Kıbrıs iktibasHare YakulaKadın deneyimleri ile sömürgecilik arasındaki ilişki - Hare Yakula
yazarın tüm yazıları:

Kadın deneyimleri ile sömürgecilik arasındaki ilişki – Hare Yakula

Yeniçağ podcastını dinleyin

Erilleşmiş dünya düzenine ve uluslararası siyasete dair radikal tespitlerde bulunan Cynthia Enloe, yaratılmış kadınlık ve erkeklik dayatmalarına dikkat çeker. “Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler” kitabının yazarı Enloe, toplulukların birçoğunda kadınlara ideolojik önem atfettiğini saptar. Kadınlara dair ideolojileri destekleyen genel görüş şekillerini sıralar. Okuyucuya farklı görme biçimleri kazandırır.

Kadınlar, tüm ulusun değerlerini nesilden nesle aktaran temel ‘araçlardırlar’. Kültür aktarıcılarıdırlar. Topluluğun gelecek nesillerini yetiştirenler, kabaca ‘milliyetçi rahim’lerdirler. Üzerinde tahakküm kurulabilenlerdir. Çoğu zaman ise kişiliksizleştirilirler.

Soy bağı baba ile aktarılmaktadır. Geçmişten günümüze aktarılan bu gelenek devam etmektedir. Toplumların tümünde halen ataerkil düşünce hâkim. 1463’te Kıbrıs Kralı II.James adadaki Lüzinyanların, Venedikli tüccarlara ve asillere bağımlı olmaya başladığı bir dönemde Venedikli Caterina Cornaro ile evlenme kararı alır. Bu Lüzinyanlar açısından bir tehdit olarak görülmez çünkü soy bağını devam ettirecek olan erkek yani II. James’di. Venedikliler ise adaya ilgi duydukları için bu evliliğe itiraz etmez. Halbuki her iki taraf için de bu evlilik siyasi bir stratejidir.

Olaylar farklı gelişir. II. James beklenmedik bir şekilde ölür. Vasisi olan oğlu III. James de bir yaşına gelmeden ölür. Kraliyet makamı Caterina’ya kalır. Bir süre sonra Caterina baskılara dayanamayıp tüm yönetsel haklarını para karşılığı olduğunu gösteren belgeleri imzalayarak Venedik Cumhuriyeti’ne devreder. Böylelikle Kıbrıs, evlilik yoluyla resmen Venedik Kolonisi olur. Kadınlar, asimilasyona ve sinsi yabancıların kendilerine eklemlemesine karşı dirençsiz olabilirler. Caterina Cornara ülkesinin çıkarı için kullanılan stratejik bir nesneye indirgenmiştir. Duyguları dahil yok sayılıp sömürülmüştür. Geçmişte yaşanan olayları feminist bakış açısıyla gözden geçirmeyi ihmal etmemeliyiz. Sömürgeciliğe karşı direnmenin ve gerçek bir tarih oluşturmanın küçümsenmeyecek yöntemlerinden biri de budur.

YKP Örgütlenme Sekreteri Halil Karapaşaoğlu’nun gündeme taşıdığı bir fotoğrafla sömürgeci anlayışa dair daha fazla deliller toplayabiliriz. Fotoğraf 1975’e ait. “Adapazarlı Mehmet Akbulut ile Larnaka’lı göçmen kızlarımızdan Sıdıka Hasan evliliğin ilk adımını, tanıştıkları Atatürk Göçmen Yurdunda attılar.” Fotoğrafta Sıdıka’nın boynuna asılan Türkiye bayrağı ve nişanlandığı erkeğin boynundan tutuşuna karşılık Sıdıka’nın omuzlarının düşüklüğü, tepkisizliği, teslimiyeti dikkat çekicidir. Sıdıka fotoğrafta ifadesizliğiyle görünmez olmuştur. Tıpkı soy bağında etkisiz olduğu gibi. Fethi tamamlanan topraklara sembolik olarak dikilen bayrak gibi fethedilmiş, sahiplenilmiştir. Aşağılanmıştır. Türk erkeğine tabidir. 1974 sonrası adanın ikiye bölünmesinin ardından çekilen bu fotoğrafı sadece ataerkillik, eril tahakküm, Carol Pateman’ın Cinsel Sözleşme, Barış Ünlü’nün Türklük Sözleşmesi kavramlarıyla açıklamaya çalışmak yetersizdir. Fotoğraf, ancak; yukarıda bahsettiğim kavramları eksik etmeden sömürgeci, sömürülen, kolonyalizm kavramları da kullanılarak gerçeğe-günümüze yaşanan bu güne ışık tutabilir. Frantz Fanon’un “Yeryüzü Lanetleri” kitabına bakarak sömürgeciliğin ve sömürge halkları üzerindeki psikolojik sonuçlarının analizi ile ilişkilendirilmelidir.

Kadınların araçsallaştırıldığı diğer bir alan ise milliyetçi projelerdir. Milliyetçilik birçok kadına siyasi aktör olma alanı tanımaktadır. Kadın, milliyetçi projelerin başarıya ulaşmasında araç olarak kullanıldıktan sonra eski konumuna geri dönmektedir. Bazı milliyetçiler ırkçılık ve sömürgeciliğin kurbanları olmuşlar; diğerleri ise ırkçılık ve sömürgeciliğin uygulayıcıları olmuşlardır.

Arslan Mengüç’ün “Kıbrıs’ın Kadınları” Cilt 1 kitabındaki fotoğrafın altındaki yorum ulusun devamı için çok çocuk doğurma siyasetini desteklemektedir. Kadınlara çocuk doğurma ve anne olma rolü dayatılmaktadır. 1950’li yıllara ait olduğunu tahmin ettiğim, 10 çocuğun bir arada olduğu fotoğrafın altında “Kıbrıs Türk’ü ayakta kalmanın ancak çok çocukla sağlanabileceğinin farkındaydı” yazısı bulunmaktadır. Kadınların, çocuk doğurma ve bakma gibi toplumsal rolleri vardır. Tayyip Erdoğan’ın en az 3 çocuk, Kıbrıslılar içinse 4 çocuk tavsiyesi yakın zamana dair örneklendirebileceğimiz ideolojik bir söylemdir.

Kadınlar, baskıcı yabancı yöneticilerin ‘kirletmesine’ ve sömürmesine karşı en savunmasız konumda olanları olarak görülürler. Saklanmalı hatta örtülmelidirler. Giysileriyle siyasi sembol taşıyıcılarıdırlar. Geçmişte Kıbrıs’ta kadınlar giysi renklerine bakarak tabi olduğu din tahmin edilebilirdi. Müslümanlar genellikle beyaz renkleri tercih ederken Hristiyanlar siyahı daha fazla kullanıyordu. Kadınlar giysileriyle iktidardaki ideolojinin temsilleri haline dönüştüler. AKP iktidarının Sünni İslam dayatması kadınların başörtüsü üzerinden fazlasıyla tartıştırılmıştır.

Kadın, namus kavramıyla özdeşleştirilir. Ayrıca kadın bedeni anne ve namus kavramları dışında vatan kavramı ile de metaforlaştırılmıştır. Kadının bedeninin korunması ülke topraklarının korunmasıyla eşdeğer tutulur. Erkek, vatan toprağını kaybettiğindeki utanca eşdeğer utancı, ‘kadınının’ namusunu koruyamadığında yaşamaktadır. Toprak-vatan kadın bedeni gibi sahiplenilebilen, keşfedilen ve korumaya muhtaç görülen bir alandır. Bu nedenledir ki vatan, baba değil annedir. Anavatandır. Kelimenin kökeni ataerkil zihniyetle bağlantılıdır. Cinsiyetçidir.

Yukarıda tüm saydıklarım kadınların topluluğun- ya da ulusun- en kıymetli ‘malları’ gibi görülüp, nesneleştirilmesinin nedenlerine açıklık getirmektedir. İçinde yaşadığımız sosyal yapıda kadın, ötekileştirilen, etiketlenen, sömürülen ve keşfedilmeye hazır bir kıta gibi talan edilmeye hazır görülendir. Nasıl bir baskı, şiddet ve sömürü rejiminde olduğumuzu anlamak için kadınların toplumdaki konumunu ve deneyimlerini göz ardı edemeyiz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
330AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin