yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeni yıla girdik - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeni yıla girdik – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Cumartesi saat gece yarısına gelip pazara geçerken, sadece Gün deyil, yıl da takvimsel olarak değişti. Artık 2022 yolandı. Yerine 2023 yılı geldi. Takvimsel olarak dün ile bir yıl öncesi birlikte kulanıma sokuldu. Yeni bir yaşımızın da yoluna girdik. Halbuki takvim sıçrarken ve yeniden Ocak ayı ile başlatılırken, zaman akışı aksamadan sürüyordu. Bir gün önce başlanan ertesi gün devam ediyor veya olduğu yerde kalıyordu. Böylesi zaman dilimi paradoksal gerçeklik de vardır. Tabi bir de sıçrama ile rakamsal üste geçmek ile yeni kuramının çakışıp çakışmaması da başka bir paradoksal ikilem olarak konuşulsa da yanlış olmaz. Deyişmeyen gerçek, takvimsel olarak bugün yeni yıla girdik. Dün eski yıl olarak tarihselleştiğidir.****

Yeni yıla girince hemen dilekler sunulmaya başlanır. Oysa dilekler ve beklentiler sıralanırken bir anlık gerçekler de sıfırlanır. Krizlerle yaşayan ve girilen yılda daha fazla derinleşme denilen kavram kulanılırken, alışılan yalan kulanarak kendini kurtarma veya duygusal tatminlik de yeni yıl mesajlarıyla da yaşatılmaya devam ediliyor. Gerçeklerden kaçıp dileklerle umut satmanın kapitalist pazarı iyi müşteri buldukça da devam edecektir.

Bizim memleket ise daha vahim durumda. Çünkü, plan yapamayan, kendi yönetimi kendi kararlarını alamadığı durumda, yerel öngörü yapmak da kısırlaşır. En basiti seçim öngörmek dahi burda deyil de Ankarada alınma durumu hep yaşandı. Makamcının geleceği de giderek Ankaralaştırıldı. Başbakan veya saraydaki deyil de Fuat bey ve şimdiki Metin beyin tutumuyla oalcakları kesin gibidir. Örnekleri geride braktığımız yılda çok acı ve acımaz denerek yaşadık. Sanırım en şahin Tahsin koltuk hikayesi veya üstelin taktimleştirilen atama yol hikayesi bunların en ibretlik olanlarıdır. Bu yüzden içten beklenti kırıldıkça yol Elçilik kapısına gidilmeleri artırdı. Öyle artırdı ki ilaç yokluğunu veya şehitlere mezar yapmayı elçilik odasında toplantıyla talep noktasına taşındı. Onun için öngörmek kolay da gerçekten öngörmek biraz zor. Erken seçim veya hüküemt değişimi, verilecek hibeler gibi birçok alanın yeri malum. Şimdiden birçok elçilik yasal belirsizliklerin, borçların da yüklenmesiyle ne yapacaklarını yardım isteme yolu olarak elçilikle temaslı olacakları da kesindir.

Demek ki bazı yeni yıl hesaplarımızda Türkiye gerçeğine de dokunmak ötesi bilmek önemlidir. Türkiyede de bu yıl seçimelrin yapılacağı gerçekliği de olunca, seçimle rejim geleceğinin de belirleme koşulu varlığı anlaşılınca, bizlerin Türkiye gelişmelerini bilme yanında okumamız da şart. Örneğin gelişen gericilik ve yobazlık çizgisinin ne olacağını Tatar veya Üstelden deyil Ankara seçimleri sonrasındaki koşula göre deyerlendirmemiz gerekecek. Zaten ilgili gerçekleri çok acı ve basit geçişlerle son dönemde yaşadık. Tutmaz denilen veya biz laiklik ezberinin nasıl bozulup da ses çıkmadığı örnekelrimiz oldukça kabarıktır. Tarikatların cirit noktasında olmaları, din işleri makamının etkili oluşu vakıflardaki Osmanlı rant ilişkisiyle iyice yapılanışları hepsi Türkiye siyasetinin Kuzey Kıbrısa vurulan dalganın ta kendisidir.***

Kıbrıs sorunu mu: son İsviçre denemesiyle de anladık ki iki toplum yalanıyla avunmak boşuna Tersinden alınan kurumsal yol ise öteki ötelenen gerçeklerin ta kendisidir. Şimdi de arada fedral çözüm için önümüzdeki aylarda gündem olacağı beklentileri ponpalanıyor. Bu artık bir anlamda oluşan gericileşme ve Türkiheleşme sürecinde bir avuntu moral enjektesinden öte bir şey deyildir. Kazara yarın görüşmeler denilince de foncularımız meydana çıkıp “iki lideri teşvik edelim” diyecekelr. Yani Tatarı teşvik edip federasyon bekleyeceğiz! Tıpkı bir zamanlar bazı şanlı gazetecilerin Ersin Tatarı desteklerken, onun Avrupa görmüş olmasını neden göstermeleri gibi.

Bunlar elbet yanıltıcı olmaya devam edilecek. Ama, sayıştaylığın elektrik kurumu raporu lveya kAsgari ücret belirlenmesi yerel seçimler sonlandığı için, belki açıklanır. Açıklanma başka da gerçekmi sorusu banbaşka olmaya da adaydır. Deyişmeden tartılışması gereken gerçek ise “yeni yıla girdik”. Haydi hayırlısı olsun. Belki ben de bazen güzel haberler de yorumlayıp kendimce moral bulurum. Ama, bir yıl daha yaşlanma durumu da sızıyla aklıma gelmesi de muhtemeldir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin