yaklaşımlarYılmaz ParlanAsgari ücret edebiyatı ve şeriat - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

Asgari ücret edebiyatı ve şeriat – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir asgari ücretli edebiyatıdır gider “Ne olacak asgari ücret, ne olacak asgari ücretlinin hali’’ Hâlbuki ÇATI ve ZEMİN’in çöktüğü ülke de soru şu olmalıydı, nereye gidiyoruz ne olacak halimiz?

Öyle ya hepimiz ayni gemideyiz yaşananlardan bir tek asgari ücretli etkilenmiyor ki!

ÇATI da ZEMİN de çökmüştür

Rejimin ÇATI’sı çöktü ama kimse bunu sorgulamak istemiyor herkes ısrarla esas sorunu dolanarak yaşamını idame ettirmeye çalışıyor ama gerçeği göz ardı ettiğinizde hiçbir yere varamıyor sonuç alamıyor ayni yerde dolanıp duruyor yaptığınız kitle mitingleri de işe yaramıyor.

Hep hareket halinde ama hep ayni yönde dönüp duruyoruz.

Kimsenin rejime gücü yetmiyor rejimi konuşup tartışmak yerine 24 saat asgari ücretliyi konuşup domates, hıyar ya da soğanın fiyatını konuşuyoruz.

Rejimin işine geliyor tabi bu çünkü bunları konuştukça onu görmezden geliyor gerçeği toplumun gözünden kaçırmış oluyorsun.

TL üzerinde tek yetkili Başkan Erdoğan

Bir an için diyelim ki bu ürünlerin fiyatını sabitlediniz ama TL erimeye devam ediyor bunun için ne yapacaksınız?

Üretici aldığı şeyleri eski fiyattan alamıyor o zaman kişi niye üretsin ki?

Var mı eliniz de bir çözüm reçetesi?

Tabi ki yok.

Çünkü TL üzerinde tek yetkili kişi Başkan Erdoğan.

Zaten protokole koymuşlar “TL milli paradır değiştirilemez.’’

Tedbirlerini almışlar geriye ise onların istediği doğrultuda hizmet etmek kalıyor.

Sahi ne oldu o direniş çadırı

Ne siyasi partilerin ne de sivil toplum örgütlerinin düzenledikleri mitinglere kimse inanmıyor çünkü o mitingler gerçeklerden çok uzak bu yüzden sonuç alınamıyor.

Örneğin o kitle mitinglerinde bayrakla yürüyüşe katılıyorsan sadece rejime hizmet edersin bilesin.

Bir de şunu bileceksin “Asgari ücret’’ edebiyatı yaparsan rejime hizmet etmiş olacak ona can suyu vereceksin.

Sahi bir ara direniş çadırı kurulduydu Başbakanlığın önünde gençler yere göğe sığdırılamıyordu ne oldu o mesele?

Siyasi hedef olmayınca eylem de başarılı olmuyor

Tabi ki sonuç alamadınız çünkü o eylemin siyasi bir hedefi yoktu sadece ekonomik talebi vardı işte bu yüzden duvara tosladı.

Eylemler siyasi hedeften yoksun olunca başarılı olmak da mümkün olmuyor maalesef.

Herkes asgari ücretlinin etrafın da dönüyor da asgari ücretli hiç tınmıyor bile.

Ben beklerdim ki asgari ücret açıklandığında işçiler sokağa dökülsün öyle ya geçinemiyorsanız sokağa inmeniz mücadele etmeniz gerekiyor ama ne gezer herkes sorunu bir başkasına havale edip kendi yaşadığı sorunu bir başkasının çözmesini istiyor.

Ama rejim bir başka konuda düdüğü çalsa bayrağı alan asgari ücretli meydana iniyor.

E o zaman yaşananlara ve sonuçlarına katlanacaksın canım kardeşim benim.

Siz buna rejimin motor gücü asgari ücretliler de diyebilirsiniz inanın hiç abartı olmaz.

74’den beri bu böyle maalesef.

ÇATI’nın çöktüğü görmezden geliniyor

Rejim asgari ücretliyi istediği gibi tepe tepe kullanıyor bunu saptadıkları için fakirliğin de milliyetçiliğin de dozunu da artırdıkça artırıyorlar.

Medya dünyası ÇATI ve ZEMİN’in çöktüğünü görmezden geliyor keza siyasilerde.

Bir reform masalıdır gider şurada reform burada reform sanırsınız ki Ahmet gidecek Mehmet gelecek ve sorun çözülecek.

Keşke, keşke öyle olsaydı ama değil işte.

İşte gördünüz asgari ücretliye yaptıkları zam daha ay dolmadan anlamını yitirdi çünkü enflasyonun olduğu yerde hiçbir artışın değeri yoktur bilesiniz.

Söylemedi demeyin ekonomi de işler o kadar kötü ki tusunami yolda bu yaşadıklarınız hiçbir şey sakın ola artış aldınız diye sevinmeyin sizden fazlasıyla geri alacaklar.

Enflasyon politikalarının kuralıdır bu verdiklerini fazlasıyla geri alıyorlar.

Sorun rejim sorunudur

Sorun rejim sorunudur rejimin ÇATI’sı çökmüştür TL ve TC ile buraya kadar İngilizler buna THE END der yani oyunun sonu!

Kimse gerçekle yüzleşmek istemiyor asgari ücrete bir artış verilirse çalışan kesim de iki ayda hayat pahalılığı verdiniz mi ortalık süt liman olacağı sanılıyor ama gerçek öyle değil tabi ki!

Siz gerçeği dolansanız da gerçek hep önünüzde duruyor.

ÇATI ve ZEMİN çökmüştür sorunun klasik yöntemleler çözümü de mümkün değildir.

Sorun işgal ve istila sorunudur.

Şeriatın ayak sesleri

Şeriat da kapıdadır şaka da yapmıyorlar söylemek istediklerini açıkça söylüyorlar durup dururken atadıkları Kayyum aracılığıyla Dini yasal düzenlemelerden bahsediyorlar ama biz hala “Burada yapamazlar’’ havasındayız.

Yaparlar canım yaparlar!

Hatta iddia eder ve derim ki burada çok daha rahat yaparlar önce biz de denerler birçok şeyi denedikleri gibi çünkü her şey ellerinde koca Meclisi bile teslim almışlar o muhalif sandıklarınız bile her fırsatta onlara çalışıyor istedikleri yasaları hep birlikte çıkarıyorlar bunun en son örneği BİLİŞİM ve Belediyeler yasasıdır.

Bir zamanlar bir İranlı sevgilim vardı bana uçak İran sınırlarına yaklaştığında kadınların bir çırpıda kıyafetlerini değiştirmek kapanmak zorunda olduklarını hüzünlü bir şekilde anlatmıştı.

Yani uçak daha havadayken kıyafetlerini değiştirmek zorunda olduklarını yoksa devrim muhafızları tarafından tutuklanırdınız.

Yakın tarih de Türkiye’ye gitmişseniz bir şeye dikkat çekerim Laik Atatürk’ün ülkesinde havalimanlarında Türbanlı memurların çalıştıklarına tanıklık edebilirsiniz durum bu kadar vahim yani.

Taksim anıtının önünde ise Türbanlı polis şeflerinin fotoğrafları medya da sıkça yer alıyor bu konuda bayağı mesafe kat ettiler.

“Kıbrıs Paris değil burada ne olacaksa orada da o olacak’’

Başkan Erdoğan’ın Kıbrıs’ın kuzeyi için sarf ettiği sözleri kimse aklından çıkarmasın “Kıbrıs Paris değil burada ne olacaksa orada da o olacak’’ sözleri hala kulakları çınlatıyor.

Tehlike bağıra bağıra geliyor ama kimsenin tındığı yok burada yaşayan bir başka TC kökenli bayan tanışım bana “Ne olacak yasaları değiştirseler kimse tınmıyor takmıyor burada böyle şeyler sökmüyor’’ diyecekti.

Ona acıyarak baktım çünkü İslami kurallar hayata geçtiğinde onu ben bile kurtaramayacağım.

Yaşanan onca şeye rağmen Türk insanı bir türlü gerçekle yüzleşmek istemiyor.

Sarıklı müftü o sözleri iş ola söylemedi

Ben size silkinin ve kendinize gelin derim son derece ciddiler yani cüppeli beyefendi bunları Cami de vaaz verirken rast gele söylemedi. O sadece ustalarından aldığı talimatı yerine getirdi hepsi o kadar.

Dini yasaların çıkarılması için özel olarak gönderildi bir çırpıda Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaş yapıldı ve dokunulmazlığı var.

TDP Başkanı Mine Atlı Meclis de ki muhalif vekillerin hükümeti istifa etmeye çağırmakla bu işlerin olmayacağını ötesi bir şey yapmaları gerektiğini söyleyip vekillerin soruşturma açılmasını talep etmeleri gerekir dedi.

Pekâlâ, var mı o yüce meclis de öyle bir vekil?

Olduğunu sanmıyorum!

Meclis de hükümet edenlerde muhalif olanlar da Ankara’nın emir eri ve emir subayları olduğu unutulmamalıdır.

BM, AB ve güç merkezlerinin kapısını ısrarla çalmalıyız

Bunun üstesinden gelmenin tek yolu işgal ve istilayı her alanda teşhir etmeli mücadele çıtasını yükseltmeliyiz. BM, AB ve güç merkezlerinin kapısını ısrarla çalmalı sorunu oralara taşımalı uluslararası hukukun kapısını aşındırmalıyız.

Bize başka bir seçenek bırakmadıkları gibi yoktur başka bir çaresi.

Protokol değil siyasi talimat

Kıbrıs sorununu görmezden geldiğimiz sürece aşağıya, aşağıya gidecek daha fakirleşeceğiz.

Size Reform dediklerinde özgürlüklerinizden olacaksanız işte gördünüz Meclis de Basını kısıtlayıcı yeni yasalar bekliyor.

Siz bakmayın her fırsatta Basın gününü kutladıklarına onlar kutladıklarında bileceksiniz ki özgürlükleriniz kısıtlanacak haklarınızdan olacaksınız.

Bu coğrafya da işler tersine çalışıyor bunu hiç unutmayacak aklınızdan çıkarmayacaksınız.

Size Protokol dediklerinde fakirleşecek cebinizdeki para enflasyon yoluyla buharlaşacaktır çünkü bu bir protokol değil bu bir siyasi talimat.

Rejim çatırdayarak çökmüştür

Size “Elimizi taşın altına koyacağız’’ masalını söylediklerinde daha da fakirleşecek açlığa adım atacaksınız.

Size her Özelleştirme masalını okuduklarında elinizde kalan son değerlerde ya beleşe elinizden alınacak ama sorunda orda durmaya devam edecektir.

Sorun rejimdir çatırdayarak çökmüştür herkes de bunu iliklerine kadar hissederek yaşıyor ama nedense kimse görmek istemiyor ısrarla 48 yıldır yaptığı gibi yaparak sorunun çözüleceğini sanıyor.

Hâlbuki her şeyin sonu olduğu gibi rejimlerin de bir sonu vardır.

TC kökenli oylar ana muhalefete kaydırıldı

Pekâlâ, sorunlara çözüm üretmesi gereken ana muhalefet ne yapıyor?

Fırsattan istifade ederek gerçeği toplumun önüne koymak yerine rejimin ömrünü uzatacak politikalara sarılıyor “Ben size hizmete talibim’’ diyor.

Yeşil ışığı da aldı bunun ilk işaretleri yerel seçimlerde görüldü ve TC kökenli oylar büyük bloklar halinde ona kaydırıldı Mağusa da % 20 oyu olan partinin oyları bir anda % 50’ye fırladı.

Böylece hem nüfusu saklamış oldular hem de “Bakın TC kökenliler Kıbrıslılara da oy verebiliyor’’ mesajını verdiler.

Sorun klasik yöntemlerle çözülemez

Türkçesi ana muhalefet yakın bir tarih de hükümete getirilecek ama bu yaşadığımız sorun çözülmeyecek çünkü yaşadığımız sorun klasik yöntemlerle çözülecek bir sorun değil.

Sorunun çözümü Kıbrıs sorunun çözümünde, TL’den kurtulmak, AB ailesinde yer almak ve uluslararası hukuka saygı göstermekten geçer.

İnanın gerisi beyhude çabadır toplumun ve geleceğinizin çalınması demektir.

Tercih tabi ki sizindir TL hiçbir yere varılamaz 48 yıldır yaşadığınız tecrübe de bunu öğrenmiş olmanız gerekirdi.

BM Genel Sekreterinden açık çağrı

Bakın size bir şey diyeyim asgari ücret sorunu çözülmeyecek bu tartışma hiç bitmeyecek çünkü rejimin işine öyle geliyor hem sorunu niye çözsün ki?

Sorunu çözerse sonra sizi nasıl oyalayacak?

BM Genel Sekreteri bir yıl içerisinde Kıbrıslılara sorunun çözümü için ikinci kez açık çağrıda bulundu ama Meclisteki hiçbir siyasi parti bunu duymadı duymamazlığa geldi onun yerine asgari ücret üzerinden siyaset yapmayı tercih etti.

Hükümet partilerini anlıyorsunuz da hükümete talip ana muhalefet partisi tınmadı bile. Genel Sekreterin çağrısına yanıt vermek yerine papağan gibi erken seçim çağrısı yapıyor sanki de yaşanan sorunlara çözümü varmış gibi.

Sorun çözülmezse göç hızlanacak

Değerli okurlar TL’nin yarattığı tahribata hiçbirisinin çözümü yoktur.

Gerçeklerden kaçtığımız ve dünyadan kopuk yaşadığımız sürece yaşam kalitemiz daha aşağılara gerilemeye insanlarımızın adadan göç etmesine sebep olurken ayrılanların yerini de taşıma nüfus alacaktır.

Yaşadığımız sorunlardan kurtulmanın yolu TL’den kurtulmak Kıbrıs sorununu çözmek ve AB ailesinde yer almaktan geçer bu böyle biline.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
323AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin