Bugün Kıbrıslı Rumlar ve yaklaşık 700 Kbrıslı Türk Cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandık başına gidiyor. Toplam 14 adayın yarışacağı seçimlere katılımın yüksek olması bekleniyor. Bu vesileyle bu yazımızda Kıbrıs Rum siyaset sahnesini ve yakın Kıbrıs tarihinde siyasi partilerin geçirdiği ideolojik dönüşümleri ele alacağız.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu Kıbrıs Rum toplumunda derin bir çatlağın açılmasına yol açmıştı. “Bağımsız Kıbrıs” ile “Enosis” arasında arafta kalan Kıbrıslı Rumlar ne Kıbrıs Cumhuriyeti’ni benimsedi, ne de Enosisi gerçekleştirebildi.
1974 yılında Yunan Cuntasının darbesi ve Türkiye’nin adanın %37’sini ele geçirirken Yunanistan’ın sessiz kalması, ayrıca, 1974 öncesinde bağımsız Kıbrıs devletinin yarattığı iç dinamikler sonucunda toplumun geçirdiği kısmi dönüşüm, Kıbrıs Rum toplumunda 1960’tan beri görülen yarılma ve ikircikli duruma son noktayı koydu.
Kıbrıslı Rumlar bundan böyle Kıbrıs devletini “koruyucu bir kalkan” olarak görüp Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dört elle sarılacaklardı.
Bu zor süreç içinde yeni bir siyasal bilinç oluştu. Yunanistan ile birleşmeye hedefleyen milliyetçilikten Kıbrıs Rum milliyetçiliğine (Devlet Milliyetçiliğine) geçildi.
Geçmişten miras kalan “Makariosçular-Grivasçılar” ayırımı retorik düzeyde devam etse de, Kıbrıs Rum devlet milliyetçiliği ister Makariosçu olsun, ister EOKA B kökenli kişileri bünyesinde barındırsın, bütün siyasi partilerin ortak ideolojisi haline geldi.
Sadece Makarisçu olarak bilinen DİKO ve EDEK gibi partilerde değil, DİSİ gibi, bünyesinde eski tarz Helen milliyetçilerini de barındıran -özellikle EOKA B’den gelenler- partilerde de devlet milliyetçiliği güçlü bir akım oldu.
AKEL, 1960’lı yıllarda zaman zaman Enosis talebini dile getirmişse de, genel olarak Kıbrıs’ın bağımsızlığının “korunmasını ve tamamlanmasını” savunan bir parti olduğundan, 1974 sonrasında bağımsız Kıbrıs fikrinin en ateşli savunucularından biri olmakta zorluk çekmedi.
Bu girişten sonra, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kıbrıslı Türkleri doğrudan ilgilendiren şu soruyu sorarak yanıt aramaya çalışalım: Kıbrıs devletinin Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde ve güç paylaşımına dayalı federal bir yapıya kavuşturulması konusunda partiler nasıl bir tavır içindedirler?
Başka türlü sorarsak, Kıbrıs Rum devlet milliyetçiliğini bensimseyen siyasi partilerin Kıbrıslı Türklerle ortak bir yurt ve ortak bir devlet tahayyülü var mıdır?
Bu soruya açıklık getirebilmek için günümüz Kıbrıs Rum toplumunda devlet milliyetçiliğinden söz ederken neyi kast ettiğimize açıklık getirmeliyiz. Önce bir farkı ortaya koyalım: Devlet milliyetçiliği, Enosisçi-Helen milliyetçiliğinden farklıdır. Helen milliyetçiliği Kıbrıslı Türkleri ontolojik olarak dışlarken, devlet milliyetçiliğinin iki ayrı boyutu vardır: Kıbrılsı Türkleri dışlayan boyutu ve Kıbrıslı Türklere potansiyel olarak açık olan boyutu.
Kıbrıslı Türkleri dışlayan boyutu, Kıbrıs Türk toplumunu Kıbrıs devleti içinde bir azınlık olarak gören veya siyasi eşitlik temelinde Kıbrıs devletinin coğrafi esasa göre federalleşmesine karşı çıkan boyutudur.
Kıbrıslı Türkleri kucaklayan boyutu ise iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal devlete açık olan boyuttur.
Çok açıktır ki, devlet milliyetçiliği DİKO ve EDEK gibi partilerde Kıbrıs Cumhuriyeti devletini Kıbrıslı Rumların tek başına yönetmeye devam etmesi şeklinde zuhur ediyor. Kıbrıslı Türklerle güç paylaşımına dayalı ortak federal devlet fikrine rağbet edilmiyor. EDEK bunu açıkça ifade ederken, DİKO sözde federayon diyor ama “doğu içerik” şartını koşup federal çözümü yokuşa sürüyor.
DİKO’dan kopanların Karoyan başkanlığında kurdukları DİPA da benzer bir yaklaşım içindedir.
Bu partiler seçimlerde Nikos Hristodoulidis’i destekliyorlar.
Seçimlere bağımsız aday olarak katılan eski DİKO’cu Yorgos Kolokasidis ile kendi adayıyla yarışan ELAM ise Kıbrıslı Türkleri açıkça azınlık olarak tanımlıyorlar. Ekoloji Hareketi de uzun yıllar bu görüşte idi ama yakınlarda başkan değiştiren parti son zamanlarda çoğulcu bir görünüm kazandı. Üyelerini seçimde serbest bırakan Çevrecilerde Kıbrıslı Türkleri hem azınlık, hem de siyaseten eşit görenler var.
1976 yılında Glafkos Kliridis tarafından kurlan DİSİ’ye gelince. DİSİ, bünyesine EOKA B kökenli milliyetçileri katarak yola çıkmıştı. Fakat Glafkos Kliridis karizmatik kişiliği ve liberal eğilimleriyle partiyi siyasi eşitlik temelinde federal devlet anlayışına bağlı tuttu.
Bu noktada belirtmekte yarar vardır ki, Türk tezi olan iki-bölgeli federasyon fikirnin ilk destekçilerinden biri Glafkos Kliridis olmuştu. Daha 1974 Ekiminde Lefkoşa’da Agro galerisinde yaptığı konuşmada tek gerçekçi çözümün iki bölgeli federasyon olduğunu söylemiş ve bütün şimşekleri üstüne çekmişti. Partinin tarihi lideri Klirdis’in Annan Planına “evet” demesi, DİSİ’nin federal çözüm partisi olduğuna dair imajı daha da güçlendirdi.
Gelgelelim, Nikos Anastasiadis’in cumhurbaşkanı seçildiği 2013 yılından beri, özellikle de Crans Montana’da yapılan son Kıbrıs Konferansı’nın sonuçsuz dağılmasından sonra, partinin federal çözüm konusunda sertleştiği görüldü. Bunda, DİSİ tabanının milliyetçi eğilimleri ve partinin federalist elitleri arasında her zaman var olan uçurum kadar, son zamanlarda lider kadroları arasında Kliridis ekolünden uzaklaşanlar olması da etkili oldu.
Nikos Anastasiadis’in federal çözüm konusunda isteksiz davranması parti içinde zaten var olan “red cephesini” daha da güçlendirdi. Örneğin, DİSİ başkan yardımcılarından Haris Georgiadis 3 Ocak 2021 tarihinde “Neo-Realismos” (Yeni Gerçekçilik) başlıklı bir yazısında, Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin egemenlik ve iktidarının Kıbrıslı Rumların elinde kalması ve Kıbrıslı Türklerle paylaşılmaktan kaçınılması gerektiğini yazdı. Bu tavır aslında DİKO ve EDEK’in tavrıdır.
DİSİ cumhurbaşkanlığı seçimlerine bölünmüş olarak giriyor. Düne kadar DİSİ üyesi olan dışişleri eski bakanı Nikos Hristodoulidis seçimlere DİKO, DİMAR ve EDEK’in desteğinde bağımsız olarak giriyor. Hristodoulidis, Kıbrıslı Türlerle siyasi eşitlik temelinde kurulacak ortak bir federal devlet fikrine zaman zaman gönderme yapsa da, özünde bu çözüm formülüne sıcak bakmıyor. Kıbrıslı Türklerin federal organlara etkin katılımını benimsemiyor. DİKO, DİMAR ve EDEK’in yanısıra, DİSİ’nin milliyetçi kanadından da destek bulması tesadüf değildir.
DİSİ ise seçimlere parti başkanı Neofitos Averof ile giriyor. Averof, Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde aynı devlet çatısı altında yaşama fikrine yatkın biridir. Fakat partisinin tabanında hem federal çözümü destekleyen, hem de karşı çıkanlar vardır. Bu yüzden, DİSİ’den Hristodoulidis’e oy kayacağı kesindir. Kritik soru, Hristodoulidis’in DİSİ’den hangi oranda oy alacağıdır. Bu sorunun cevabını seçim akşamı sandıklardan çıkan sonüçlardan öğreneceğiz.
Federal çözüm konusunda en net tavır alan parti AKEL’dir. AKEL, Kıbrıslı Türklerle barış içinde bir arada yaşama ve siyasi eşitlik temelinde egemenlik ve güç paylaşımının hayata geçirilmesi konusunda kararlı bir tutum sergileyen tek partidir.
Seçimlere Nikos Anastasiadis’in baş müzakerecisi Andreas Mavroyannis ile katılması başlarda şaşkınlık yaratmışsa da, parti mekanizması seferber edilerek AKEL’in üye ve dostlarının büyük bir kısmının Mavromatis’e destek olması sağlanmıştır.
Seçimlere bağımsız olarak katılanlar arasında Lefkoşa’nın efsane belediye başkanı Lellos Dimitriadis’in oğlu Ahilleas Dimitriadis ve Kıbrıs Üniversitesi eski rektörü Kostas Hristofidis de vardır. Bu partisiz adaylar çok net ifadelerle iki-bölgeli, iki-toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal devlet fikrini desteklediklerini söylüyorlar. Ne var ki, her iki aday da sınırlı bir desteğe sahiptir. Fakat Ahilleas Dimitriadis -ki AKEL Andreas Mavroyannis’n adaylığında karar kılmadan Dimitriadis’in adaylığını konuşuyordu- sergilediği performansla %4-5 arası bir oy alması bekleniyor ki, bu, mevcut koşullarda azımsanacak bir rakam değildir.
Seçimin iki turlu olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Hiçbir aday ilk turda %50’yi aşamayacaktır. Kamuoyu yoklamaları bunu gösteriyor. Ayrıca, Nikos Hristodoulidis’in ikinci tura kalacağı da kesinleşmiş görünüyor. İkinci turda kiminle yarışacağı ise tam bir belirsizlik arz ediyor. Averof Neofitos ile Andreas Mavroyannis ikincilik için kıran kırana bir mücadele içindedirler. At başı giden bu iki adaydan kimin ipi göğüsleyeceğini ancak bu akşam öğrenebileceğiz…