yaklaşımlarÖzkan YıkıcıEcevit'den Kılıçdaroğlu'na kısa doğaçlama - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ecevit’den Kılıçdaroğlu’na kısa doğaçlama – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Hafta içinde rüzgar gibi deyil de fazla ses getirmeyen bir Kılıçtaroğlu geliş gidişi oldu. Öyle bir zamanda geldi ki ilgi görmemesi veya medyanın konuyu öne çıkarmaması mümkün deyil denecek koşulalrda gerçekleşti. Fakat, olmaz denilenler oldu. Önmümüzdeki seçimlerde kazanma şansı olan, siyasal ifadesindeki sosyaldemokrat kesimin adada bolca oluşu gibi durumlara rağmen, geliş gidiş oldukça sesiz şekilde gerçekleşti. Medya pek haberleştirmedi. Resmi partielr suskunluk modundaydı. Şu Avrupa gazetesinin yayınladığı resim de olmasa, konuyla alakalı akılda pek bir şey kalmayacak derecede oluşan ziyaret oldu. Bahane falan demiyelim. Hele Avrupa gazetesinin hava alanındaki kaçışları içeren resim, bizi bize ihbar eden gerçekti. Ötlikliğin, korkaklığın, yalakanın ve teslimiyetin nerelere geldiğinin acı uzun kitaplı bbasit görüntüsü oluyordu. Halbuki Türkiyedeki seçimlere yaklaşık iki ay kaldı ve Kıılıçtaroğlunun da kazanma şansı fena deyildir.

Yaşanan bu gerçekler üzerinden aklıma kısa bir doğaşlama ile sosyaldemokrat dosyasına iki liderlik bir yaklaşımı yapmak iyi olacak gibi geldi.****

Ecevit ile Kılıçtaroğlu ilişkileri ile K. Kıbrıs dosyasına girelim. Ecevit konusunu Yetmişdört seksen yılı bölümünü şimdilik bir yana brakıyorum. Kıbrıs müdahalesi sonrası özellikle yaşanan TC ve K. Kıbrıs sosyaldemokrat ikilemlerine şimdilik öteleyelim. Bu ilerde yorumlamayacağım anlamına gelmiyor. Kisincır önerileri, Türkiyeye gidip de Ecevitle görüşecem denip de başlarına neler geldiği, Avrupa ekonomik topluluğu önerileri ve Ecevit duruşu, Kıbrıs öğrenci yurtlarının kapatılması gibi önemli tarihsel yaşananları şimdilik öteleyerek seksen cunta dönemiyle bazı hatırlatmalara başlayalım.

Türkiyede 12 Eylül cuntasıyla yasaklanan liderler gibi Ecevit de yasaklı oldu. Hat da kısa dönem hapis de yattı. Bir karşılık mesajı vermek iiçin 83 yılında K. Kıbrısa gelir. En çok desteklediği Denktaş ve UBP onunla görüşmedi. Yardımcı da olmadı. Fakat, başta TKP ve KTÖS oldukça uğraş verip yapılan mitinke katılım sağladılar. Belediye başkanı Mustafa Akıncı onu belediyede Beyaz güvercin resimleri ve Livanenin şarkılarıyla karşıladı. En azından hem cunta hem de Ecevit hayranlığı kısgacında Ecevit yanında duruldu. Ama Ecevit onca desteğe karşın TKP başta olmak üzere hiç denecek derecede destek verdi. Hep Denktaş yaında durdu. Hat da yapılan mitinkte bazı beklentielr vardı. K. Kıbrısta “bağımsızlık” ilanı bekleniyordu. Ecevitin Federasyon çağrısıyla destek umuldu. Pek de alınmadı.

Ecevit tüm devamındaki siyasal yaşamda K. Kıbrıs sosyaldemokratların yanında durmadı. Kıbrıs konusundaki görüşleri net olmasına rağmen de K. Kıbrıslı sosyaldemokratlar da anlamak istemedi. Hep umut edildi. Bu kırılmanın önemli dönemi doksanlar oldu. AB ve Amerikan bazı merkezi düşünce kuruluşları  yeni süreç için raporlar hazırlıyorlardı. Kıbrıs konusunda da aklımda kaldığı kadar 4 düşünceli siyasal gelecek prokram açıklandıydı. Bunlardan biri de K. Kıbrısın resmen Türkiyeye iljhak edilip, iç işlerinde özerk olma öneriliydi. Ecevit hemen bunu havada kaptı. Başta KTÖS olmak üzere önce şaşkınlık sonra da tepkiler oldu. Yine de TKP çevreleri hala net tavır koymayıp, Eceviti yanlarına çekme umuduyla fazla gürültü çıkarmadılar. Kırılma ise resminin asılı olduğu KTÖS duvarından indirlme hamlesiyle karşılık buldu. Sonradan Ecevit daha bir K. Kıbrıslı sosyaldemokratlardan uzaklaştı. Öyle ki ikibin yılında başbakanken, UBP TKP hükümetinin bozdurulmasında dahi rol aldı.

Burada ince bir noktayı da hatırlatalım: tüm bu gelişmelerde nedense K. KIbrıstaki çevreler bazı önerilerin AB merkezli olmasını hiç kabullenmediler. Görmek istemediler. K. Kıbrısın Türkiyenin özerk içişleri bağımsız oluşunun AB ve ABD düşünce kuruluşlu gerçeğini hiç seslendirmediler. Sadece Ecevit noktasına dek uzatılar. Buda bazı daha önemli konulardaki eksiklikte de görüldü. ANN planında da olduğu gibi.*****

Gelelim Kılıçtaroğluna: Kılıçtaroğlu CHP başkanı olduğu günden beri ayni politikanın daha da uzaklaşan yörüngesinde gerçekleşti. Denktaşcılık ve fetihçilik çizgisiyle devlet içi Kemalist noktasında oturdu. K. Kıbrıstaki sosyaldemokratlarla alakası pek olmadı. Burada oluşan gelişmelere pek dokunmadı. Denktaşcı bakış açısıyla destek ve politik tabusal devletçiliğe devam dedi. Bunun sonucu K. Kıbrısta olan birçok sosyaldemokrat TC kökenli CHP Denktaş veya UBP destekçisi olarak rol oynadı. Ne yazık CTP başta olmak üzere de AKP işbirlikçilikle ters yönde rol aldıkalrı da kesin. Her gelişmede bu karışıklık yaşandı ve yaşanmaya devam ediliyor.

Son Kılıçtaroğlu ziyareti ise nedenirse densin, resmen yaşanan süreçteki K. Kıbrısın geldiği nokta ve TC resmi bakışının ortak aynasındaki görünendir. Halbuki iğneği bizim tarafa bastıracak olursak, en azından ziyaret nedeniyle temelde dönüşüm olma şansı olmasa da bazı konnuların öne çıkarılması önemliydi. Örneğin, bazı insanlarımızın Türkiyeye sokulmama duyrulması, Türkiyeninb AKP müdahaleriyle gelinen son durum, seçimler döneminde buradaki oy kulanacak olanların da başına nelerin gelme tehlikeleri, gelecekte kurulması gereken ilişkiler gibi konular gündeme taşınması olanağı kulanılma şansı vardı. Hele de Türkiyedeki seçim süreci ve onca anormalliklere karşın Kılıçtaroğlunun kazanması halinde bazı temaslar için adımlar atılma şansı oluşabilirdi. Oysa brakın bu sıraladıklarımızı, haberi dahi yapmama medya duruşu ve ilgili muhalif partilerin en azından hamle anlamında hiç kıpırtıları gerçekleşmedi. Böylelikle Kılıçtaroğlu normal vatandaştan da daha geride bir geliş gidiş yaptı. Avrupa gazetesi nedenli kaçınıldığını, korkulduğunu ve “aman görünmeyelim” duruşlu resimler bu gelişin normalin de gerisindeki bir toz bulutu braktığı sonucunu getirdi. Zaten Türkiyeli çevrelere de şunu uyaralım: Kılıçtaroğlu bu konuda epey zayıf. Sanki bu alanı Erdoğana braktı. Sadece K. Kıbrısta deyil, Suriyeden Rusyaya her alanda aybni yanlışlar eksiklikler devam etmektedir. Yine de Kılıçtaroğlunun kazanma şansı olduğu bir rejim seçimine gidiliyor. K. Kıbrısa gelip gitmesi mutlaka önemli olması gerekirdi. Haberi ve kazanırsa K. Kıbrısa nasıl etki göstereceği tartışılmalıydı. Önemli koşul durumuydu. Kimse kulanmadı. Hele sosyaldemokrat sayfaya pek de iyi bir ortak örnek vermedi.

Kısaca, Kıbrıs Türkiye politikasında resmi tabusal zırhını hala koruyor. Tartışılmaktan çok uzak. K. Kıbrısta ise resmen sömürgeleşmenin ilhaklaşma dönemindeki teslimiyet talimat ekseninbde nasıl çürüyüp korkulerlar örüldüğü sonucu yaşandı. Muhalefet partielrinin dahi korkarak ilişki kurmadığı, işbirlikçi koltukçuların ise deyişme karşısında hemenb Kemalist gömleği giymek için elerinin dolabın kapısınba doğru sesizce gidip geldiği günleri yaşadık. Kılıçtaroğlunun dış politik ve K. Kıbrısın geldiği sömürgesel ilhaklaşma sonucu bu geziyle aslında gayet mükemmel Avrupa gazetesi resmiyle de yaşandı. Ama, konuşmyarak da bunlar yok sayılarak tarih yürümeye devam ediyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin