Yoksulluk, kamunun daralması, siyasi hegemonyayla hakların budanması, her alandaki adaletsizlik, yurttaşlık haklarına saldırı, eşitsizlik, çevre kıyımı gün geçtikçe artarak devam ediyor. Dünya çoğunluk için daha da çekilmez, yaşanmaz bir hale dönüşüyor. Bu sıkışma hali bize mücadele etmemiz gerektiği gerçeğini hatırlatıyor.
Baskı arttıkça direniş büyüdü. Hem sokaklarda hem de telefon başlarında inanılmaz yaratıcı ve taktiksel eylemler gerçekleşti. Değişim talep edenler eyleme geçti. Gelenekselin dışında teknolojiden destek alınarak gerçekleştirilen alternatif eylemler ise daha fazla ses getirdi. İlham verici oldu.
Değişimi dayatan ilham verici eylemleri, kişileri veya grupları bilmek öngörüyü geliştirir. Bu hikayeler eylem belleği oluşturur.
Günümüzde artık bildiri dağıtmak etkisizdir. Çoğunlukla bildiriler okunmadan çöpe giderler. Bu ezber hareketin sizce bir anlamı olur mu? Etkisi olmayan bir taktik tekrarlanıyorsa uygulayıcıları, yapmak için yapıyor demektir. Bu standart halin dışına çıkılmalıdır. Örneğin 1988 yılında “Institute for Applied Autonomy” isimli bir enstitü “Little Brother” adında küçük bir bildiri dağıtım robotu ve önceden programlanabilen grafiti çizebilen “GrafittiWriter” geliştirdi. Little Brother bildiri dağıtan insanlardan daha fazla ilgi gördü. Ayrıca, robotun faaliyetinin siyasiler tarafından yasadışı kabul edilmesi durumunda aktivistlerin isimleri bilinmediğinden en kötü ihtimalle robota el konulacaktı. Risk azdı. Maalesef ki teknoloji sermayedarların tekelinde geliştiğinden bu tür bir aktivizm gerçekleştirebilecek yenilikler sadece hayalden ibaret kaldı.
Robotun isminin brother yani erkek kardeş olması ise dikkatimi çekiyor. Mücadele esnasında ataerkillik göz ardı edilmemelidir. Aman canım sen de böyle detaylara takılma şeklinde normalleştirme olsa olsa kültürel hegemonyaya hizmet eder. Erkeklerin kadınlara göre doğası gereği farklı ve üstün olduğu inanışı cinsiyet adaletsizliğine neden olur. Bu zihniyet birçok imgeyle kültürel olarak inşa edilir. Robotun sister değil de brother yani erkek olması bir imgedir. Bu tür imgelerle erkek yüceltilir erkek olmayansa ötekileştirilir, değersiz kılınır.
Little Brother’in “Erkek şiddetini durduracağız” başlıklı bir duyuruyu paylaşması ne kadar absürtse, siyasi parti başkanlarının, belediye başkanlarının, sendika genel sekreterlerinin cinsiyet eşitliğini savunucu gündemlerle mücadeleyi örmesi absürttür. Çünkü bir istisnayla koltuktakilerin tümü erkektir.
Kurtuluş ancak uyumsuz olmak ve bunu yaparken de yaratıcı olabilmekle mümkündür. Örneğin Beşparmak dağlarına “WE ALL NEED THERAPY” yazılı kurmaca görsel başarılıdır. Viral olmuştur. Kendinden bahsettirmiş, ama iyi ama kötü tepki almıştır.
‘Münasip’ adaylıklar yerine tartışmalı olabilecek ve medyanın ilgisini çekebilecek adaylıklar mücadele taktiği örneklerindendir. Devletin herhangi bir kurumuna aday olacak aktivistin yaratıcı olması gerekir. Bu kişiler “Gerilla Aday” diye isimlendirilir. Devlet yönetimine aday olmak seçimi kazanmak için değil, siyasi eleştiri yapmak içindir. Gerilla aday gücü devlet yönetiminde yer almaya çalışmasından değil devletin gücünü oluşturan dayanakları sorgulamasından ileri gelir.
1992’de ABD’de Joan Jett Blakk adaylık sonrası düzen sarsıcı komik bir kampanya gerçekleştirdi. Takım elbiseli adayları taklit ederek foyalarını su yüzüne çıkardı. AIDS’le ilgili propaganda yürüttü. Medyanın ilgisiyle taleplerini duyurabildi. Zaten Blakk’ın amacı seçimi kazanmak değildi.
25 Haziran 2023’te tek bir milletvekili için ada yarısının seçime gidiyor olması eşsiz bir durumdur. Her şeyi tiye alan gerilla bir aday topluma büyük hizmet olurdu. Şu anki adaylardan birkaç tanesi ilk başlarda kendini gerilla aday olarak sunmaya çalışsa da başarısızdırlar. “Yahu gerçekten de kazanabiliriz; tarzımızı yumuşatalım ve saygı görelim” fikrine kapıldılar. Sıkıcı ve sıradan, beyaz yakalı birer adaya dönüştüler.
Eylemler kendiliğinden, sözel açıklama olmaksızın anlaşılabilir olmalıdır. Örneğin doğa tahrip edilirken kesilen ağaç kütüklerinin üzerinde oturmak anlaşılırdır. Nettir. Kimdir bunlar? Ne istiyorlar? Amaçları net soruları sorulmaz. Eylem zaten kendini anlatır. 23 Mayıs Salı gününden itibaren KTOES’in başlattığı kesintisiz genel grev devam ediyor. Öğretmenlerin direnişi sosyal medya paylaşımlarıyla çoğaltılıyor. Çadırların sınıf olduğu bir dönemde eğitim bakanı, öğretmenlerin çalışma saatleri üzerinden manipüle yapmaya çalışsa da tek bir fotoğrafla gücünü yitiriyor. Mağusa’daki Namık Kemal Lisesi bahçesinde dizili konteynırlar önündeki bu fotoğraf kimin görevini ihmal ettiğini, sorumluluk almadığını gözler önüne seriyor.
Ardından TC. Lefkoşa Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği’nin ‘talebiyle’ TC’den 198 öğretmen ithal edileceğini kanıtlayan resmi belge ortaya çıkıyor. Yani mücadele öğretmenin ders sayılarından öte toplumda var olma, Kıbrıslıların yurt hakkının gaspına evrilmiş durumda. KTOES’in değişen yönetim kurulunun radikal tavrıyla TC’nin dayatma öğretmen yasasına direniş devam ediyor. Umut her şeyin güzel olacağından emin olma hissi değil, kişinin varlığının ve çabasının bir anlamı olduğunu hissetmesidir.