Bir sonuca varmak için elbette birçok olgunun bir araya gelmesi gerekir. Daha açık bir ifadeyle sebepler ortaya çıkınca sonuç kaçınılmaz olur.
Erdoğan rejiminin sona ereceğinin göstergelerini önce sebeplerde aramak gerekir.
Özellikle tek adam rejiminden sonraki yönetim tarzı Türk insanının alışık olmadığı bir yöne evirildi. Sıkı yönetim dönemlerinden daha beter bir baskıcı, faşizan yönteme geçildi. Cumhuriyet süresince elbette anti demokratik uygulamalar ve askeri darbeler olmuştur. Buna rağmen bugünkü koşulları hiç biri oluşturamamıştır.
Tek adam rejiminde devlette güçler ayrılığı Erdoğan’ın kontrolünde oluşturuldu. Yasama, yargı ve yürütme için Erdoğan’ın bir sözü bir işareti yeter hale geldi. Güçler ayrılığı güçler birliği oldu.
Erdoğan’ın İslami rejim oluşturması elbette muhafazakar kesimin bir kısmını mutlu etmektedir. Buna rağmen o kadar adaletsizlik ve hak yiyicilik yapmıştır ki gerçek anlamda Müslüman olanları bile isyan etme noktasına getirmiştir.
İnsanların yaşam şekline müdahale, uyduruk sebeplerle konan yasaklar özellikle gençlerin hiç de hoşlanmadığı bir durumdur.
Sosyal devlet anlayışından tamamen uzaklaşan ve devletin kutsiyetini kendi üzeninde toplamaya çalışan Erdoğan 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde ve özellikle iletişim çağında çok gerici, ortaçağ zihniyetiyle bir yönetim oluşturmaktadır.
Tek adam rejiminden sonra kendi inadı yüzünden ekonomik biliminin tersine aldığı kararlar insanların hayat standartlarını çok gerilere götürmüştür. Buna rağmen her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemesi gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.
İktidarları süresince üretime değil sadece ranta dayalı bir ekonomi uygulamıştır. Bu şekilde yakın çevresini çok hızlı bir şekilde zenginleştirmiştir. Halk da fakirleştirilmiştir.
Erdoğan rejiminin gelecekle ilgili hiçbir vizyonu olmamıştır. Plansız programsız ve bilimsel olmayan kararlar vatandaşların sırtına bir kambur yaratmıştır. Dış borç tarihte görülmemiş sayılara ulaşmıştır. Gerek pandemi döneminde gerekse deprem sonrası dönemde vatandaşlarına devletin el uzatamaması tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği noktayı göstermesi bakımından önemlidir.
Erdoğan’ın en büyük rakibi Kılıçdaroğlu kendine bu şartlarda büyük avantaj sağlamaktadır. Seçmenler o kadar kötü durumlara düşürülmüştür ki bunda kurtulmak için Erdoğan karşıtı kişilere oy vermekte kararlıdır. Buna Memleket ittifakının üzerinde uzlaşarak oluşturdukları vizyon ve program da etkili olmaktadır. Erdoğan’ın yaptığı ve insanları daha da fakirleştiren icraatları ortadan kaldırmak gereği kabul görmüştür. Kılıçdaroğlu’nun ve onun kurmaylarının oluşturduğu vizyon ayakları yere basan ve inandırıcılığı olana vaatlerdir.
Kılıçdaroğlu’nun mütevazi yaşantısı, mutfağında çektiği videolarla yansıtılmakta, söyledikleri bu anlamda değerli bulunmaktadır. Geçmişte yaptıkları ve devletteki görev süresince kirli işlere bulaşmamış olması dürüstlüğü öne çıkarmaktadır. Alevi kimliğini gizlememesi ve bunu açıkça ortaya koyması da akla “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” özdeyişini getirmektedir. Bu anlamda O’nun dürüstlüğü vurgulanmaktadır.
Hiçbir kirli çamaşırı olmayan (Olsaydı şimdiye Erdoğan tarafından kullanılırdı) Kılıçdaroğlu bir taraftan ayağı yere basan vaatlerle bir taraftan da Erdoğan’dan kurtulma umudu ile seçimlerde en güçlü adaydır. Bu seçimlerde Erdoğan’ın kaybetmesi için ne kadar sebep varsa o kadar sebep de Kılıçdaroğlu’nun kazanması için vardır. Erdoğan Kaybedecek Kılıçdaroğlu kazanacak.