TÜRKSAT uydusundan verilen ücretsiz hizmetin artık bir bedel karşılığında verileceği açıklanınca birtakım insanlar yani ana muhalefet yaygarayı kopardı “Amaç seslerini kısmakmış bu parayı ödeyemezlermiş” ana sloganları da “CTP susturulamazmış”
Demokrasi kavgası veriyorlar da biz mi görmedik
Duyan da ana muhalefetin rejime itiraz ettiğini sanır halbuki olay tamamen duygusal olup bir toplum mühendisliğini içermektedir.
Sokrates sorgulanmayan hayat hayat değildir diyeli asırlar oldu.
Ben de soruyorum işte CTP işgale karşımı geldi?
Kocaman bir hayır.
Taşıma nüfusa itiraz mı ediyor? Yine kocaman bir hayır.
Bilakis taşıdıkları nüfusun yasallaşması için insan hakları maskesinin arkasına saklanarak aleni yalan söyleyerek bu nüfus yapısını toplum ve Rumlar tarafından kabul edilmesi için en etkili kampanyaları onlar gütmektedirler.
Demokrasi kavgası mı veriyorlar? Yine kocaman bir hayır.
Ayartılmış Genel Sekreterle bir gece de hükümeti kuran onlardı
Unutulmasın ki UBP’nin ayartılmış Genel sekreteri ile sabahtan akşama yeni bir hükümeti Ankara’nın direktifleri doğrultusunda kurmuşlar topluma bu ayıbı da yine onlar yaşatmışlardır.
Basın özgürlüğünün gelişmesi için çaba göstermişler de haberimiz mi olmamış.
AFRİKA gazetesine yapılan linç saldırısında bırakın tepki göstermeyi tutuklananların serbest bırakılması için yasal düzenlemelerde dahi bulunmuşlar bugün oldu bu olayla ilgili herhangi bir kınama dahi yapmamışlar olayları da Meclisin perde arkasından gizlice seyretmişlerdir.
Meşhur göç yasasını Meclise taşıyan da onlardı
Dahası AFRİKA gazetesi faydalanmasın diye TAK haberlerinin ücretli olması için yasal düzenlemeyi de yapan siyasi bir parti olup basının ve sendikaların susturulması için çok büyük bir çaba içinde olmuşlardır.
Yine meşhur Göç Yasasını da Meclise onların taşıdığını unutmamak lazım.
Burada bir toplum mühendisliğinin daha ayak izleri vardır amaç ise mağduriyet politikası üzerinden muhalif insanları yanına almak ve yeni bir hükümet oluşumunda yer almaktır.
Pekâlâ siz ana muhalefetin Ankara’nın Kıbrıs’ın kuzeyinde yaptığı bariz müdahalelere rağmen Ankara’ya bir çift laf söylediğini duydunuz mu?
Ben duymadım.
Tarihin gördüğü en büyük işbirlikçi
Kusura bakılmasın ama UBP’yi eleştirmek muhalefet etmek değildir geçsinler bunları.
Kaldı ki her fırsatta o eleştirdikleri siyasi parti ile işbirliği içerisine girip toplumun defterini düren yasaları birlikte çıkarmıyorlar mı?
BİLİŞİM yasası CTP ve UBP’nin birlikte çıkardığı yasa değil midir?
Ya ikide bir de onlarla kurdukları koalisyonları nereye koyacağız?
Yenisinin de ayak sesleri duyuluyor zaten.
Kısaca bir toplum mühendisliği daha devreye sokulmuştur.
Tarihin gördüğü en büyük işbirlikçinin güya sesi kısılmış!
Bir şey de söylemiyor ya!
Rejimin yegâne güvenlik halkası
Rejimin bugünlere gelmesinde en önemli roller oynayanlar senaryo gereği aniden seslerini yükselttiler amaç belli muhalifleri etrafında toplamak.
İşgalcinin uydusundan ücretsiz yayın hakkı istiyorlar yani imtiyaz!
Kusura bakmayın ama ben burada bir yanlışlık görüyorum.
Bir dakika yahu bu TV Kanalı taşıma nüfusun burda konuşlanmasını hararetle savunan kanallardan biri hatta en katmerlisi bunlarda laf da çok bu işleri UBP’lilerden çok daha iyi yapıyorlar bayağı da iyi eğitilmişler işlerini çok iyi yapıyorlar.
Rejimin yegane güvenlik halkası Cumhuriyetçi Türk Partisidir.
Bunu her demokratım diyen herkesin de bilmesi elzemdir.
“Ne olacak onlar da güneye geçip bir kahve içerlerse”
Daha dün yerel seçimlerde ana muhalefetin adayı “Biz Maraş konusunda devlet politikası ne ise onu uygulayacağız” dememiş miydi?
Tüm bunlar yaranma çabaları olup rejimle açıkça işbirliğinin yapıldığını göstermiyor mu? Siz buna rejimin motor gücü de diyebilirsiniz.
Şimdi kalkmışlar bize timsah göz yaşları döküyorlar!
Daha 1-2 gün önce Kanalın değişmez adamı Sami Özuslu taşıma nüfusa haksızlık ediliyor onlar bizim vatandaşlarımız demiş meseleye sınıfsal yaklaşmalıyız deyip konuyu çarptırıp o da Tufan hoca gibi “Ne olacak onlar da güneye geçip bir kahve içerlerse” modunda masalımsı bir şeyler söyleyip bize taşınan nüfusun insan haklarından uzun uzun bahsetmişti.
Ama siz bunların ya da bu şahsiyetin canından malından mülkünden olan 200 bin Rum’la ilgili en ufak bir şey dediğini duydunuz mu?
Ben duymadım ama Federal çözümü savunuyorlarmış!
E Federal çözümle ilgili UBP’nin de içinde olduğu Meclis kararı var ama ne kadar savunduğunu görüyorsunuz işte.
Muhalif kesmi etraflarında toplama politikası
Rumların insan haklarını konuşmazlar ama taşıma nüfusu kabul edilmesi için sistematik bir şekilde hararetle savunurlar.
“Avrupa’ya da giden göçmenler varmış” diyor arkadaş ama bize onların yasal yollardan gittiğini saklayarak söylüyorlar tüm bunları.
Bir an önce hükümete gelmek için rejimin ayrılıkçı politikalarına hız vermişler.
Misyonları buraya Cenevre antlaşmalarına aykırı şekilde taşınan nüfusu bize kakalatmak için başvurmadıkları yol kalmamıştır.
CTP hükümete getirilecektir
Bu şimdi yapılan da bir toplum mühendisliği olup muhalif kesmi etraflarında toplama politikasıdır başka bir şey de değildir.
Çok açıktır CTP yakın tarihte hükümete getirilecektir.
Parti Genel Sekreterlerinin kendi sayfasında yaptığı açıklamanın da inanın zerre kadar değeri yoktur.
Bir arkadaşın belirttiği gibi antröner dururken masörün açıklama yapması gibi bir şey bu.
Hiç kimse de kusura bakmasın taşıma nüfusu savunan bir partinin savunulacak bir yanı olmadığı gibi varsın bunları savunacak bir kanal eksik olsun yani hepsi bitti yalan dolana mı inanacağız şimdi.
İşgalcinin uydusundan ücretsiz nemalanmak istiyor
Sokrates hayata dair her şey sorgulanmalıdır diyor ben de soruyorum.
Ana muhalefet partisi devletten çok ciddi mali katkılar alan siyasi bir partidir neden ödemiyor, neden ödemek istemiyor???
Dahası ana muhalefet partisi rakip gördüğü UBP kadar güçlü bir sermaye yapısı olan bir siyasi partimizdir.
Buna rağmen ödemek istemiyor işgalcinin uydusundan ücretsiz nemalanmak istiyor.
Ödemediğin bir şeyden neden hizmet almak istiyorsun?
“Ama diğerleri de ödemiyor” deyip işin içinden çıkamaz yanlışa yanlışla yanıt veremezsin kimse de kusura bakmasın.
Ödememe ısrarı tamamen bir şark kurnazlığı
Ama basın özgürlüğünü konuşmak isterseniz konuşalım AFRİKA gazetesine yapılan saldırı ve bugün yazarlarına yapılanlar BASIN’a açıkça bir saldırıdır.
Siz bu konuda sözde hukukçu genel başkanlarının bir tepki verdiğini gördünüz mü?
Ben görmedim işte tepki verilecekse buna verilmelidir gün geçmiyor ki yazarlarımıza dava okunmasın.
Konunun medya özgürlüğüyle pek bir ilgisi yok ödememe ısrarı ise bir şark kurnazlığıdır yani duygusal bir durumdur!
CTP varlıklı bir siyasi partidir
İşgalcinin uydusunu ödeme yapmayıp kullanmak istersen sadece kullanılır ve de günün sonun da çöpe atılırsın bilesin.
Kaldı ki CTP varlıklı bir siyasi partidir yani bu parayı da rahatlıkla ödeyebilecek güçte olmasına rağmen böyle bir yönteme başvurması herkesi düşündürmelidir.
Hem sesinin kısıldığını düşünüyorsan güney de RIK’ in kapısını niye çalmıyor Kıbrıs Cumhuriyetinden olan haklarını niye kullanmıyorsun diye sorsam?
Medya dünyasından olan bir başka arkadaşın “Kıbrıs Siyasi tarihinin gördüğü en büyük işbirlikçi” tespiti yerindedir ve onların içinde yer aldığı hiçbir eylem
başarıya ulaşmayacaktır.
Onların görevi ve misyonu eylemlerin gazını almaktır.
Külliye hareketi sonlanmıştır
işte gördünüz Külliye eyleminde 21 vekili olan ana muhalefet partisinin de katıldığı eyleme sadece 300 kişi katılmıştır Türkçesi ana muhalefet oraya insan getirmek için bir çaba göstermemiş çalışmamıştır.
Ardın da Tufan hocanın açıklamaları gelmiştir “Halk eyleme katılmadı n’pabiliriz” ve Külliye hareketi sonlanmıştır.
Budur işte bu ülkede ana muhalefet partisinin görevi.
Rejimin Güvenlik Halkası halka son oyunlarını oynamakta olup bu toplumu çökerten tüm temel yasalarda onların ayak izlerini görebilirsiniz.
ÇATI’nın çöktüğünü saklamak istiyorlar
Ülkede ÇATI da ZEMİN de çökmüştür ama onlar bunu saklamak rejime yaranmak için akla karayı seçmiş her yönteme başvurmuşlardır.
Bu ülkede ekonomik kriz yoktur ÇATI çökmüştür ÇATI.
Kriz kısa vadeli sorunlara denir 3 yıl boyunca devam eden şeye kriz denmez denirse bu bir softa şaşırtması olur.
Sorun UBP ya da yandaşları değil sorun rejim sorunudur.
Sorun bu ülkede asgari ücretin belirlenmesi değildir hatta asgari ücreti tartışmak rejimin ekmeğine bal sürmektir bal hem de en katmerlisinden.
TL’nin kullanıldığı yerde asgari ücreti 15 bin TL yapsan n’yazar çünkü 1 ay sonra 20 bin TL olmasını isteyeceksin unutulmasın ki her artış size kat ve kat pahalılık olarak geri dönecektir.
Burada da ana muhalefet partisinin TL’nin değiştirilmesi ile ilgili politikasını gören var mı?
Sorunun çözümü TL’den kurtulmak olup Kıbrıs sorununu çözüp AB ailesinde yer almaktır.
Gerisi hikayedir toplumun zamanını ve hayatını çalmaktır.
Konu medya özgürlüğünden çok onun üzerinden hükümete sıçrama politikasıdır.