Çok değil: Güneyde yapılacak olan başkanlık seçimlerine haftalrar kaldı. Ardından Yunanistan ve Türkiye’de de seçimler var. Bir anlamda, seçimler sarmalına girdik. Her seçimin kendine has koşulları ile beklentileri var. Bizi de direk ilgilendiren yönleri de mevcut. Örneğin hala eğer birleşik Kıbrıs diye bir siyasal hedef varsa, Güneydeki seçimlerin önemli olması normal. Hat da seçimler adaylarının seçenekleri de gerçekleştirilecek güçte olsa, destekleme veya karşı olma yelpazesine de düşmek zorunlu olacaktı. Fakat, galibe Kuzey pek de bunlarla ilgilenmiyor. Elektrik kesintileriyle, Türkiyeden gelen ve anlamlarını düşünmeden kağosta konuşma fırsatı bulan şekilerle oyalanıyoruz. Kısaca çevremiz en az yaza kadar seçin dngüsünde geçeceği kesin. Hem karşıt hem de içeleştiğimiz koşulların adeta sarsıntılarıyla eğer ilgilenirsek yaşayacağız.
***
Kıbrıs cumhuriyeti başkanlık seçimlerine haftalar kaldı. Biraz daha fazla konuyla ilgilenmeye başladım. İkibinler öncesi uzun zaman takip ederek, öngörüler yapar, partileri tanıtır ve gelecekle alakalı da epey yazı sıralardım. Etrafta konuşurduk. Şimdi haftalar kalan başkanlık seçimine rağmen, resmen ilgi pek de iyi deyil. Kimine göre nemelazımcılık olurken, bazıları da olaya artık beklentilerin kalmamasına bağlama eylimleri var. Bir de medya sayesinde kalemşör veya sanal kesimin tatmin etme atışları dışında pek de güvenin de kalmamasının önemi elbet vardır. Hele de Kuzeydeki medya hala dibindeki Güney seçimlerinin alakasına sığınamadı. Oysa kuzeyde epey insan Kıbrıs cumhurieyti yurttaşıdır. Üstelik daha fazla hak alma çabaları da deyişik yönden devam ediyor. Bakmayın resmi atışlardaki “yoktur, biz artık ayrıyız” havalarına. Resmen Kıbrıs cumhurieyti yoktur ddiyenler dahi güneye gidip pasaport alma yurtaş kılınma için çaba gösterdiklerine hep raslıyoruz. Ama, güneyde hem de yurttaşı olduğumuz Kıbrıs cumhuriyeti seçimleri bizi alakadar etmez havasında durmayı da sürdürüyoruz. İki yüzlülük bize sömürge kültürünün yerleştirdiği acayip bir anlayış olarak burada da sırıtıyor.
Güneyde seçimler var. Gerçekten ilgi az. Belirtmeye devam etiğim gibi: kısa zaman öncesine dek katılan partiden savunduğu görüşe dek epey haber yorum prokramlar yapılıyordu. Gelecek Kıbrısa yansımaları öngörülmeye uğraşılıyordu. Şimdi bunlar adeta silikleşti. Adayların kim olduğu, kimin kazanma şansı savundukları görüşler pek de gündem ağına takılmıyor. Bazı rasgele durumlarda sohbet havası olsun diye konuşulur. Ben dahi geniş bilgiye sahip deyilim. Elbet yorum yap deseler konuyla alakalı yorum yapacak gazeteciden fazla yorum hem de doğru şekilde yaparım. Ama, gerçek olan güneydeki seçimlerdeki politik siliklik de olmasıdır. Farklılıklkar bulmak eskisi kadar yoğun deyildir. Kıbrısın Kıbrıs sorunuyla AB kısgacıyla girdiği ağ sonucu bazı gelişmelerde yetkileri daraltıldı. Bunu Hristofiyas döneminde acı şekilde yaşadık. Enerjinin özeleştirilmesine karşı çıkması nedeniyle patlatılan elektrik santrali olayı güneydeki dersi daraltı. Bir de Rusyaya karşı AB politikasında önemli zarar görse dahi tutum alamaması da seçeneksizlikleri AB Kıbrıs ikileminde sıkıştırdı. Dahası, Kıbrıs sorununda alınan kararlara karşın açıkça türkiyenin kuzeye yerleşmesi, son AKP hamleleriyle de toplum liderinin “tatarın” sokulduğu kılık da ilişki ikilemini direk Türkiye olarak karşıya kondu. AB toprağı yasalığına karşın seyirci kalmanın da moral bozuklukları epey yaygındır. Bir anlamda Güneydeki şimdiki Kıbrıs rejim ekseni koşulu kabullendirme normalliğine getirildi. Kıbrıs sorunu varken, eylimler birleşmeye dyeil de resmen Türkiyeleşme ile yeni dönemi de konuşur hale gelindi. Bunu zaten hepimiz biliyoruz da artık kanıtsanan koşullarda kimse seslendirmek istemiyor.
Özellikle AB süreci ve alınan kararların uygulanmaması, Kuzeydeki Türkiyeleşme hızlı süreci, güneydeki siyasal Kıbrıs aşmazının da oluşmasına neden oldu. Bizde de şu kolaylık dile dokundu: “Rumlar kabul etmedi, oysa gelecekte kabule yanaşmazlarsa, Türkiye ile karşılaşacaklar” söyleme kaçışımız gelişti. Bizi hiç sorgulamak istemedik. Hele aradaki durumlar ve yalanların tatlılığı epey bahanemiz olup kendimize deyil de iğneyi rumlara batırarak günümüze geldik. Şimdi de yapılan seçimlerde bir sonuç beklenmedidği için de ilgi de azaldı. Yeter ki ayni koşullar kalıp kazanmaya devam deniliyor..
Kıbrıs cumhurieytinin başkanlık seçimine haftalar kaldı. Birçok ülkedeki siyasal taplo aynen güneyde de görünüyor. Özellikle de Avrupa resmi. Birçok aday var. Farklılıkları mutlaka var. Fakat, net siyasal farklılıkları pek anlaşılmıyor. AB koşulları ve Kıbrıs sorunu daralan yelpazesinde politika yürütülüyor. Beklenti olmayınca elbet ilgi de yok. Kıbrıs sorunu için birtakım laflar denilir. Yeniden ısıtılma veya görüşülecek imgeleri kondurtulur. Ancak, herkesin kafasında öylesi derinletrilen hem de nile bile yapılan ltutumdan sonra nasıl yakınlaşma öngörmek te zorlandı. Zaten, güneydeki önemli kazanması beklenen adaylar hepsi görüşmeci heyetlerinde yer aldılar. Ayni politikanın ikinci ayağı. Güneyde parti tutma dışında fazla fark varmı pek net deyildir. Akel arayıştayken AB ile Kuzey ikileminde kendine destek bulamama sıkıntısıyla da boğuluyor. Kendi adayı yerine merkezi alandan aday seçmesi de tesadüf deyil, zorunlu hamle halinde gerçekleşti.
Kısaca, Kıbrıs cumhurieyti seçimleri haftalra sonra gerçekleşecek. İkinci tura kalacağı da kesin. Kişilikler tahmini yapılıyor. dİSİDEN iki adaylı ikinci tur ihtimali de yüksek. Ama, genel sorunlardaki sıkıntı probagandayı iş konulara çekti. Buda AB kurumsal gerçekliği sonucu da daraltıldı. Onun için siyasal tek tipleşme ile Neoliebral apolitikleşmenin meyvesi Kıbrısı da sardı. Bakalım son günlerde ilgi artacak mı?