Bölgemiz her türlü krizlerle cebelleşiyor. Ayni zamanda hem otoriter yapılar hem de ilhak hamleleri adeta siyasetlerin yol haritaları şekline bürünüyor. Bu koşullarda da yetkileri içsel olarak daha da daeraltılan K. Kıbrısta da yerel seçimlerin esintileriyle günler gelip geçiyor. Adeta yerel yönetimlerin hem direk sistemin adeta alt işbirlikçileri haline gelirken, brakılan derebeylik kapitalisleşen sömürge şekliyle de paylaşımı nasıl yapma sözcükleri de propagandaya takılıyor. Öyle günlerden geçiyoruz ki ekranları izlemek, sanal medya dolaşımı ile sokak veya ev ziyaretlerinde banbaşka dünyalarla karşılaşmak sürpriz olmuyor. Hele giderek Türkiye kısgacı ve artan teslimiyet le kalan kulanım alanının daraltılması sonucu, partielrin de eskisi gibi etkierlinin olmadığı, bireysel hamlelerin arada olduğundan çok fazla sırıtığı zamanın akışına kapılıp gidiyoruz. Banbaşka dünyalarla ayni anda karşılaşmak mümkündür. Ekrandaki tartışma ile oturulan yerdeki konuyla konuşma sohbetlerinin oldukça bir birine yabancılaşan probaganda algılarına tanık olmak kolaydır. Hele de probaganda yapılırken brakın yereliği, sanki memleketin sorunlarını çözecek güç elde edilecekmişçesine atılan nutuklar savrulan sözler, inandırıcılığı da oldukça sarsıyor. Ama, kaçınılmaz olarak önümüzdeki hafta sonnu adı ne konursa konsun, ülke kkoşulları hangi yapısal özü gösterip göstermese de adına yerel seçim denilen süreç yaşanacaktır. Yaşandıkça da bugümler bbirden silinecektir. Tıpkı öteki seçimlerdeki yaşananlar gibi. Bir farkla, bu seçimler tıpkı son zamandaki gibi, yerel siyasetin teslimiyetle alanlarının çok daha da daraltıldığı gerçeği söylenmese de abartılı laflar söylense de resmen daraldı. Artık, “yapacağız” denilen her konuda birileri “elçilik ne der, Türkiye destekler mi AB fonlarından para bbulmak mümkünmü” sorularını da soranlar elbet olur. Kısaca, anlatmaya çalıştığımız, ömrümüzü tüketip hat da konuyu konuşacak insan da azalmasına rağmen, haklı çıktığımız siyasal gerçeklik karşımıza dimdik gelip vurdu. Vurdu ve haklı çıkmamıza rağmen de haksızlıkla karşılıksız kalıp oluşan yanlışların da altında hala birşeyler anlatmaya uğraşıyoruz….
Yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Eskisi gibi probaganda ilgisi yok. Resmi partilerin de siyasal alanları daralıp örgütsel güçlri de erozyona uğrayıp önemli kalıcılaşan koltuktan avanta ddağıtma aracı da kalınca, öteki yerel seçimlere göre siyasal ayağı çok daha az olan bir dönemi yaşıyoruz. Yerel dense de daha ilk televizyon söyleşisiyle söylenenlerin oldukça farklılaşması da inandırıcılığı kaybetirmeğe yetiyor. Üstelik artık belediyelerin sadece yandaşlama veya feodal bazı kurallar dışında yetkileri de kalmaması konuyun ister istemez başka araçlarla doldurarak gündem oluşturulup oy alınmaya uğraşılıyor. Oy demişken, elbet Türkiye gerçeğini hiç unutmamak önemlidir. Nitekim, resmi ağızda olmaasa da örneğin önemli yerlerde kim kazanır sorularına yanıt verilirken”tabi ki Türkiyenin nasıl konuya gireceğine de bağlı” demek adeta olmazsa olmaz kelimelerdir. Hat da siz söylediğiniz zaman da “haklısınız” denip sonra “ama” eklenmesi de gelenekseleşen resmi olmayan siyasal söylemlerdir. Tabi ekrana veya demece gelince bunlar vurgulanmaz. Kendielrinin ne güzel işler yapacaklarını söylerler. Öyle söylerler ki hükümet prokramının dahi ötesine gidilir. GGöçleri durduracaklarını, kapıları açacaklarını, yoksuluğu engeleyeceklerini kocaman projelerle yeni bir kent yaratılacağı mesajları bolca savrulur. Elde haritalarla da anlatıp cahilce söylem olsa da sanki bilimsel analatı yapma algısı da iyice yayıldı. Ama yerel sorunlara veya olumsuzluklarla yaşananlara pek dokunmak da işin tılsımı halinde devam ediyor. Bu yüzden klasik kayırmacılık, yolsuzluk, borçlar, yetkilerin kulanımı gibi konular akla pek gelmez. Arada muhalif veya yönetimde olmanın bazı eleştirileri de gelir. Gelir de devamı yine hükümet eleştirir gibi de eleştirilir. Hiç de yeni dönemin kuralları veya daha yasası olmayan belediyeler kuruluş gerçeği tehlikesine de pek dokunulmaz. Ürkütüp, kazayla oylar gitmesin havası uzun şekilde okunmaya çalışılınır. Oysa konuşulacak basit sözler dahi normal hayat da dolaşıyor.
Bunlar propagandalara fazla konulmaz. Ama mahalede, evde veya varsa kahvede arada bir adet yerini bulsun diye vurgulanır. Başarı denirken, güneyde çalışana dahi maaaş veren belediye sözleri bazı yerlerde duyulur. Duyulur ve söylenir de tepkisi olmaz propagandaya da eklenmez. Öyle ya hemen öteki, sen de işe alıp işe gelmeyenleri kahvede probagandada kulanıyorsun veya yeri geldiğinde haruplarını toplamada işçileri getiriyorsun deme tehlikesi de böylelikle giderilir. Sonra istihtam fazlası veya taşaronlaştırılıp yandaşa da para akıtılan şirket destekli hayata da geçmeye fırsat olmaz. Yerel Seçimlerin tartışma prokramlarında bunlar duyulmaz. Herkes bir yerinden bağımlı. Yasa dışılıkla kirliliklerle karşılıklı bağımlılık oluştu. Hele kazara seçimde elçilik de karşıyor drse, kazandığı zaman duracağı kapının açılmayarak yüz üstü kalma gerçeğini de aklının bir yerinde mutlaka tutuyorlar.
Probaganda mavzemesi ile kulanmama basit örneklerini Lefkeden Karpaza bolca duyuyorum. Bir de şu yeni olgu epey rövançta. Partilerin örgütsel dağılmaları ve yönetememe gerçeği sonunda oluşan olumsuzluklar, adaylık olayına dek yansıdıydı. “Beni neden yapmadınla” başlayıp kendisi de bağımsız aday çıkanlar nerede ise her seçim yerinde var. Bu defa başta UBP seçimi yönetemediği ve yönetiminin de talimatla başa gelip parti oylarını dahi almadığı zaman, krizleri de yönetememe durumunda olması normaldır. Nitekim, öyle yönetememe oluyor ki hem küstürülenler karşı aday oluyor hem de zaten liderlik vasfı olmayan Üstel ekibi ya partiden atma veya yandaş kıyaklarından kestirmekle basit feodal kabadaylıkla talimatla ayakta kalmaya çalışıyor. Bu nedenle başta Mağusada olanlar UBP geleceğinin daha sert müdahale koşuluna daha bağımlı oldu. Elbet Sürpriz değildir. Buna itiraz edecek de yok. Çünkü itiraz edecek olan bilir ki sıra her an ona da sıra getirmeye adaydır. Onun için öze dokunmadan karşıtının koltuğuna saldırarak fırsatı kulanmaya çalışılınıyor. Bu yüzden, seçimde kim kazanacak merakı kadar, kim ne yaptı sorularına da yanıtlar havada uçuşuyor. Hele de istedikleri olmayanlar bazı yerlere gidip önce kendilerini kahraman olarak tanıtır. Ardından kendi desteklemesi gerekenin kaybetmesini ister. Bunun da duyulmasını canıgönülden bekler. Ardından tıpkı bazı yerlerdeki adaylar veya partisine karşıymış gibi olanların pazarlık haberlerine geçilinir. Kendilerine ne verileceği ile susma pazarlıkları bazı yerlerde çok çirkin şekliyle olduğu bilgilerinin bazısına direk tanık oldum. Kimisi hibe, kimisi seçim sonrası bazı avantaları garantiye almaya uğraşır. Ama, bazı yerlerde de hala pazarlık yapılan partisine de sövgülerden geri durmuyor. Pişkin ikiyüzlülük denilen olgu galibe bu.
Bunların yuanında sosyolojik bazı durumlar veya Türkiyeden gelen rüzgarla yerleşen karşıtlıklara da raslamak mümkün. Birkaç yerde ne yazık PKK lı laflarıyla suçlama gayet münasipleşen saldırganlık haline geldi. Coğrafi ayrımlar ve birilerin el atmasıyla oluşturulan yeni havalar ise birkaç yazıdan sonraya brakalım…
Kısaca, K. Kıbrsta kışa rrağmen hala var olan baharda yerel seçimlere gidiliyor. Ülkenin daha bir teslim olduğu, Türkiyede direk K. Kıbrıstaki gazetecilere dava açıldığı, Türkiyenin net müdahalesini herkes bilmesine ve içeleşmesine karşın konuşuklmayarak, brakılan alanda probaganda yapılıyor. Sankilerin daha çok olduğu, gerçeklerinn pek konuşulmadığı ama durmadan oy beklenen günelri yaşıyoruz. Tabi ki Türkiye gerçeği ile oraada olan gelişmeleri de haber yapmama ikileminde banbaşka dünyamızda kendi kendimizle oyalanmaya devam ediyoruz. Doğrusu bu koşullar da oldukça kanıtsandı. Değişimi başka adayın gelmesiyle sınırlı tutulan ve onca zengin alanı boş sözlerle doldurma marifetleri aldı başını gidiyor. Bilimselik veya demokrasi pek aramayın. Hele de yüzbinin üstündeki ünüversite katgısını sorarsanız, kimsenin umurunda değil. Hele de ünüversiteleri batırıp seçimde kazanma şansları olanlar da olunca, işler yolunda. Kentin kokması, yolsuzluk yapılması, nifusun kalabalık sayısıyla ifade edilmesi seçim kazanma probagandasında önemi sıfır. Şimdi partielrin de durumu sorgulanınca, değişimin ne olacağını da zaten herkes bilir. Başarı hikaye şekli bol ama olmayan, başarısızlıkların kokuştuğu koşulda değinilmeme duruşları altında bakalım önümüzdeki hafta sonu yeni derebeyleşen ve yasası dahi olmayan günler nasıl gelecek?