Bu olay 12 Şubat Pazar günü Boğaz Tepe Tatil sitesinde oldu. O gün adanın dört bir tarafında cenazeler kaldırılıyordu. Toplum büyük bir travma – yas yaşıyordu. Ardına bunu yazıp zaten bozuk olan moralleri daha da bozmak istemedim. Bu yüzden yazımı 1 hafta sonra yazma kararı aldım.
Yazımın sonunda sorun çıkaranın kim olduğunu da kamuoyuyla açık açık paylaşacağım ki herkes kim olduğunu öğrensin. Sahte demokrat kimliğiyle insanları kandıramasın.
Şeytani bir planla önce Belediye’ye başvurdu
Söz konusu zat ağaçları kesmek için önce şeytani bir planla İskele belediyesine başvurdu. Belediye onun ne yapacağını anlayınca lojistik destek vermeyi reddetti.
Çünkü budama adı altında katliam yapacaktı ve belediyeyi bu işin içine katmak istiyor, işin içinden sıyrılmaya çalışıyordu.
Bu durumda kimi kime şikâyet edecektiniz?
Belediye Başkanı tavrı ile oyunu bozunca, özelden hizmet aldı ve sinsice planını bir Pazar uygulamaya koydu.
Niye Pazar?
Ülkede bütün usulsüz işler hafta sonu yapılır
Çünkü ülkedeki bütün usulsüz işler Cumartesi- Pazar günleri yapılır. Örneğin kaçak inşaatın temelini mi atacaksınız? Hafta sonu bu işler için en uygun günler. Denize kaçak iskele mi yapacaksınız? O da hafta sonu günü yapılır.
İşte doğa katili için en uygun gün Pazar günüydü çünkü ortada o gün bir yetkili yoktur. Arasanız da bulamazsınız, ertesi gün bulsanız da artık bir işe yaramaz çok geçtir, çünkü olan olmuş torba dolmuştur.
Pazar günü bir kış günü ve burası da bir tatil sitesi olduğundan sitede kimsecikleri bulamazsınız.
Dahası herkes o gün Mağusa’da adanın dört bir tarafından gelenlerle cenaze kaldırdığı için bütün dikkatli gözlerden uzaksınız ve kimsecikler ne yaptığınızı göremez.
Biraz nezaket gösterse toplumun yas tutup travma yaşadığı bir günde bunları yapmazdı ama doğa katilinde nezaket veya insanlık ara ki bulasın.
Herkes cenaze kaldırırken o sitede sessiz sedasız ağaçları kaldırıyordu
Diyeceğim o ki herkes o gün cenaze kaldırırken o ortadan ağaçları kaldırıyordu.
Hâlbuki daha kısa bir süre önce ülkemizde yaşanan büyük orman yangınında “’Ciğerlerimiz yanıyor’’ diye sözde feveran edenlerdendi.
İnsanın maskesi işte böyle günlerde böyle anlarda düşüyor ve kişinin gerçek yüzünü en yalın biçimde görebiliyorsunuz.
Pazar sabahı büyük bir gürültü ile uyandım. Acı acı motor sesleri geliyordu. Yukarı çıkıp pencereden baktığımda dev iş makinelerinin bahçemize girdiğini ve ağaçları katletmeye başladığını gördüm.
Çalışanları bir tetikçi gibi kullanıyorlar
Hemen Polisi arayıp dışarı çıktım ve müdahale ettim. “Ağaçları kesemezsiniz, izniniz de yok’’ dediğimde söz konusu zat “Bu ağaçları kesmek için izin mizin gerekmiyor’’ deyip hakaret etmeye başladı.
“Delilerle uğraşamazmış!’’
Öyledir bu işler, bu tipler için kişinin parasını alana kadar beyefendisiniz, sizden seçkin insan yoktur. “Buraya sizin gibi insanlar lazım’’ deyip paranızı aldıktan sonra da artık size her türlü kötülüğü ve hakareti yapmakta serbesttirler.
Oradan nemalandığı için de sizi bir engel olarak görür, siteden kaçırmak için de ellerinden ne gelirse yaparlar.
Bunun için, çalışanları bir tetikçi gibi kullanırlar.
İşine gelmeyenlere “Deli’’ diye hitap ederler ama inanın onun bile manasını bilmezler.
Evet bayım, sizin gibi kural tanımayanları durdurmak içindir deliliğimiz.
Bize evleri aracı olup da satan emlak sektörü komisyoncusu bal Hasan’dan bahsediyorum. Adam aracı olduğundan her işten yüklü komisyon alıyor. Sitedeki işlerden de her fırsatta nemalanmak için fırsat kolluyor.
“Restoran ne oldu?’’
Site projesinde yer alan “Restoran ne oldu?’’ diye hak arayan kişilere de ayni mealde yaklaştı hep. Kendi yalancılığını örtmek için “Deli’’ yakıştırması yapıp a insanları siteden bu şekilde soğutup kaçırmaya çalışıyor.
Böyle davranarak kime hizmet ettiğini bilmiyoruz ama aldığı komisyonlara doymamış olacak ki kendisine yeni rant alanları yaratmak istiyor.
Adam simsar olunca kafası hep böyle çalışıyor işte.
O zamanlar bize evleri satarken de restoranın bize ait olacağını söyleyip oradan elde edeceğimiz gelirle sitede aidat ödemeden krallar gibi yaşayacağımızı vaat etmişti ama işin öyle olmadığı ortaya çıktı.
Yanıt vermedi kaçıp gitti
Beni kışkırtıp kavga çıkarmak istiyordu ama kendisine değil etrafındaki adamlara güveniyordu. Bana kinliydi, çünkü geçmişte KIBRIS gazetesinde kamuoyu önünde yaptığımız tartışmada dersini almış ve sorduğumuz sorulara yanıt vermek yerine bırakıp kaçıp gitmişti.
Daha önce de sitede başkanlık yapmış ve yasal olmayan işlere imza atmıştı. Koruma altındaki Selvi ağaçlarını katlederek o zaman da odunlara el koymuş ve o işlerden para kazanmayı tercih etmişti.
Doğaya ihanet üstüne ihanet ediyorlar
Sitede yapılan ağaç katliamından dolayı site toplam üç kez ceza almış, sitenin siciline böyle bir ayıbı yazdıranlardan biride o olmuştu. Sözde hepsi de varlıklı iş insanlarıydı ama gözleri bir türlü doymuyor, yaşadıkları yere ve doğaya ihanet üstüne ihanet ediyorlardı.
İnsan hiç yaşadığı yerdeki ağacı keser mi yahu?
Ayıptır ayıp!
“Odunları satıp siteye para kazandıracağız’’
İş bununla da bitmiyor, bu insanların vukuatlarında denetçiden hesap kaçırmak da var.
Söylediği tek bir şey var, danalar gibi burnundan soluyup ayni şeyleri tekrar tekrar söyleyip duruyor: “Ağaçlardan elde ettiğimiz odunları satıp siteye para kazandıracağız, bu ağaçlar için izne ihtiyacımız yok.’’
Çünkü evler satılmış, komisyonlar alınmış, sitede nemalanacak başka bir şey de kalmayınca 23 yılda büyüttüğümüz ağaçlara sıra gelmiş.
İşin bir diğer yanı da şuydu ev de bir hava kesmeyip orgazm sorunu yaşayanlar iki de bir de ağaçları bu şekilde katlederek rahatlamaya çalışıyordu. Bunu da ben söylemiyorum sosyologlar söylüyor.
Ne kuş kaldı ne de ağaç
Bize evleri satarken ise şöyle demişti “Düşünsenize sabahları cıvıl cıvıl, kuş sesleri arasında uyanacaksınız.’’ Şimdi ise ne kuş ne ağaç, odunları satıp para kazanacaklarmış, akıl ki ne akıl!
Polis gelince onlara okkalı bir yalan söyledi. “Gördüğünüz gibi onun dışında burada itiraz eden yok’’ dedi. Hâlbuki burası bir tatil sitesi olduğundan kış ayında bizden başka kimse yok.
23 yılda site tam 3 kez cezaya çarptırıldı
Dahası dikkat çekmemek için site üyelerine mesaj atıp sadece budama yapacağını söylemiş ve esas amacını ise saklamış.
Polise “Selvi kesmiyorum, Hurma kesmiyorum bu ağaçlar koruma altında değil’’ diye savunmaya geçti hemen. Bu da bir yalandı, çünkü 23 yılda orman dairesi tarafından site tam 3 kez cezaya çarptırıldı.
Polise Hurma ve Selvi ağaçlarını kesmeyeceğini söyleyince Polis, Benjamin ağaçlarının koruma listesinde olmadığını bu durumda bir şey yapamayacağını söyledi ama “diğer ağaçlara dokunmuş olsaydı onu anında tutuklardım’’ demeyi de ihmal etmedi.
Polise ağacın her yerde ağaç olduğu ve korunması gerektiğini, orman ve ağaç fakiri olduğumuzu, bu gidişle de oksijensiz kalacağımızı söylerken, o bana bunların listede bitki olarak geçtiğini söyledi.
“Yapmayın memur bey, iki kişinin gövdesini zor tuttuğu bir şey nasıl bitki olur?” dedim ama dinletemedim.
Yeşil Allaha emanet
Konu şuydu; mevzuat öyle söylüyor, yasal bir boşluk bırakıyor ve bu güzelim ağaçları da böylesi canavar ruhlu insanların insafına terk ediyordu.
Yani Orman Dairesi, Çevre Dairesi, Polis hepsi kâğıt üzerinde kuruluşlar ve yeşil de Allaha emanet!
Hâlbuki bu ağaçlar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin şehir içindeki ana yollarını en güzel şekilde süslüyor. Şehirlere güzellik katıyor ve oksijen pompalıyor.
Rüştünü ispat eden tescilli bir ağaç katili
Yani bir yasal boşluk var ve doğa katili bunu kullanıyor işte. Kısaca, en güzel yaptığı işlerden biri bu. Hayatı yalan ve yalanı hep bir başka yalan takip ediyor.
Tabi adamı kınayamazsınız, yapısı böyle. Dediğim gibi insanlar asrın acısını yaşayıp çocuklarının cenazesini kaldırırken, o gidip de acılarına ortak olma yerine katlettiği ağaçların cenazesini kaldırıyor.
Bu ayıpla yaşamayı kendi tercih etmiş. Hâlbuki insanlık gösterebilir ve en azından o işi o gün için erteleyebilirdi ama bir an önce ağaçları ortadan kaldırmak güdüsü ile fırsatı kaçırmadı.
Düşman askeri gelse bunun yaptığını yapmaz
Şimdilerde ise katlettiği ağaçların odunlarını satmak için yoğun çaba harcıyor, mesai yapıyor ve şikâyet etmek için arayan öfkeli site sakinlerinin telefonlarına da çıkmıyor. Çünkü özünde suç işlediğini çok iyi biliyor ama kinine ve hırsına yenik düşmüş. Tescilli bir ağaç katili olduğunu göstererek rüştünü ispat etmiş.
İnanın düşman askeri gelse bunun siteye yaptığı tahribatı yapmaz. Tablo o derece acıklı yani!
Ağaçları kesiyor kuru bir oduna çeviriyor
Üstelik benim evimin önünü ve çevresindeki tüm ağaçları katlederken kendi evinin önündeki ayni ağaçlara dokunmuyor, çünkü kendisi gölgede oturmak istiyor ve başkanlığın sunduğu yetkileri suiistimal ediyor. Havuzun önündeki evimin önünde ne kadar ağaç varsa hepsini hırsından katlediyor, sitenin en görkemli yerinin içine ediyor, husumet içinde olduğu herkesin ağacını kesiyor ve kuru bir oduna çeviriyordu.
Tek bir amacı var; bizi siteden soğutup kaçırmak! Çünkü yaptığı işlere çomak sokup konuları basına taşıdığımdan beni engel olarak görüp bu şekilde kaçırmaya çalışıyor.
Öfkeli site sakinleri
Hafta içinde sitede yapılan katliamı duyan bazı site sakinleri geldi. Öfkeliydiler ve ağlamaktan beterdiler. Protesto etmek için aradıklarını ama telefonlara çıkmadığını, bakmadığını söyleyip şikâyet ettiler.
Öyle ya artık yazda gölgede saklanacakları bir yer kalmamış. Güneşin tam ortasında kalacaklar, mangal çeviremeyecekler, tavla oynayamayacaklar, sohbet edemeyecekler ve orada oturamayacaklar.
Hâlbuki ben hepsini bir mektupla uyarmış olabilecekleri yazmıştım. Onlar ise “Bize sadece masum bir budama yapacağından bahsetti’’ dediler. Ama olanların artık geri dönüşü yok.
Her şey iklim krizinin yaşandığı bir dönem de oluyor
Tüm bunlar iklim krizinin yaşandığı bir dönemde oluyor. Her ağaca kritik biçimde ihtiyaç duyulduğu bir dönemde. Sitenin bin bir zorlukla büyüttüğü ağaçlar para ve rant uğruna katlediliyor.
Bir başka sorun ise sitede yapılması gereken onlarca iş varken hiçbirisini yapmayıp sadece para ve rant getirici işlere odaklanıyorlar. Para hırsı gözlerini kör etmiş!
Ülkede site mafyaları türemiş
Ülkede birçok sitede buna benzer sorunlar yaşanıyor. Site mafyaları kol geziyor ve buralarda yaşayan yabancı insanlar sorunlarını anlatacak bir merci bile bulamıyor. Yani olayın toplumsal boyutu da var ama ortada bu sorunları çözecek bir siyaset erbabı muhatap yok.
Yağma Hasan’ın böreği
Site sakinleri artık aidatlarını ödemeyeceklerini zaten istenilenin de yarısını verdiklerini söyleyip serzenişte bulundular. Ben de onlara, “Zaten niye ödüyorsunuz ki?’’ diye sordum.
Öyle ya, sitede bir de aidat masalı var.
İnsanlar hâlbuki elektriğini, suyunu, çöp vergisini devlete ödüyor ve geriye ise bir tek yeşilin korunması kalıyor. Onları da durmaksızın kestiklerinden aidat ödemenin bir manası kalmıyor.
Yağma Hasan’ın böreği söylemi en çok da bizim siteye yakışıyor!
“Odunlardan para kazanacağız’’ diye tutturdu
Adama bak yahu bize ev satıp aldığı komisyonlar da yetmemiş olacak ki bizi bir de ömür boyu haraca bağladılar. Yediği naneye bak sen “Odunlardan para kazanacağız’’ diye tutturdu ve her yerde papağan gibi ayni şeyleri söylüyor.
Utanmazlığın da bir sınırı var yahu.
Kuzuyu kurda emanet ederseniz
Bir lafım da site de yaşamını idame ettirenlere olacak: E siz kuzuyu kurda emanet ederseniz, sonuçlarına da katlanır çeyrek asırda büyüttüğünüz ağaçlarınızı kaybedersiniz. “Kendi yaşadığı yerin ağaçlarını kesen insanlar’’ olarak da anılarak bu utançla yaşamaya mahkûm olursunuz!
Sizi bunlara karşı uyarmış ve ne olduklarını göstermiştim. Uyarılarımı dikkate almış olsaydınız bugün bir ormanın içinde gıpta edilecek bir çevrede yaşayacak ve gelecek nesillere de örnek olacaktınız.
Şimdi ise kelaynaklar gibi güneşlin ortasında oturmaya mahkûm olacaksınız.
Nam-ı değer bal Hasan
Sitede yaşayan insanlara çağrımdır: Ağaçlarınızı kesip odun niyetine satıp para kazanmayı düşünen insanları orada tutmayın. Tutmaya devam ederseniz geri kalanlar da kesilecek, paranız çarçur edilecek ve dahası tarih sayfalarında kara bir lekeyle anılacaksınız.
Bunlara aidat adı altında para vermeyin. Çünkü bunlara verilecek en iyi ceza ödememektir. Dertleri imanları paradır. Sitenin gelişmesi ve güzelliği için en ufak bir kaygıları yoktur.
Verdiğiniz aidatlar da sözde çalışan ama aslında sadece tetikçilik yapan kişilere gitmektedir. Şöyle ki; her gün sadece var olan yeşili vahşice parçalayıp orada çay kahve içip vakit geçirerek ustalarından aldıkları talimatla da sizi ikide birde rahatsız edeceklerdir. Yaşadıklarımız da tecrübeyle sabittir, bu böyle biline!
Bu kişinin ağaçları hunharca katledenin kim olduğuna gelince, eski Ticaret Odası Başkanı Hasan İnce, nam-ı değer bal Hasan’dı.
Bize bir masal anlat
Ona daha önce basın yoluyla KIBRIS gazetesinde sorduğum ama yanıtlamadığı bir sorum vardı: Bize evlerle birlikte sattığını söylediğin ve güya bizim olan restorana ne oldu?
Ona bu soruyu son kez soruyorum ve bir başka sefer başka bir yerden soracağımın da bilinmesini isterim.
Lütfen bize yanıt ver. Masal anlatacaksan da anlat ama içinde Ali Osman olmasın!