Evimden çıkıp beş on dakika sonra K. Kıbrıs sınırından çıkıp Güney Kıbrısa geçecek derecede iki Kıbrıs arası sınırda bulunuyorum. Bazen yemek yemeğe gidildiğinde lokantanın çoğu Rum müşteriyle dolu olması da hiç de sürpriz olmuyor. Lefkoşanın bazı sokakları, hele de hafta sonu Güneyden gelen insanlarla doludur. Ayni şekilde Kuzeyden Güneye geçmek için bazen bulunduğum Kermiya kapısında oldukça fazla kuyruk oluşması da acayip gelmiyor. Acayip olup da normaleşen ise onca kuyruk oluşumuna karşın, gelişen gidiş gelişlere karşın hiçbir kolaylaştırıcı önlem alınmamasıdır. Daha kötüsü, bu konuyu dahi nasıl ranta çevirip düşmanlığı da kulanırız ikili çirkin ikiyüzlülüklerin siyasetde tetbir olarak söylenmesidir. Ama, Kıbrıs sorunu hala sürüyor. Krizler geldiğinde de sürpriz de olmuyor. Küfredilen siyasal alandaki Güney birden lokantada, otelde ve dükanda rant alınan insan tiplemeleriyle de “hoşgeldiniz” denilen koşullarda uçuşup havada buharlaşıp gidiyoruz. Ama, kimse artık onca içeleşen ilişkilere ve fonlardan faydalanma çıkar arayışlarına rağmen, ne bir taraf nede öteki taraf, genel siyasal gelişimleri fazla ca konuşmuyor. Hem de resmi idolojiler her an kulanmasına rağmen.
***
Belirtiğim gibi, bana Kermiya kapısı beş on dakika dahi zaman almayacak derecede uzak. Burada da epey nifus yığıldı. Ama kimse güneydeki gelişmelerden bihaberdir. Yeri geldiğinde de sövmeği eksik brakmadıkları Kıbrıs cumhuriyetinden dem vuruyorum. Hem yok denilen, hem küfredilen ama onun varlığından da hak ve çıkar arayan bir karmaşalık kalabalık haline gelip uçuyoruz. Örneğin, önümüzdeki günlerde Güney Kıbrısta kilisenin yeni lideri seçileceğine kimse ilgi göstermiyor. Hem de her suçu küfredercesine kiliselere atmalara karşın. Yine, önümüzdeki yılın ilk aylarında cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Kıbrıs sorununu gerçeği, iki taraf uçurum ile kaynaşma karmaşasında olmamıza rağmen, pek ilgilenen de yok. Ama iki toplumlu bolca etkinlik de işin cabasıdır. Birkaç bu etkinliklere katılana rasgele son güney seçimlerini sordum. Brakın taraf olmayı, adayları ve savunduklarını dahi bilmiyorlar. Bilenler adet yrini bulsun diye konuşan veya ilgili tarafla ilişkisi olanların dışında pek alakadar haline getiren yok.
Halbuki sınırlar kapalıyken, ilişkiler oldukça zayıfken, düşmanlık ayuka çıktığı dönemde bu derece ilgisizlik yoktu. Hep hatırlarım: adayların ne dediklerini dahi dinlemek için epey kişi ratyoların başına geçiyordu. Adayların Kuzeye bakışına önem veriliyordu. Ekonomik savunduklarına da dikat ediliyordu. Liderlerin tartışmaları gazetelerde yer buluyordu. Çaptırma veya yalanyanlış algı olsa da ilgi vardı. Kimin ne dedediği konusunda hem öğrenme hem de yazma kuralı işliyordu. BRT ile RİK kıyaslanıyordu. Türkçe yayın yapan Rik salt kendi probaganda haberlerini değil, Kuzeyde olan gelişmeleri ve Türkiyedeki durumları da haber yapıyordu. Birçok bilgi de RİK kanalıyla öğreniliyordu. Ama, şimdi Rikin Türkçe yayınlarını dinlerken, ne güneydeki gelişmeleri tam anlama nede Kuzey ile türkiye önemli gelişmeleri öğrenme şansımızın kalmadığını anlıyoruz. Böylesi hem sınırlar açılınca kaynaşma ile yabancılaşma ikilemi yaşandı. EK olarak paralar dahi saçılarak yakınlaşma denilen teşviklerin de olmasına rağmen. Düşündürücü ile gerçeği birlikte elbet sorgulamamız önemlidir. Son yaklaşan Güney seçimleri ve adayları konusunda onca sarmaşdolaşa rağmen ilgi sıfırın etrafında dolaşıyor. Siyasal koşulun önemi tüm bu anlatılanlarla daha iyi anlaşılması gerekir. Örgütlenme ile siyasal bakışın önemi burada gizli. Bolca alışveriş ile yeme içmelere karşın en basitiyle federasyon ezberine inananın da azalması tezat olması gerekir. Oysa öyle oluyor. Sadece lafı denilip avuntuyla örtme rolü oynanma drecesine gelindi. Onun için, güneyde olan gelişmeler de Kuzeyde pek izlenmez. Konuyla alakalı doğruları yazana ise, değişik kaybetme korkusu da eklenince, okunmama tutumları daha da ileriye gidilme yönündedir. Böylelikle ezberler de yalanların yörüngesinde güçlenmeğe devam ediyor.
Bir örnekle sürdürelim: son İsviçre görüşmelerinde daha konuyu öğrenmeden herkes durduğu yerden atıp tutu. Direk rumları suçladı. Oysa bilgilendirmeğe çalıştık. Çavuşoğlunun nasıl sazı alıp çaldığını anlatmaya çalıştık. Tutmadı, Ters bile tepti. Şimdi Makariyos Sdruşodesin katabıyla Montorona görüşmeleri belgelerle yayınlandı. Yine okunmama duruşu ve kendi yalanında direnme sonucu hala var olan yanlış dilde söylenmeye devam ediliyor. Grçeklerin karşısına örülen yalan duvarı hamasi ve çıakrla harçlarla güçlendirildi. Onun için güneydeki son dönemki önemli gelişmelerle seçim süreçleri K. Kıbrısta eskisinden çok daha az yer bulma noktasına geldi. İlgisizlik ve bilgisizlik, ne kadar karışınsa da sonuçta yalana daha kolay zemin hazırlamaktadır.