yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEmperyalizmin çifte yüzü, Suriye depremi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Emperyalizmin çifte yüzü, Suriye depremi – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Altı Şubatdan beri genelikle dünya yaşanan depremi konuşuyor. Ardından yardımlar da düzenlemektedir. Deprem yıkıcılığı ile beceriksizlikler yanında, çürüyen sistemin de artık adı konulmaya başlandı. Depremin coğrafi yeri Türkiye ve Suriye. Bubu bizim ve TC medyası dışında genelikle herkes kulanıyor. Fakat, en basitiyle, yapılan yardımlara gelince ağırlıklı hem de çok ağırlıklı bölümü Türkiye olmaktadır. Daha da düşündürücü olanı, Türkiye ve Suriye ekseninde olup içiçe giren deprem yıkıntısına karşın Türkiye sınırından Suriyeye yardımın engelemesidir. Devamını da  aşağda özetleyecem.

****

Son günlerde depremle kalkıp yatıyoruz. Ama her konuda olduğu gibi ısrarla egemen güçlerin görüşleri dışına da çıkmamaız için gereken yapılıyor. Türkiye ode olanları epey yazıdır yazıyorum. Fakat, içiçe giren deprem yıkıntısındaki Suriyeye pek dokunan olmuyor. Sistemin iki yüzlü durumunu en basit konuda yaşadık. Yapılan yardımların önemli kısmı Türkiyeye oldu. Diyelim ki ağırlık orada olduğu için normal karşılansın. Fakat, özellikle batı ülkeleri Suriyeye doğrudürüs yardım göndermediler. Sadece son olarak Beyrut üzerinden italya az bir yardım aktardı.

Suriye sırf ABD ve israilin istediklerini yapmadığı için senelerdir hem abluka hem de savaş halinde tutuluyor. Kuşatılıp adeta ölüme mahkum edilmeğe uğraşıldı. Cİhatcıları özellikle Türkiye üzerinden Suriyeye sokup ELnusra ve IŞİD yoluyla iktidarı almaya uğraştı. Korkunç anbargo uygulandı. Sezar adıyla ABD anbargosu tüm dünya ülke ve şirketlerine dayatıldı. Suriye bu nedenle harap hale getirildi. Keyfi geldiğinde füze yağdıran israili söylemeye gerek yok.

Suriye bu savaş koşulları yetmezmiş gibi Pandemi dönenini de anbargolar altında geçirdi. Batılı devletler ilaç dahi ülkeye göndermediler. ABD açık şekilde Şam hava alanına inecek uçaklara sigorta yapılmamasını sağladı. Ancak, cihatçılara özellikle Türkiye kanalıyla da yardınlar aktarıldı.

Ayni tutum şimdi de deprem sürecinde yaşanıyor. Türkiye SUriyeye kamyonların gitmesine izin vermiyor. Tahsin tipi bir bahane uyduruyor: idlipteki ve Afrindeki cihatçıların izin vermediğini bahaneleştiriyor. Halbuki bölge TC ordusunun kontrolunda. ENgeler dedikleri de dünyanın Terörist örgüt diye damgalatığı, fakat kerhen yardım yaptığı örgütlerdir. Suriye doğal olarak gelen yardımı devletin dağıtmasını veya kontrolunda olmasını istiyor. Batılılar ise buna da yanaşmıyor.

Benzer baskılar uygulanırken, Suriye resmen sıkıştı. Mazot benzin sıkıntısı var. Araç sayısı da az. Üstelik gelmeyen yedek parçalar nedeniyle de yenilenemiyor. Esski konumlarıyla işletilmeye çalışılınıyor. ABD hepsine anbargo koydu. Yardım edeni resmen cezalandırıyor. Deprem falan da dinlenmedi. Hesapta ABD bazı hafifletme kararı deyip açıklasa da bunların da iki yüzlülük olduğu hemen açığa çıktı. Şam hava alanına inmeyecek ardımlar Türkiye kapılarından da gönderilmeyince, söylenenin anlamı da kalmadı. Kolay deyil iki yüzlü Emperyalist olmak.

Suriye zorda. Binlerce insan öldü. Yardım gelmiyor. Eldeki araçlar ise kurtarmayı oldukça ağıra sürüklüyor. Fakat, yardım gelmiyor. Geliyormuş gibi yapılıp da nice kural konulup gelemiyor. Arap ülkeleri ve Rusya iran Venezuela gibi devletler bir miktar yardım gönderdi. Lübnan dayanamayarak isyan yaptı: “Madem Şama göndermiyorsunuz, Türkiye de kapıları açmıyor diyorsunuz, Ozaman Beyrut hava alanına getirin, biz göndeririz” dediler. Sadece şimdilik italya Beyrut hava alanına ufak yardım gönderdi. Garip deyil mi italyadakibaşbakan da faşist. Hani sosyaldemokrat veya demokratik liberal liderli batı bu konuda hala sesiz. En anormaliği ise bizim babrış elçisi dediğimiz Guteres açıkladı: Halepin böylesi yıkım içinde olduğunu bilnmiyormuş! Guteres de resmen en hafifiyle dalganın acı şakalı şeklini yaşatıyordu.

Tüm bunlar ve benzerleri ilgili gerçeği deyiştirmiyor. Deprem türkiye ve SUriyede felaket yaratı. Yardımlar Türkiyeye akarken başta Türkiye depremin şiddetini yaşarken dahi Suriye kapılarını aşmadı. Cihatcılar ve kendi kontrolundaki milislerin engelediği bahanesine düştü. Birileri hala Suriye Suriye sorununun sözünü ediyor. Depremde Ermenistan sınırı dahi açılırken, Suriye Sınırında olanlar, batının resmen yıkım insan utanç politikası yaşanırken, yarın nasıl hatırlanacağı da malum.

Bir de şu paranoya hortladı. Türkiyedeki deprem sonrası olanmn yağmalarda birçok kesimin katılmasına karşın faşist ve gericiler hemen Suriyeliler tekleşmesiyle ırkçılıkla Suriyelilere karşı öfkeyi yönlendirmeye çalışıyorlar. Bir anda insani dayanışma güzelikleri ile faşizmin kulanım fırsatı içiçe girme tehlikesini de gösterdi. Suriyeye yardımının gitmemesine sağlamak, içte Suriyeli mültecileri suçlama tavırları, Ortadoğudaki yakınlaşma duygularının nasıl faşizmin pençesinde rehin olacağının acı görünümüdür.

Kısaca, depremin atresi Türkiye ve Suriye. Ama algıda Türkiye var. Suriyede deprem denilen yerde dâhin yardım yok. Böylesi siyasal gerçeklik de ne yazık yaşandı. Emperyalist iki yüzlülüğün adeta yeniden üretilen deprem versyonunu acıyla izlemekteyiz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin