Hüda par ile başlayalım çarşamba günü gündemi takip etmeğe ara vermeğe başladım. Ekranı maça çevirdim. Fenerbahçe ile Sıvas Spor oynuyordu. Bir ara seyircinin sesi yükseliyordu. Tüm çabaya karşın slgonlar duyuluyordu: “Hüda par mecliste olamaz”. Bu bir anlamda siyasal mesajdı ve Fenrbahçe sdadında tekrarlanıyordu. Sonra yeniden gündeme dönen ekranlara çevirdim. Konu yine Hüda Par dı. Bu defa örgütün korkunçluğu anlatılıyordu. İşkenceleri ve katlediliş şekileri yanında gerici idolojisi ile kadın karşıtlığı durmadan tekrarlanıyordu. Birden düşündüm: Doksanların yaşantısı aklıma geldi. Ozaman Hüda Par hem cinayhetler işliyor hem de gerektiğinde gizli tanıklıklarla birçok insanın hapse girmesine neden oluyordu. Fakat, batılı muhalif ve iktidar politikacıları bu konuyu resmen görmezden geliyordu. Tüm katliyamları PKK indirgeyip öteki gerçekleri görmezden geliyorlardı. Şimdi Hüda Para dönüşen yapıyı eleştiriyorlar. Tabi geçmişini anlatırken de istedikelrini söylüyorlardı. Devlet adına yapılanların kutsanması nedeniyle yerini bulmuyordu. Ama, Hüda Pardan tedirginlik epey artıyordu. Halbuki geçmişte bir dönem devlet içinde itifaklaşan hüzbulah şimdi de AKP içinde parlementoya giriyordu.
Kısa bir bilgilenme ile konuyu açtıktan sonra yine Hüda para gelecem. Özellikle Soğuk savaş döneminde Komonizme karşı ve muhalefeti ezme adına devlet bazen direk içinde bazen de yakın örgütleri alıp ikinci yüz olarak baskılar yapıyordu. Bir yanda hükümet, birokrasi, asker ve yargı yaysal zemin varken, öteki yüzünde de paramiliter yapılar, istihbarat, mafyalar ve kulanılan örgütler olmak üzere karanlık bölümü de yerleşti. Salt devlet deyil genel sistem işleyişinin de kaynaştığı siyasal yapıyla da evrenselleştiriliyordu.
Doksanlarda Sovyetler dağıldıktan sonra yeni ayarlar yapıldı. Karanlık yüzün yapılarının bir kısmı tasfiye, bazısı sivileştirilip yasalaştırıldı, bir bölümü de yeni yapıya eklenerek görevlerini koşullara göre aldı. Hizbulahtan MHP dek bu işleyişi incelemek mümkündür. K. KIbrısta da bizim teşkilatın döneme göre geliştirilme veya dönüştürlme olayında bulmak kolaydır.
Hizbulah kurulduktan sonra doksanlarda başlayan ikinci kirli savaş “93 sonunda oluyordu” Hizbulahın da infazlarda yer aldığı duyuluyordu. Gizli tanık ve cinayetlerde görevlendirildiği idiyaları yaygındı. Bunun ilk net açıklamasını Gazeteci Mehmedali birandan duydum. Sonradan Biranı bazı kesimlerin kara listeye alma nedenidir. Özellikle Batman, mardin ve Şirnakta bu katliyamların bazılarında bu örgüt adı duyuluyordu. Fakat, resmi kesim muhalifler dahi kolay yoldan hepsini PKK yüklemekten geri kalmadılar.
Öcalanın ABD tarafından Türkiyeye verilmesi yeni bir durumu da zorluyor gibiydi. Bunu okuyamayan veya tepki olarak göseren Hizbulahın Gafar Okanı katletmesi sonucu, kurulan devletçi kutsiye bozuldu. Birden o günlere dek susanlar Hizbulah dosyaları ortaya sermeye başladılar. Hemen tutuklamalar ve ortaya çıkarılan işkence odalarıyla probaganda birden ters düz oldu. Ayni dönemde Kemalistler ile siyasal İslamcıların devlet içi çatışmalarında tam da kırılma noktasıyla deyişme oluşacak zamandı.***
Sonradan Hizbulah unutuldu. Hat da Okan olayında da katiler dışında pek dokunulan olmadı. Devlet içi mücadelede f AKP blokunun hakim olmasından sonra Hüda Par partisi kuruldu. Fazla yankı bulmadı. Hele 6 8 Ekim Kobani olaylarında aldığı önemli rol ve yapılan bazı cinayetlerde yeri olmasına karşın yine pek seslendirilmedi. Tam aksine, olayları yatıştırmaya çalışan Demirtaş tutuklandı. Helen hapistedir. Kobani ayaklanmalarında çoğu HDP yanlısı öldürülürken nedense maduriyetci hep Hüda Par yapıldı. Batı muhalefeti dahi konuya resmen sesiz kaldı.
Devlet içi güç denklemi iyice AKP lehine dönüşürken, tıpkı ülkücü mafyalar gibi Hizbulah militanları da afedildi. Biz sözden dolayı yıllardır hapiste olunurken, katiler ve mafyalar afedilerek yeniden yaşama döndü. Böyle gelişmenin de elbet sonucu parlementoya dek geleceğini kimse tahmin etmek istemedi. Gelişmeleri okumak ise hiçti. Fakat, sonunda hem de AKP içine alınarak Hüda Parcılar vekil de oldular. Hem de açıkça idolojilerini de savunarak. Zamanında gerektiği anda onları “Terörle mücadele edenler” diye alkışlayan kimi Kemalistler de şimdi eleştiri yapıyor. Bir anlamda kutsayıcı devlet eksenli olmanın tarihsel sayfaları yazıldı. Benzeri dünyada da olduğunu eklemek de gerekir.
Kısaca, Hüda par bir karanlık ibretlik yakın tarih örneğidir. Yeri geldiğinde kulanılan, kendileri çizgiyi aştıkları veya görevleri bitiği zaman yok edilen kesimlerdir. Devlet içinde çizgileri mafyadan cinayete, paramilitaarislikten normal vekiliğe devşirilen ihdiyaca göre insanlardır. Şimdi Hüda Parı eleştirenler, zamanında korkunç katliyamlara da göz yumanlar olduğunu akılımızdan çıkarmayalım. Faşizmin, emperyalizmin ve her şeye devlet kutsalığı ile bakmanın kolayca aldatılmanın idolojik yaşamsal gereceğidir Hüda par.