Türkiye Suriye depremi üzerinden 21 gün geçti. Belli ki bu daha da etkileriyle tartışılacak durumda. Bazen eski bazen geçmişteki tetbir, olay anındaki tutum ve sonrası birlikte konuşturuldu. Şimdi Türkiye depremde, geride kalan ağırlıklarla yaşam devam ederken, şimdi de sonrasının eleştirileri açıklanan her karar sonrasında da genişliyor. Bu konuda bazı kıyaslar da yapılmaya başladı. Bu konuda birkaç örnekle de konuya yaklaşmaya çalışacam.
****
Portekizin başkenti Lizbondur. Ortaçağdan Kapitalizme geçerken, yönetim şekli monarşi olup kilisenin de yoğun etkisi olduğu tarihte, korkunç bir deprem yaşandı. Önce Deprem Lizbonu yerlebi eder. Ardından tusunami oluşur. Deniz 3 kez sularını yukarıya doğru yükseltir. Sonra yangın çıkar. Lizbon yerlebir eder. Kral, yardımcısına şehri yeniden oluşturması görevini verir. Birçok bilim kesimi ve teknik örgütlerle birlikte girişime başlanır.
Kilise ile bilim, Ortaçağ karanlığı ile aydınlanma mücadelesi de başlar. Kilise, konuya dini gerici gözle yaklaşır. Tanrının cezalandırdıfğını açıklar. Oluşan aydınlanmanın dine karşı olma düşünncesi ile inancın tahrip olduğu saldırıları başlar. Buna karşın, öteki kesim de binaların yapısından tutun, şehirdeki diyer yanlış ve eksiklikleri gündeme taşır. İmarla birlikte yoğun tartışmalar olur. Birileri “tanrının cezalandırması” aydınlanma bilimsel kesim de “yapılan yanşlış ve kulanılan kaderciliğin olumsuzluluğunu söyler. Kazanan bilim ve aydınlanma oldu. Lizbon şehri alınan derslerle ve bilimin kullanımıyla yeniden oluşurken, Portekiz genelinde feodalizim kaybetmeğe başlandı. Artık bilim ve aydınlanma gericiliğin önüne geçip Lizbon yeniden oluşturuldu.
****
Şili, Alyande seçimi kazanırken, büyük bir deprem oldu. Dikat edin, yine karşımızda Şilide katledilen ve barışçıl sosyalizme geçişin önemli çdeneyimcisi Salvador Alyende geldi. ALyende oluşan deprem sonrası Şilide önemli bir yeniden yapılanma başlatı. Şilinin deprem kuşağında olduğu ve sık sık büyük depremmlerin yaşandığı gerçeği ile harekete geçdti. Demokratik mesleki örgütleri ve kamu yönetimini birlikte araştırmaya yönelti. Uygun zeminler ve depremin yıkıcı nedenlerini iyice analiz yaptı. Yer zemini fizilibiytesi geniş fay hatlarında gerçekleştirildi. Daha sonra kamu ve özel ile öteki demokratik örgütlerin katılımıyla depremle mücadele yapıları oluşturdu. Konut yapınından yapılacak yere, şehirleşme şekileri hepsini bir potada ama geniş örgütlenme katıllımıyla ooluşturdu. Ülke çapında bunları kulanmaya çalıştı.
Şili örneğine herkes baş vurdu. Önemli bşr çalışmaydı. Bu çalışmaya orduyu da direk katı. Hat da acıdır Pinoşeti de bu konuda görevlendirdi. Pinoşetin ABD adına ALnendeyi katlediği sonrasında yaşanan paradokstur. Fakat, Pinoşet tüm ALyende kamusal oluşumlarını ve sosyal hareketlerini yok ederken, deprem konusun daki çalışmalarını devam etirdi. Böylelikle Şili dünyada sunulan depremle alakalı önemli örnek oldu. Birçok büyük depremi çok az hasarla geçirmesindeki en önemli rol katledilen aAlyende sürecinde geliştirilmesi de siyasal bakımdan sosyalizmin nedenli önemli olduğunu da yeniden kanıtladı.
****
Gelelim Türkiyeye: Türkiye depremi üzerinden 21 gün geçti. Hala deprem sürecindeki yanlışlar fışkırmaya devam ediyor. Örneğin, son gelen haber epey düşündürücü. Kızılay çadır satı. Deprem yerinde çadır ihdiyacı haykırışları çığlık gibi yükselirken, bu konuda eskiden önemli imgesi olan Kızılay şimdi eldeki çadıları bazı örgütlere satarak para alması gündeme bonba gibi düştü.
Bir başka yeni tartışma olayı da şu: deprem sonrası yeniden yapılanma soruları sorulurken, bizat Erdoğanın kararnamesiyle Orman ve meralar da yeni yapılara açılacağı tarımm arazilerinin de imarlaşmaya verileceği söylendi. Bir anlamda depremdeki bazı eleştiriler ayuka çıkarken, Erdoğanın kararnamesiyle adeta yangına benzin dökme gibi geldi. Üstelik sakıncalı denilen veya kamusal alanlar ifadelerinin şimdi yeniden rantla birlikte konuşulmasını da tetikledi.
Elbet belli ki çocuklar konusu da ilerde çok sızlatacak. Birçok çocuğun kayıp olduğu veya bazı çocukların alınıp tarikatlara verilişi, hele de daha dün altı yaşındaki kızını evlendiren tarikata da çocukların verildiği bilgileri endişeleri alevlendiriyor. Buda ilerde zaten epey kuşkuların olduğu deprem yeri kimsesiz veya bakıma muhtaç çocukların eskiden organ mafyası veya bazılarına satılma adına el konma bilgilerine şimdi de diyanet tarikat ekseni de eklendi.***
Görüldüğü gibi seçilen her doğal afet örneğinde siyasetin rolü da önemlidir. Siyasetsiz değerlendirmek mümkün deyildir. Daha kötüsü, sonrasında bile düşüncelerin siyasal fırsatçılıkla ele alınması veya depremin yıkımından sonra rejimlerin deyişmek zorunda kalma ikilemi ilerde Türkiyede de tartışılacak. Hamleler olacak. Hatırlayın Gölcük ve Düzce depremlerini: eskisi gibi olmayacak dendi. Daha iyi olacak ifadeleri kesin şekilde kulanıldı. Maraş depremine gelince, eskisi gibi olmadı da daha kötü örneklerle de karşılaşmamız da tesadüf deyildir. Rant aktarma ve kolay kazanmanın islamofaşşizmin örneği olarak çoktan tarihe girdi.