“KIBRIS’TA TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ-İLHAK”
ADALI “KIBRISLI TÜRK TOPLUMU”NUN “1960 ANAYASAL HUKUKİ-POLİTİK KİMLİĞİ”NİN ve “AHLAKİ KİŞİLİĞİ”NİN YOK EDİLMESİ
“İrredantizm” ya da “Kurtarımcılık”, İtalyanca kökenli bir sözcük olup dil, din, soy ve kültür birlikteliği olduğu hâlde herhangi bir devletin sınırları dışında yer alan halk ile söz konusu devletin birleşmesi fikridir.
Genelde de siyasal alanda bu kavram, “YABANCI ÜLKE TOPRAKLARINDAKİ SOYDAŞLARI GEREKÇE EDEREK YAYILMA SİYASETİ” olarak belirtilmektedir.
Bir devletin, kendi sınırına yakın yaşayan soydaşlarının oturduğu bölgeleri İLHAK etme politikası olarak anlaşılması söz konusudur.
Belirli bir bölgede hakim olan statükoyu milliyetçi ya da etnik kriterler doğrultusunda değiştirmeye çalışan politikaları nitelendirmek için geniş ölçüde kullanılmaktadır.
İrredantizm, özellikle devlet tabanlı sınır bölgelerinin bir etnik grubu ayırdığı ya da böldüğü veya daha önce birleşmiş bir sistem üzerinde dış bir kontrolün (örneğin sömürgeci) dayatılmaya çalışıldığı durumlarda olasıdır.
O zaman “Kurtrımcı” için “irredantia”, “kayıp topraklar” olmaktadır.
Bunun bir sonucu olarak irrendantizm, uluslararası aktörler arasında potansiyel veya mevcut bir çatışma kaynağı teşkil eder.
Bunun için bir fiil Toplum olarak yaşadığımız örnek, Kıbrıs’ta, makropolitik İrredantist -Kurtarımcı “MİSAK-I MİLLİ Milli Ülkü”südür.
Emperyal Ankara Otoritesi ve İktidarları’nın İrredantist – Kurtarımcı Milli Ülkü’sü MİSAK-I MİLLİ BEYANNAMESİ’nde çizilen sınırlar ve hedefleri içinde olan Kıbrıs’ta, “TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ-İLHAK”a giden yolda atılan en stratejik adım, Adalı “KIBRISLI TÜRK TOPLUMU”nun “1960 ANAYASAL HUKUKİ ve POLİTİK KİŞİLİĞİ”nin yok edilmesidir.
Kıbrıslı Türk Toplumu’nun “ANAYASAL HUKUKİ ve POLİTİK KİŞİLİĞİ” haklarından yoksun kalmasının belli aşamaları vardır.
Bunlar;
TSK “Seferberlik Tetkik Kurulu” tarafından Kıbrıs Türk Toplumu içinde kurduğu ve göderdiği asker kişilerle yönetilen Ankara merkezli TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı)’nın 1955-63 fiili yönetim dönemi.,
1963-74 Enkav’lardaki “PANOPTİK HAPİSHANE”*deki Bayraktarlık-Elçilik-Yönetim dönemi,
1974’de gerçekleştirilen De-facto Taksim ile “Kıbrıs’ta Türklük Sözleşmesi-De-Facto İLHAK” için, yaratılan “Yerleşimci Kolonize Rejim KK-tc” dönemi.
Bunların ilki, 1955-60 döneminde Emperyal Ankara Otoritesi, Adalı Kıbrıslı Türk Toplumu’nun büyük bir çoğunluğunu “KIBRIS TÜRKTÜR, TÜRK KALACAK” ve/veya “YA TAKSİM YA ÖLÜM” hedefi etrafında topladı. Baskı-tehdit ve katliamlarla “Durumsal İktidar Gücü”nü sağlamlaştırdı.
İkinci, 1963-74 döneminde Garantörü olduğu 1960 andlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasal kurumlarını dışlayan “Bayraktar-Elçi-Yönetim” Temcilerinden oluşan (BEY) Yönetim Organı’nı KC Anayasasına aykırı olarak oluşturarak Kıbrıslı Türk Toplumu’nun Kıbrıs Cumhuriyeti içinde var olan Uluslararası Anayasal Hukuki ve Politik Kimlik ve Temsiliyeti Konumundan koparılarak, 1974 yılına kadar ki döneminde, “Bölgesel Panoptik Hapishane-Enklav”lar da , PARAMİLİTER (BEY) Bayraktar-Elçi-Yönetim’inde, Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 Anayasal Hukuki Kişiliği’nin dışına çıkartıp, 1960 Anayasal Hukuku’nun koruyucu kalkanının dışında bırakılmıştır.
“KIBRIS’TA TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ-İLHAK” sürecinin Üçüncü halini bulan aşamasında, 1974’de, Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının % 37’inde Askeri İşgal ile Kuzey Kıbrıs’a toplantırılan Kıbrıslı Türk Toplumu’na, oluşturulan İşgal Yönetim rejiminde zorunlu olarak verilen Soyadı’lı isimlerle KK-tc (tanınması BM Güvenlik Konseyi tarafından yasaklanmış) “Devleti!!!”nin vatandaşlığı verilerek, 1960 Anayasal KC Vatandaşlığı ve Vatandaşlık isimlerini yok sayma yoluyla KC 1960 Anayasal Hukuki ve Politik Kişiliği’nin koruyucu kalkanı dışına çıkarılmış, aynı zamanda Kıbrıslı Türk Toplumu ,dünyanın gözünde, Uluslararası Hukuk dışı “HUKUKİ ve POLİTİK KİŞİLİK” olarak kabul görülmesi sağlanmıştır.
1974 ve sonrasında Adalı Kıbrıslı Rum-Maronit-Ermenilerin kovulduğu İşgal edilmiş Kuzey Kıbrıs’a, Adalı Kıbrıslı Türk Toplumunuda zorla Güney Kıbrıs’tan taşıyarak, demografik çoğunluğunu Türkiye’den taşınan Yerleşimcilerden oluşturdukları Kolonize Rejim KK-tc, Emperyal Ankara Otoritesi ve İktidarı’nın merkezi kurumu haline getirildi.
Normal Uluslararası Hukuka aykırı kurulan bu İllegal ve keyfi “Yerleşimci Kolonize Sistemi”nin amacı sadece seçilmiş Kıbrıslı Türk Toplumu”nun Anayasal Hukuki ve Politik Kişilik haklarını ellerinden alıp onları yok etmek değildi.
Amaç Kıbrıslı Türk Toplumu’nun bütününü korkutmak ve toplumu haklarından soyutlayıp onları bu hakları talep edemez hale getirmekti.
Böylelikle Emperyal Ankara Otoritesi ve İktidarları Kıbrıslı Türk Toplumu”nun “KC 1960 ANAYASAL HUKUKİ ve POLİTİK KİŞİLİĞİ”nden mahrum edilmelerini Meşru garantörlük hakkının kullanımı ve İrredantist -Kurtarımcı devlet egemenliği olarak gösterip diğer ülkeleri de bu suça ortak etmeyi, Kıbrıslı Türk Toplumu’ndaki “Konformist Ganimet Yağmacısı” ve “Bireysel İkbal Peşinde Koşanlar”ın katkıları ile başarmaya çalışmış, halen çalışmaya devam etmektedir.
Hakların yok edilmesi ve hukuki kişiliğin öldürülmesi insanlara tamamıyla hükmetmenin ön şartıdır.
Adalı Kıbrıslı Türk Toplumuna tamamıyle hükmetmenin Anayasal Haklarından mahrum edilmesi ve hukuki ve Politik kişiliğinin yok edilmesi bütünsel olarak, Emperyal Ankara Otoritesi ve İktidarları’nın İRREDANTİST-KURTARIMCI “KIBRIS’TA TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ-İLHAK”ın denenmesi açısından en uygun ön şartı oluşturmaktaydı.
*Panoptik Hapishane: Gözlemlenen her yanlış davranışın ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneğinin olmamasıdır. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalmaktadır. “bir üst aklın, gücü elde etmesinin bir modeli” olarak ifade edilir.
Not-(Kıbrıslı Türk Toplumu’nun Ahlaki Kişiliği’nin yok edilmesi, bir sonraki yazıda Devam Edilecek)