Hemen olaya girelim: siz veya hepimiz, açıklanan sayısal verilere inanıyormuyuz? İnanmasak dahi iş veri göstermede, kanıt vermede ayni sayılarla kanıtlama yapmıyormuhyuz? Örnek, eflasyon ilanı genelikle yaşam gerçeği ile uyuşmadığı her zaman neredeyse kanıtlanıyor. Hat da kulanılan kriterlere dahi uyulmayıp, ısmarlama yapıldığı da biklinen tamamlayıcı olguyken, yine de eflalsyon rakamı açıklanınca, kkesin doğru gibi verileştirip, ekonomik değerlendirmelere sokulmuyormu. Böylelikle baştan tartışmalı olan sayısal eflasyon rakamı adeta genel bilimsel veri olarak kulanıma doğruymuş gibi sokulduğu çok örneğe de raslamak mümkün hale gelir.
Sayısal verilerle başladık. İstatistik biliminin bu yöntemi birçok neden sonucu da açıklamaya yarar. Fakat, eğer K. Kıbrısta yaşıyorsanız bir başka sahyısal eksiklikle de karşılaşmanız gayet normaldır. Ya direk bilinmiyor veya bilinenin doğru olmadığı ikilemin içine sıkışırız. Hemen temel örneği açıklayalım: K. Kıbrıstaki nifusun kaç olduğu hala net deyildir. Ama, bilinmeyen veya yanlış söyletilen ısmarlama nifus ile de öteki değerlendirmelere konup bilimselik oluşturma verileri gibi tuhaf bi yaşam şekli oluştu. Ekonomi alaında Ulusal gelir veya nifusa göre dağıtma şekileri bilinmeyen veya yanlış denilen nifus kriteriyle gerçekleştirme gibi acayip gerçeğimiz oluştu ve normalleşti..
Bunları neden gündeme getirdim: bizde elbet konuyla alakalı yeni bir haber yok. Zaten her olgumuz sayısal olarak ya veri yok veya verilen verilerin de çoğu epey sorgudan geçen kuşku çenberindedir. Fakat, son Türkiye seçimleri bize başka bir sayısal oynama teknikleri dersleri de vermeğe başladı. Bilmem, burada böylesi oldumu, pek hatırlamıyorum. Mükerer oy veya sandıklara oy atmaları aklımda olanlar var. Seçim çalma yöntemleri ile de Ziya Rıskı örneği tarihi bir dönüm dönemidir. Fakat, son Türkiyede sayılarla oynama teknikleri bana yeni bir öğreti oldu.
Kısa zaman önce Pandemi dönemini yaşadık. Hep anlayarak sayılarla gerçeklerin nasıl gizlendiğini yaşadık. Türkiyede Hekim örgütlerin baskısı olmasa orada da uygulanan sayısal baskılama kandırmacası sonuna dek sürecekti. Bizde Pandemi dönemi bu cenderede debelenip duruldu. Bir anlamda yeni bir tarihi sayılarla oynanıp, gerçekleri örtme tekniklerine tanık olduk. Kandırıldık, aldatıldık ve hala gerçek sonucu bilimiyoruz.
Son Türkiye seçimlerinde sayılarla deyil de daha ağırlıklı verilerin veriliş şekilerdeki oynamaları da öğrendik. Sandıkta yapılan oylama ıslak imzalar oluştu. Fakat, YSK sandıkalrına verilirken bunlarda oynandı. Öyle ki birinci olan Yeşiler Sol partinin bazı sandıkalrındaki oylar YSK verielrinde hemen hemen oy almayan MHP yazıldı. Başka açıdan, kulanılan oy sayısı sandıkta başka YSK verisi olarak geçilirken artırma veya azaltma sayıları karşımıza geliyor. Bu durumda şu ana dek hem Cumhurbaşkanlığı hem de parlementer seçimlerdeki binlerce sandıkta olduğu da şikayet edildi. YSK ne karar alır, bilmem. Bilmem de bu oyunun oynandığı da kesin.
Hatırlarsanız gerek medyada gerek se bu sitede yazdığım yazılarda hep “Türkiyedeki seçimleri normal deyil anormal koşulalrda gerçekleştiğini” akılda tutup da deyerlendirme yapmak gerektiğini ısrarla belirtim. Nitekim her dönemdeki olmazlar doğal şekilde yapılırken, şimdi de seçim sonrası sandık oyunlarıyla günlerce meşkul ediliyoruz. Onca dikate rağmen, yapılıyor ve yapılması da devam edecek. Islak belgeler yanında parmak basmanın olmamasıyla görevli güvenlik kişilerin birkaç yerde oy kulanma kuşkuları artık eleştirel deyil olmazsa olmaz hale geldi…
Şimdi, bu özetlediğim ve ekonomiden seçime isterse ülkesel verilerden genel araştırma alanlarında baş vurulan istatistik bilgilerin rakamları eğer yanlış olursa, ozaman doğruları nasıl yakalayacağız soruları artması da gerekir. Oysa baştaki basit eflason rakamı gibi önceleri kuşkular olsa da sonradan sırf “ne kadar para alacamla” sınırlanan ufak bir güncel hale sokuldu. Ama, biz hala nifusu bilmiyoruz. Hele söylenenlerin de doğruluğu başka bir kuşkularla doludur.
Madem ağırlıklı Türkiye seçimleri üzerinden gidiyoruz, önemli bir paradoksu da buraya ekleyelim: özellikle muhalefet kesimi Türkiyede, son kaç vatandaşlık verildiğinin bilinmediğini şikayet ediyor. Bilmedikleri için de sonuca nedenli etki yaptığı kuşkuları da artıyor. Oysa ayni Türkiye kesimleri K. Kıbrısa oran olarak çok daha fazla yurttaşlıkla K. Kıbrısa seçim etkisi yapan gerçeği “ulusal aşkına” karşı çıkma bir yana resmen destekliyor. Buda sayısal rakam oynunda tabusal milliyetçilik tutsağıdır.
Kısaca, rakamlar önemlidir. Ama açıklanan nifustan başlayın, işsizlik ve öteki verilerin hangisi doğru diyecek birisine pek rasmayacağımız coğrafyamız var. Ama, bunları baz alıp da kendimizce bilim apıyoruz. Talepler oluşturuluyor. Ama hiçbir devlet istatistiğinin doğru olduğunu kolay kolay söyleyemeyiz. Son Türkiye seçimleri ise hilenin sınırı olmaz dedirtecek şekilde, yeni oyunlarla rakamların nasıl kaydırıldığını, oynandığını da yeni sayfalar olarak bize öğreti. Ozaman, durup da resmi rakamlarla hangi doğru işlemde kulanacağımız soruları kalır. Algım yoksa gerçekmi ikileminde debelenip dururuz. Bu bilgi yanlıştır söylenmesi dahi sorgulamayı başlatmada yetiyor. Ama yaşam bununüstünden akıp gidiyor. Yalan yanlış şekilerle ekonomi, seçim ve nice sonuçlar ile gelecek de belirleniyor. Ozaman, hiç olmazsa istatistik bilgileri doğru verin. Gerçeklerle bir araştırma yapma şansına ulaşmamız önemlidir.