Biz son dönemde iyice Türkiye seçimlerine odaklandık. Giderek dünya kamuoyu da konuya daldı. Belli ki sonuç önemli. Buna karşın beklentiler de deyişik. Genel sonuç ise deyişmiyor: sonuç ne olursa olsun, Türkiye Nato üyesi, batılı ekonomik ağın içinde ve kapitalist sistemle devam edecektir. Ancak, konu rejim: otoriterleşme ile nefes alma ikilemi dünya kamuoyundan çok Türkiye de yaşayanlar için önemlidir. Bu nedenle devlet içi gelecek çatışması ekseninde oluşan itifaklara rağmen, demokratik muhalefetin adeta imdatlı haykırışı sonucu zemin resmen rejimin devamı üzerinde odaklaştırıldı. Konuyu yazdım ve yazmaya da devam edecem…
Ancak, salt Türkiye deyil, Dünya başka bir ülkenin de seçimine merakla bakıyor. Orada da önemli siyasal koşullar mevcut. Bu ülke Taylant olmaktadır. Zaman zaman Taylant, seçimleri, darbeleri ve direnişleriyle dünya kamuoyuna geliyordu. Yine böyle kritik bir aşamada seçime gidiliyor. Burada Türkiyeye nazaran daha bir sınıfsal ayrışma ve Çin ABD rekabetinin de olması, kazanıp kazandırmama tutumları dünyada daha bir konuma oturtulmaktadır.
Son seçidmde yine klasik sonuç bekleniyor: Kırmızı gömleklilerin kazanacağı kesindir. Fakat, soru şu, en başta her kazanma sonrası Kırmızı gölekliler hep ordu tarafından devrilmektedirler. Ben hafızam yanlış hatırlamıyorsa bu senaryo dörtg kez tekrarlandı. Seçimi Kırmızı gömlekliler alıyor, sonra Sarı gömlekliler protestolar lyapıyor, ardından Kralın da onayı ile darbe yapılıp devrilme gerçekleşiyor. Bu döngü hep sürüyor. Seçimlerdeki sonucu etkilemek içinde ordu ve kıral meclislerin ve özellikle senato üyelerinin bir kısmını atayarak resmen Kırmızı gömleklilerin çoğunluğu sağlamalarını yasal olarak engelemeğe çalışıyorlar. Son seçimin de sorusu bu: Kırmızı gömlekliler çoğu nluğu sağlsa da öncelikle atananların sayısıyla yeterli olacak mı? Devamında, kral, muhavazakar ve ordu üçken itifakı yeniden darbe yapacaklar mı?
Kırmızı gömlekliler özellikle kırsal alana yaptıkları sağlık yatırımları, genişletikleri eğittim sistemiylwe önemli yoksul desteğini sağladılar. Ayrıca kentin belirli ticari burjuvazinin de çıkarlarına uygun ayarlar yaptılar. Bu nedenle devletçi sermaye ve kral ile ordu bundan hoşlanmıyor. Seçimi alamadkları zaman da ABD destekli olmak kaydıyla dare yapıyor. Kırmızı göleklilerin Çine yakın olduğu ve Taylanta kalıcılaşma sonucu Çinin Taylanta hegemonya kuracağı korkusu, batıda yaygındır. O nun için kontrolü demokrasi adıyla ve atamalı kısmi vekilerle devlet kendini batı ekseninde tutmaya çalışıyor. Sarı gömlekliler de onların siyasal partisidir.
Son bir not: Taylant eğer Çin Sovyet çelişkisi olmasa seksenler başında domino taşı olarak sosyalist çizgiye geçecekti. Fakat, yoğunlaşan Çin Sovyet rekabeti ve Viyetnamın Taylant sol Komonist partisine desteği kesmesi sonucu, Çin ABD yakınlaşması ile de Taylant sol kayıştan kurtuldu. Bu durum doksanlarda kısmi demokrasi de olunca zaten kazanmaya aday olan Kırmızı gölekliler seçimleri genelde kazandılar. Sonrasında da Sarı gömleklilerin protestolarıyla ABD direk müdahaleleriyle ordu tarafından devrildiler. Hep yolsuzlukla suçlandılar. Ancak, özellikle Kırsal yöre politikaları ile şehrin orta kesine hönelik uygulamaları sonucu Kırmızı gömleklilerin önemli kitlesel desteği hep oldu. Buda seçimi kazandırma seviyesine dek darbelere rağmen geldi. Onun için, son Taylant seçiminde sonuç ne olacağı merak ediliyor. Kırmızı göleklilerin kazanması deyil, kazanacaklarının atanacak vekilerin sayısının da üstüne çıkıp çıkmayacağı noktasındadır. Böylesi bir geliştirilen batı demokrasisi de Asyanın Taylantında yaşanması da tesadüf veya hayal deyildir.