geçmeleri de oluşturdu.
Hep uluslararası anlaşma denilir: Minsk anlaşması da B.M. çerçeveli bir anlaşma. Üstelik, Rusya da bu anlaşmada yok. Yaptıranların başında olan Almanya ise şimdi bizat o dönemin başbakanı Merkelin itirafıyla, bir oyalama, zaman kazanma olduğunu da daha net şekilde anlıyoruz. Onca bilgi ve itiraf sonrası Ukrayna savaşını daha gerçekli okumak da size kalıyor. Ama, amaç başka olduğu için durmadan Rusyaya anargolarla da gerilim tırmandırılmaktadır. Bu araeda Merkel enerji hat konusunda da hükümetin istemediğini ama Şirketlerin Rusya ile boru hatı imzaladıklarını da anlatmaktan çekinmedi. Bunalr hep bir odakağ bizi taşıyor: Emperyalizim. Uluslararası anlaşma dneilince de bize de Kıbrıs cumhuriyeti geçiş siyasal oyununu daha iyi okumamamızı dayatmaktadır. Buda başka yazıya kalsın.