BM Genel sekreteri’nin son 2-3 yıl içinde Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Kıbrıs’la ilgili tüm raporlarına hakim olan bazı saptamalar vardır:
BM parametrelerine dayalı çözüm zemininden sapmalarda ısrar edenler vardır!
Kıbrıs kamoyunun (her iki toplumda da) çözüme dönük inancı zayıflamaktadır!
Taraflar, müzakereler için henüz ortak bir zemin elde edebilmiş değildir!
BM Genel Sekreteri’nin yukarıda vurguladığı saptamalar, Kıbrıs’ta oluşmakta olan tehlikeyi haber veren ‘sarı renkli uyarı’ anlamına gelmekteydi.
Yani, Genel sekreter’in, bu süre içindeki çabalarına eşlik eden bu saptamalarla, Kıbrıs sorununun resmi taraflarını, ilgili kamuoylarını ve Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgilenen uluslararası aktörleri uyarmaya çalıştığı anlaşılıyordu.
Elbette, uyarıyı anlayıp, kendilerine göre adım atan aktörler vardı!
Ama bu uyarının yeterli olmadığı, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’ta görevli BM Bariş Gücü’nün görev süresini uzatan 2674 (2023) sayılı kararından anlaşılmaktadır.
Bu kararla, BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Barış Gücü’nün görev süresini, tarihinde ilk kez 1 yıllık bir süre için uzatmıştır.
Yani, sürekli olarak 6 aylık dönemler şeklinde yapılan uzatma kararı, bu sefer iki katı olacak şekilde, 12 aya çıkarılmıştır.
Şimdi, bu gelişmenin perde arkasına bakalım.
İlk adımda, BM Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün 15 Haziran 2022 – 12 Aralık 2022 dönemini kapsayan faaliyetleriyle ilgili olarak hazırladığı ve 3 Ocak 2023 tarihinde açıklanan Raporu’nu görüyoruz.
Rapor kısaca, Kıbrıs’taki durumun ciddi tehlikeler yarattığı ve toplumlararası müzakerelerin kısa vadede başlatılmasına dair bir beklentinin gerçekçi olmayacağı mesajını içeriyor.
Genel Sekreter, bu nedenle Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda, BM Barış Gücü’nün görev süresinin, her zaman olduğu gibi 6 aylık bir süre için uzatılmasını önermiştir
Buraya kadar şaşılacak bir durum yok. Rapor sunuluyor ve kamuoyuna açıklanıyor!
Bundan sonraki süreçte, Genel Sekreterin Raporu BMGK üyelerinin elindedir.
Diğer konularda olduğu gibi, Kıbrıs’la ilgili BM GK kararları da öncelikle tasarı halinde hazırlanıp GK toplantısında oylamaya sunuluyor.
Kıbrıs’la ilgili olan karar tasarılarının hazırlanmasında, belirli bir süreden beri, kısaca P3 diye tanımlanan ve Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi arasında yer alan Birleşik Krallık, ABD ve Fransa genellikle etkili olmaktadır.
Ne diğer iki daimi üye, yani Rusya ve Çin, ne de Güvenlik Konseyi’nin seçilmiş ama geçici üyeleri, Kıbrıs’la ilgili karar tasarısı hazırlamıyor!
Kıbrıs’ın Batı kulübü üyeliğinin resmiyet kazandığı 2004 yılından bu yana, Güvenlik Konseyi’ne sunulan karar tasarılarının Birleşik Krallık, ABD veya Fransa tarafından hazırlanmasında çok fazla şaşılacak bir durum yoktur.
Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün statüsü ve faaliyetleriyle ilgili olan ve 30 Ocak 2023 tarihinde toplanan BM Güvenlik Konseyi’ne sumulan karar tasarısı, Birleşik Krallık tarafından hazırlanmış ve 2674 sayılı GK kararı olarak oybirliğiyle kabul edilmiştir.
Bu kararın geçmiştekilerden farkı ise, yukarıda da belirtildiği gibi, Kıbrıs Barış Gücü’nün görev süresini, alışılagelmiş 6 aylık bir süre için değil, 12 ay uzatmış olmasıdır.
Diğer unsurları bakımından, bu kararın yakın dönemde bu konuda alınan GK kararlarından farklı olduğu pek söylenemez.
Ama Güvenlik Konseyi kararında, BM Barış Gücü’nün görev süresi bakımından alışılagelmişin dışına çıkılması, irdelenmesi gereken bir konudur.
Bu değişikliğin ardında bazı önemli gelişmelerin veya beklentilerin olduğu söylenebilir:
- Seçimler:
Belki de, 2023 yılının ilk yarısında, Kıbrıslı Rumlar’ın yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nde ve Türkiye’de yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle, BM, Kıbrıs’ta çöken müzakere sürecinin canlandırılmasını olanaklı görmediği için Barış gücü’nün daha uzun bir süre görev yapmasını öngörmüştür. Aslında BM Genel Sekreteri raporunda tarafların, seçim ve benzeri iç meselelere odaklaştıklarını ifade etmektedir.
Ama, Kıbrıs ve Türkiye’de yapılacak seçimler ile müzakere süreci arasında bir ilişki kurulabilse bile, bunun tek başına, BM Barış Gücü’nün görev süresini ikiye katlamayı niçin gerektirdiğini açıklamak mümkün değildir. Geçmişte de benzeri durumlarla karşılaşılmış ama Barış Gücü’nün görev süresni 6 aylık dönemler şeklinde uzatma geleneği bozulmamıştı.
Ama bu seçim meselesi ilginç bir unsurla da ilintilidir. Bu, daha ziyade, Kıbrıs’ın güneyinde değil, Türkiye’de yapılacak seçimlerin önemini hatırlatmaktadır. Türkiye’de yapılacak seçimler sırasında veya sonrasında, bazı uluslararası güçlerin Türkiye üzerinden yürütmeye kalkışabileceği manipülatif bir girişime karşı bir önlem olarak, Birleşik Krallık (ya da Batı ittifakı) hazırladığı tasarıda, Kıbrıs sorununu böyle bir ortamda tartışmanın merkezinden uzaklaştırmayı pekala planlamış olabilir.
- Müzakerelerin yakın bir zamanda başlatılması ümidinin kaybolması:
Her ne kadar da BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi, toplumlararası müzakereleri hala daha Kıbrıs sorununun çözümü için tek gerçekçi yol olarak görmeye devam etse de, 2017 yılından bu yana ve özellikle son üç yılda yaşananlar müzakere sürecinde en azından orta vadeli bir tıkanmanın var olduğunu göstermektedir. Daha da önemlisi, ‘müzakereler yoluyla barışçı çözüm modeli’nin ufukta görünen bir hedef olmadığı kanaatinin, sözle dile getirilmese bile, uluslararası toplum tarafından ciddi bir gelişme olarak ele alınıyor olması yabana atılmaması gereken güçlü bir olasılıktır. İşte bu nedenle, uluslararası toplumu uzun süreli bir tıkanmaya hazırlamak ve Kıbrıs’ta öngörülemez bir kazaya karşı BM’yi aktif bir unsur olarak devreye almanın ilk adımı olarak, Barış Gücü’nin etkinliği daha uzun bir süre için garanti altına alınmıştır.
- BM Güvenlik Konseyi’nin devre dışı bırakılmasına dönük çabalar:
Ukrayna-Rusya savaşı aslında çoktandır, Batılı devletlerin ve NATO’nun dolaylı olarak yer aldığı uzun vadeli bir karşıtlaşmaya dönüşmüştür. Türlü taktik ve strateik nedenlerden ötürü henüz NATO orduları savaş alanında doğrudan doğruya yer almasa bile, Batı ittifakı kademeli olarak savaşın çeşitli alanlarında Rusya’ya karşı daha aktif şekilde insiyatif üstlenmektedir. Bilindiği gibi, BM GK Ukrayna konusunda herhangi etkili bir kararı, Rusya’nın vetosu nedeniyle alamamaktadır. Ukrayna-Rusya savaşının daha da derinleştiği bir ortam, Batı ile Rusya arasındaki tüm köprüleri yıkacağı için, Ukrayna’ya ilişkin olanların dışındaki bazı alanlarda da BM GK’nin insiyatifini, benzer şekilde kaybetmesi muhtemeldir.
BM GK’nin Kıbrıs’ta konuşlu Barış Gücü’yle ilgili karar alamaz duruma düşmesi, yukarıdaki nedenlerden ötürü oldukça mümkündür.
O nedenle, Kıbrıs’ta 1960 Cumhuriyeti’nin garantörlerinden biri olan Birleşik Krallık hükümeti tarafından hazırlanan karar tasarısında, Barış Gücü’nün görev süresinin 12 ay olarak önerilmesi anlamlıdır.
- BM Barış Gücü’nün etkinliğini sınırlama çabaları:
Bilindiği gibi KıbrıslıTürk tarafı ve Türkiye hükümeti uyum içinde ve TC eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan iki-devletli çözüm/kalıcı bölünme siyasetinin bir gereği olarak, BM Barış Gücü’nün statüsünde değişiklik talep etmektedir. Kısaca, BM’nin Kıbrıs’taki her iki tarafı iki ayrı devlet olarak muhatap alarak, Yeşil Hat’tı uluslararası bir sınır olarak kabul etmesi talep edilmektedir.
BM, ilgili Güvenlik Konseyi kararları gereği bu talebi reddetmiştir.
Buna rağmen, Türkiye hükümetinin desteğiyle, KıbrıslıTürk tarafı, ısrarla BM Barış Gücü’nün faaliyetlerini kısıtlayacağını ve belki de görev yapmasına engel olacağını ısrarla ilan etmektedir.
İşte, Birleşik Krallık tarafında sunulan ve BM GK tarafından oybirliğiyle kabul edilen karar tasarısı, Yeşil Hat’tın uluslararası sınır olarak kabul edilmesi yönünde yürütülmekte olan çabalara ve bu çabalar çerçevesinde Kıbrıs Barış Gücü’nün faaliyetlerini kısıtlama niyetlerine karşı önlem almaktadır.
Yukarıda sıralanan tüm muhtemel olasılıklar dikkate alındığında BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’ta ‘güvenlik’ durumunun kritik bir aşamaya evrildiğini fark ettiğini ve Genel sekreter tarafından yapılan tüm ‘sarı renkli’ uyarıların işe yaramadığını gördüğünü, ve bu nedenle alışılagelmişin dışına çıkarak, BM Barış Gücü’nün görev süresini 12 aylık bir dönem için uzatarak ‘kırmızı alarm’ verdiğini anlıyoruz.